Alıntı:
İstanbul tarihine geçen bazı meşhur ağaçlar
Yeniçeriler Çınarı
....
Topkapı Sarayı'nın birinci avlusunda ve Gülhane Parkı'na inen yolun kenarındaki eski çınar bildiğimiz en eski ağaçtı.
Bugün tamamen kurumuş olan ağacın,yalnız bulunduğu yer ile kendisini tutmak için sonradan yapılmış beton destek durmaktadır.
Bu çınar,Fatih devrinden kalma idi.
Fatih'in sarayından bir cariye kaçmaya teşebbüs etmiş,o tarihlerde alçak olan saray duvarından atlamış ve tam bu çınarın yanında bir adama rastlamıştı.
Adam,kızın yüzüne bile bakmadan onu hemen çınarın kavuğuna saklamış ve durumu Bab-üs Saade Ağası'na haber vermiş.
Fatih Sultan Mehmet,kızın bir merek nedeniyle kaçtığını ve namuslu bir adam tarafından saklanıp saraya haber verildiğini öğrenince bu adamı huzuruna çağırtmış ve kendisinden bir istekte bulunmasını emretmiş.Adam da çınara yakın bir yerde bir ocak kurulmasını ve bu ocağa bazı hizmetler verilmesini diledi.Padişah bu arzuyu kabul ederek istenilen yere Kız Bekçileri adıyla bir ocak kurdurdu.Zamanla bu ocağın adı Koz Bekçileri şeklini aldı..Sarayın bir karakolu hükmünde olan bu ocağın kırk nefer bekçisi vardı.
Fatih'ten sonra uzun asırlar boyunca saraya gelen yabancı elçiler,gölgesinde renk renk elbiseleriyel heybetli yeniçerilerin dinlendiği bu ağacı hatıralarında,seyahatnamelerinde anlatmışlardır.Bazı eserlerde bu ağaçtan Yeniçeriler Çınarı diye söz edilmektedir.
Kaynak:
Haluk Şehsuvaroğlu'nun 1953 yılında tamamlamış olduğu eseri
Asırlar Boyu İstanbul
|
Bu eseri Cumhuriyet gazetesi 1954 yılında okurlarına sunduktan 51 yıl sonra tekrar okurlarına ulaştırdı.
İçinde bir çok ağaç hikayesi var.