View Single Post
Eski 08-02-2012, 16:52   #32
Uzaylı
Ağaç Dostu
 
Uzaylı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-06-2010
Şehir: İzmir
Mesajlar: 2,129
Hasan Tahsin İş Okulu'na Ziyaretimiz

Dün öğleye, doğru ağaçlar net üyesi olan metetrn kardeşimizi, bir yerde buluşup yanımıza aldık ve gideceğimiz okula doğru yol almaya başladık. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Bir ara yağmur hafifledi. Yolda telefon edip geliyoruz diye okulun tam yerini sorduğumuzda, Adem Bey tarif edip, "ben sizi okulun önünde karşılarım" dedi. Okul önüne geldiğimizde sayın Adem Erhan bizi bekliyordu. Arabamızı okul bahçesine park edip kendisi ile tanıştık. Önce metetrn kardeşimizi oğlumuz sandı. "Ooo ailecek gelmişsiniz ne güzel..." dedi.( Adem bey bizi biraz tanımak için bahçe sayfamıza bakmış sanırım o yüzden öyle sandı. Zaten benim oğlum da metetrn'den bir yaş küçük. Sanması normaldir. ) Metetrn kardeşimiz " Hocam ben Tohum Takas Etkinliğinde sorumluyum. Daha önce sizinle irtibat kurmuştuk” deyince, Adem Bey hemen hatırladı.

Hep birlikte heyecanla okul binasına girdik. L şeklinde bir koridoru geçtikten sonra bina arkasında olan Atölye bahçesine geçtik. 1,5 dönüm kadar, oldukça büyük bir alandı. Kış aylarında olmamıza rağmen pek çok güzellikle karşılaştık. Sağ taraftan taş döşeli patikayı yürüyüp, doğru sera içine girdik. Bir ara yavaşlayan yağmur, tekrar hızlanmaya başlamıştı. Bu arada genç öğrencilerle tanışıp tokalaştık. Yanlarında diğer öğretmenleri Yasemin Uran ile tanıştık. Sonra bize okulda yaptıkları faaliyetlerden bahsedip, yaptıklarını göstermeye başladılar. Bir ara da müdüre hanım geldi, tanışıp hâl hatır sorduk.

Çok güzel bir sera yapmışlar ama yetmeyecek kadar küçük. İçinde epeyce kaktüs üretmişler ve çeşit arttırmaya çalışıyorlarmış. Pimaş borularının üzerlerini pencere köpükleri ile dekorlu yapıp açtıkları deliklere kaktüsler dikmişler. Bir çok kabı kaktüsler için değerlendirmişler. Bahçede de bakla, enginar ekili idi. Belli aralıklarla ağaçlandırma da yapmışlar. Ağaçlarda meyve olduğu zaman, başarılı öğrenci ödül olarak kendisine meyve koparıp mutlu oluyormuş.

Biraz yaptıklarından konuştuklarından sonra,"Peki bizlerden ne gibi talepleriniz var?" dediğimde, Adem Bey: "Aslında nereden anlatmaya başlayacağımı bilemiyorum. Bazen 5-6 öğrencimizin sayısı, bazen de 11 öğrenciyi buluyor. Bir öğrenciye bir şeyi tarif edip yanında olduğumda çok güzel yapabiliyor ancak çok kısa bir süre sonra unuttuğundan hep o öğrencinin yanında olup ara ara ne yapacağını göstermek gerekiyor. Dolayısı ile her öğrencimizin her an yanında olamıyoruz. Tek birinle ilgilenmemiz de olmuyor. Bu sebeple bizimle zaman zaman gelip vakit geçirecek, yanına bir öğrenciyi de alıp birlikte kendine bir alan seçip çalışacak gönüllülere ihtiyacımız var. Burası okulun diğer bölümlerinde daha serbest. İstediğiniz zaman bahçemize ziyarete gelebilirsiniz. İster bahçe bakımında yardımcı olursunuz, isterseniz yanınıza bir öğrenciyi de bahçe içinde yanınıza alıp bir işe yaradığı için mutlu hissetmesine yardımcı olursunuz. Ayrıca hafta sonu ya da tatilde de gelebilirsiniz. Biz tatil zamanı burada olamayınca bakımsızlıktan bütün bahçe helâk olmuş oluyor. Her şeye yeniden başlamak zorunda kalıyoruz. Bahçemizi çok sevdiğimizden hepimiz çok üzülüyoruz. Ben babamı kaybettiğimden beri yazları annemin yanına memleketimize gitmek zorunda kalıyorum. Diyorum ki..! yazın da bu bahçeyi yaşatmaya devam etsek, bakımını yapacak gönüllüler olsa çok mutlu oluruz inanın" dedi.

Hem bahçede gezdik hem de Adem Bey anlatmaya devam etti; " Malzeme açısından da çok sıkıntımız oluyor. Mesela lazım olduğunda torf, gübre ve alet edevat almada çok sıkıntı çekiyoruz. Bir şirketten torf ve gübre için talepte bulunmuştuk. Bize bir sürü prosedür çıkardılar ve ihtiyacı karşılamak hep geç kaldı. Sonunda da 4 büyük torba gönderdiler. Biz de bu kadar prosedüre bol miktarda torf ve gübre gönderecekler diye sevinmiştik; hayâl kırıklığına uğradık. Bize bu konuda daha hızlı yardımcı olunabilir mi? diye düşünüyorum. Mesela el arabasına da ihtiyacımız var. Mevcut olan el arabası çok yıprandı. Çocuklar kullanmakta zorluk çekiyor.

Çoğu zaman öğretmen arkadaşım ve ben kaktüs çeşitlerimizi artırmak için kendi cebimizden kaktüs ve değişik saksılar almaya çalışıyoruz. Çocuklarla bunları üretmeye çalışıyoruz, ama yetemiyoruz. Acaba ürettiğimiz kaktüs düzenlemelerinden yardım maksatlı satın alsanız, biz de bir miktar da olsa ihtiyaçlarımızı karşılasak nasıl olur? diye düşünüyorum."
dedi.

Adem Bey en çok, gönüllü bahçeye yardımcılar konusu üzerinde durdu. "En büyük ihtiyacımız bahçemizde gönüllü yardımcı olunması" dedi. Bir de seraya çok ihtiyacımız var; ama imkanımız yok. Burasını bir hobi bahçesi gibi düşünün, gelip bahçe işlerinde bizimle beraber bir gün geçirin. Hatta bir Ağaçlar net toplantısı da burada yapsanız ne kadar mutlu oluruz anlatamam..!" dedi.

Bu arada bizler konuşurken, çocuklar arada sessizce teneffüse gidip geliyorlardı. Genç öğrencilerin çok sakin ve ağırbaşlı olmaları ilgimizi çekmişti, biz daha ağır durumda öğrenciler bekliyorduk. Bunu fark eden Adem Bey: " Bizim bölümümüzdeki öğrenciler ağır durumda değiller, hepsi sakin, efendi ancak önündeki faaliyeti çok sık unuttuğundan, tekrar tekrar göstermek gerekiyor. mesela yanınıza alıp hadi şunları ekelim dediğinizde zaman zaman duraksıyor, siz tekrar gösteriyorsunuz. Hadi aradaki otları temizleyelim dediğinde öğretmenim doğru yaptım mı deyip arada soruyor. Bazen elinde köklenmiş domatesi gördüğünüzde kızamıyorsunuz. Alıp yeniden dikiyorsunuz. Ama bir şeyler yaptıklarında mutlu oluyorlar. Toprakla uğraştıklarında enerjilerini burada atıyorlar. Bu sebeple bazen diğer derslerden kaçıp, burada ders yapmak isteyen öğrencilerimiz oluyor. Bahçeyi çok seviyorlar." diyor. Bir öğrenci de bana boş fincanları gösterip," Biz bunlara kaktüs dikiyoruz" diyerek gururlanmıştı.

Adem Bey;" mesela ilgi olursa bahçemizde yetiştirdiğimiz çekirdeksiz limon ağaçlarımız var. Talep olursa bunlardan çelikler üretebiliriz. Başka talepleriniz de olabilir. Tek derdimiz sıkıntılarımıza bir karşılık bulabilmek..!" diyor.

Öğrenciler evlerine dağıldı, biz halâ bahçeden kendimizi alıp da yola çıkamadık. Okul hademeleri de çok güler yüzlü idi. Biz limon ağaçları arasında gezerken, çay ikram ettiler. Bahçede demirden üç adet de çardak vardı. Çardaklar çok yıllık bir tür olan sabah sefası türü kaplıymış, ama yaprakları don vurduğundan iyi görünmüyordu. Baharda yeniden yeşerip, mor çiçekleri açıyormuş. Çardakların birinde dikensiz böğürtlen sardırılmıştı. Ne yazık ki meyvelerin tam olgunlaşması yaza geldiğinden göremiyorlarmış. Bazen uğrayıp denk gelen öğretmenler tadına bakıyormuş ve çok methediyorlarmış. Biz ilgilenince bir kaç çelik hediye ettiler. Çok yıllık çiçekten de bir dal aldım. Sonra ilerideki sardunyaları gösterip, "Bahçemizin en bakım istemeyen bitkilerimiz sardunyalar. Onları biz buduyoruz, onlar coşuyor. Bu kısma çit halinde diktik, belimizden yüksek çiçekli çitimiz oldu. Hoşumuza gidince, diğer kısma da aynı uygulamayı yaptık" dedi. Yerde bir kaç dal gördüğümüzde bakın belki bunlar bir aydır atıl durumdadır halâ ölmemiş, hatta yaşamak için köklenmeye başlamış" dedi. Tabi hemen onlara da el koyduk.

Sonra bir çiçek adası gösterdi. Bakın bu ada yazın harika oluyor. Zaman zaman değişiklikler de yapıyoruz dedi. Adada acem halısı ağırlığında gazanya ve başka çiçekler vardı.

yavaş yavaş girişe doğru geldiğimizde kocaman zeytin ağacıyla pek bir ilgilendim. Bu çok büyük bir zeytin ağacı idi. Üzerine kuş evi de asılmış. Biraz görüntü aldım. Buraya su kabaklarından kuş evleri asabilirsiniz dedim. Adem Bey; "Ben de naturel su kabaklarıyla ağacı süslemeyi düşünüyorum." dedi.

Giriş kapısına yakın palmiye yaprakları ