View Single Post
Eski 08-03-2012, 03:57   #13
s.serdar
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-10-2011
Şehir: ankara
Mesajlar: 1,478
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi hk50 Mesajı Göster
Şimdi yeraltı suyu aramak için Bilimsel yöntem yerine Çubukçular çıktı.Çubukçular araçılığıyla yeraltı suyu bulan arkadaşlar varmı?Güvenilirliklerini öğrenmek için soruyorum.Çubukla su bulmanın ne olduğunu bilmiyen arkadaşlar varsa eğer sorarlarsa söylerim.
Bu konu da benim yıllarca merak içinde bırakmış olup, kişisel izlenim ve deneyimlerimi ve düşüncelerimi paylaşayım dedim.

HİKAYE 1
Yıllarla önce yazın Alanya'da yazlıktayım. Evdeki hayatın tamamı balkonda geçiyor. Yine balkonda iken yaşlı ve siteden olmadığını tahmin ettiğim bir adamın sitenin bahçelerinde gezindiği dikkatimi çekti. İki eli önde sanki bir şey tutuyor ve başı o tuttuğu şeye bakıyordu. Balkonlar panoramik. Sitenin her bir tarafını görebiliyorum. Yaşlı adam bir o tarafta, bir bu tarafta öylece geziniyor. Sonradan site yöneticilerininden birinin adamı arkasından takip ettiğini fark ettim. Biraz daha zaman geçince yaşlı adam yine önde, ortada yönetici arkasında da bisiklet üzerinde 8-10 kadar sitenin çocukları. Fareli Köyü kavalcısı gibi 1-2 saat gezinip durdular. Çokta önemsememiştim bu olayı o anda.

Bir iki saat sonra hadi deniz yapalım diye evden çıktık sahile doğru yürürken adamı takip eden yönetici ile karşılaştım. Durumu sordum. Su arıyouz dedi. Yaşlı adamın elinde Y şeklinde ağaç dalı varmış. Tespitlerine göre 7-8 noktadan su çıkabileceğini bildirmiş.

Ertesi sabah basit bir sondaj aracı geldi bahçenin içerisine. Konya- Isparta yöresinda pat-pat dedikleri su motorundan (pancar motor) imal edilmiş kamyonet gibi bir şeydi. 2-3 metrelikte bir sondaj kulesi vardı üstünde. Resmi aşağıda olan alanda site forseptiklerine 5-6 metre uzaklıkaki bir yerde kulesini kadırıp sondaj hazırlıklarına başladı. Site yöneticileride nerdeyse tam kadro oradaydılar.

Name:  a2.jpg
Views: 13576
Size:  46.3 KB

İşimi gücümü bırakıp gittim makinanın yanına. Çok yakında en az benim bildiğim 2 forseptik vardı. Yapmayın burada sondaj dedim. Çıkacak sudan hayır gelmez ikazında bulundum. Ben sitenin ilk inşaat halini çok iyi bildiğim ve sondajın yapıldığı o noktanın site yapılmazdan önce tamamıyle deniz kumu ve sera toprağı olduğunu da hatırlattım.

Yöneticiler, bizde forseptiklere yakın olduğumuzu biliyoruz. Ancak en iyi ve bol suyun burada olduğunu tesbit etmiş o yaşlı amca dediler. Zemin deniz kumu ve sera toprağı olduğunda, bir iki saatte 3-4 metre derine indiler ve su çıktı dediler.

Ancak forseptik korkusu diğer yöneticileride endişlendirdiğinden, sondajı kesip su olabilecek diğer noktalara yöneldiler. 3-4 gün içinde değişik 5-6 noktada 8-10 metrelik sondajlar yaptılar ancak hiç birinden olumlu sonuç elde edemediler.

Aradan 3-5 gün geçti, ben bir süreliğine Ankara döndüm. Sanırım 20-25 gün sonra gene yazlığa kaçtığımda, daha bavulları açarken forseptiklerin yakınındaki o noktada keson kuyu açmaya başladıklarını hayretle gördüm. Yönetime gidip durumu bir kere daha anlatayım dedim. Yöneticilerden birini buldum. Serdar bey sitenin su kuylarını deniz suyu bastı. Musluklardan tuzlu su akıyor. Köyden bağlantı yapıp su almaya çalışıyoruz. Bari bahçe sulamasını buradan çıkabilecek suyla yapmayı amaçlıyoruz yanıtı aldım.

Gerçekten yaz aylarını sonuna geliyorduk ve musluklardan iğrenç bir su akıyordu. Tatili düşündüğümüzden kısa kesip, pek çok site sakini gibi Ankara'ya döndük.

İş güç derken biz bu durumu unuttuk. Aradan aylar geçti, yıl döndü, bir daha ki senenin yazı geldi. Bizimde aklımıza su durumu ne oldu sorusu düştü. Yönetimin bu konudaki yaklaşımını tasvip etmediğim için erkenci komşuları arayıp sordum. Sular akıyor mu? problem var mı? gelelim mi yazlığa diye.

Köyden su bağlantısı alınmış, sular çokkk güzel ve bol dediler. Atladık gittik bize tabi. Geldiğimizde gördük ki Forseptik yakınında başlanılan keson kuyu bitmiş hizmete verilmiş ve buradan elde edilen su tamamiyle bahçe ve yeşil alanların sulamasına tahsis edilmiş. Evlere ise köyden gelen su veriliyor.

Buldum yöneticilerden birini gene. Keson kuyunun suyu nasıl? Sağlıklı mı? Bol mu diye?

Serdar bey 3-4 metre derinlikte bir yer altı nehri yakalamışız. Suyu kış boyu 15 günde bir tahlil ettirdik hiç enişeniz olmasın, her tahlilde aynen şaşal suyu gibi sağlıklı çıktı. Site ile deniz arasında hazineden kiraladığımız 50 dönümlük alanı çimleyip, bu su ile sabah akşam sulayacağız projesi yapıyoruz dedi.

Zaman geçti, denilenler aynen gerçekleşti. Altı tamamiyle deniz kumu olan alanlar islah edilip yemyeşil hale getirildi. Şu an 75-80 dönüm yeşil alan halen bu su ile yıllardır sabah akşam sulanmakta.

Sonrada ögrendim ki, o yaşlı amcanın elindeki Y şeklindeki ağaç dut dalı imiş. Şu anda suyu bulan o yaşlı amacanın hayatta olduğunu sanmıyorum. Eğer hala hayatta ise Allah nice sağlıklı ve uzun bir yaşam versin. Hakkın Rahmetine kavuştu ise nur içinde yatsın, toprağı bol olsun.

HİKAYE : 2

Ankara civarında sorumluluğumda bulunan derin kuyuların bakım, arıza ve onarımlarını yaptırdığım bir ustam var. Sevdiğim güvendiğim bir usta. Senelerdir beraber çalışırız. Bizzat kendisinden ve yanında çalışanlarından duyduğum şekliyle aktarıyorum.

Olay yerini anımsıyamıyorum ama Ankara yakınlarında bir yer. Bir müşterisi derin kuyusundaki arıza ve bakım için devamlı bizim ustayı çağırıyor. Usta artık gelip gitmekten bıkmış. Abi su az, pompa büyük, müşteri titiz. Her Pazartesi, her Cuma kuyu ve bağlı olduğu su deposundayım. Pompanın çıkışındaki vanayı kısıyorum, depo dolmuyor şikayeti alıyorum. Vana tam açınca su bitti ikazı geliyor, Depo şamandıralarını bir yükseltiyorum bir düşürüyorum, müşteriyi bir türlü memnun edemiyorum. Çok kurçalamaktan, buna dayalı olarak da pompanın sık sık devreye girip çıkmasından 2-3 pompayı yok yere yaktık.

Gene bir gün müşterisi aramış. Atla gel yarın, bir keşif yapacağız demiş. Aldım yanıma lazım olabilecek her türlü malzeme ve yedek parçayı, bakalım müşteri gene ne iş buyuracak diye gitmiş. Kuyunun bulunduğu arazide bir adamın elinde iki bakır çubukla dolaştığına şahit olmuş. Müşterinin kuyusuna oldukça yakın bir mesafede bir noktayı işaret edip burada su var demiş. Bizim usta orada su varsa, mevcut kuyuya akıyordu yanıtını vermiş. Çubuklu adam bu su başka, mevcut kuyu ile ilgisi yok buradaki suyun demiş.

Nasıl anladın su olduğunu deyince, çubuklu adam göstermiş nasıl olduğunu. L şeklinde iki bakır çubuğu yere paralel tutuyor ve arazide geziniyormuş. Su olan noktada birbirine paralel ve yatay olan çubuklar bir birine doğru kapandığında nah su burada demiş adam. Bizim usta oldukça bilimseldir. Pek inanmaz böyle hurafelere. Ancak bir de ben deneyeyim dediğinde aynen su olduğu iddia edilen noktaya geldiğinde, elimde tuttuğu çubuklar birbirini çekmeye ve kapanmaya başladığını hayretle görmüş. Bana abi inanmasın olmaz böyle şey. Hareketsiz konuma olan çubukların birbirlerine yaklaşıp kapanması korkutmuş bizim ustayı. Yanında ki kalfası bir de ben deneyeyim demiş. Kalfa da bana aynen aktardı. Abi kapanınca çubuklar korktum hatta fırlatım elimden diye.

Müşterisi sormuş bizim ustaya burada sondaj yapsak olur mu diye? Ben karışmam, para senin, mülk senin. Merakını yenmek için istersen dene. Ama sen dedin deyip bana sorumluluk getirme. Hem senin kuyuya da çok yakın yeri. Suyun çıkacağı kesin bile olsa, sondaj ruhsatı ve kullanım belgesi alamazsın yakınlıktan dolayı demiş. Yaz dönemi işler yoğun olduğu için fazla oyalanmadan ayrılmış oradan.

Aklımda kaldığı kadarı ile sonradan öğrediğine göre, sondaj yapılmış ve bol bir su çıkarılmış o bakır çubukların belirlediği noktadan.

Gelelim benim bu konuda düşündüklerime.

Birine bizat şahit oldum. Diğeri de doğruluğuna kesinlikle inandığım iki farklı yöntem ve uygulama olumlu sonuç vermiş durumda.

Ancak ben bunun bilimselliğine kesinlikle inanmıyorum. Bu hususta internetteki kaynaklarda son derece yetersiz ve bilimsellikten uzak. Hatta çoğu ipe sapa gelmez, saçma ve işin ilim ve fennine aykırı.

İnternette bu yolla altın ve define bulunduğunu iddia edenlerin video görüntüleri bile var. Adamın ayağında çatlak patlak, ayakkabı, kıçına giyecek donu bile yok, bakır çubuklarla toprağın altındaki altın ve definenin nasıl bulunacağını anlatıyor. Kelin ilaçı olsa kendi başına sürerdi misali.

Aha iş de videolardan biri:

veysel define arama bakır çubuk tanıtımı 1 - YouTube

Kimi ağız laf yapan, az çok okuma yazma bilen, az çok da internete girip çıkmasını öğrenmiş olan, diyor ki elektromanyatik alan etkilenmesi, kimi diyor ne olduğunu bilmediğimiz radyestezi, kimi daha da fazla uçuyor ve negatif gelen bir radyasyonun saptanmasıdır diye bir teşhis koyuyor.

Hatta eski Mısır'da piramitlerde kablosuz elektrik kullanıldığını ileri sürenler bile çıkıyor. Fiziğin F'sini, Kimyanın K'sını, Radyasyonun R'sini bilmeyenler, internette ulema olmuş kol geziniyorlar.

Ancak bu günün sahip olduğu bilim ve teknolojinin bazen yetersiz kaldığını, bazı şeyleri açıklamaktan uzak düştüğünü, en azından ortaya konulan iddia ve beyanları çürütebilmekten aciz kaldığını da hissedebiliyorum.

Ankara'yı bilener bilir. Çinçin diye bir mahallemiz vardır burada. Bu semt sakinleri adamın cüzdanını 10 metre öteden çekip alırlar da, ruhun bile duymaz.

Sanki böyle bir şeymiş gibi geliyor bana dalla çubukla su arayıp bulmak.

Belki sayın hk 50, bu konuda bizlere aydınlatıcı bazı açıklamalar getirir.
Ancak her açıklamanın bilimsel izahını beklediğimi belirtmek isterim.

Elektromanyetik alan deyip, buna bağlı olarak bakır çubukların oynaşmasını kabul etmem mümkün olmadığı gibi uzaydan olduğu kadar sadece toprakda ve bir miktarda suda olabilecek dengesiz elementlerden yayılan radyasyona dayandırmak da tatmin etmez beni...

Saygılarımla.

Eklenen Resimler
 

Düzenleyen s.serdar : 09-03-2012 saat 02:01
s.serdar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön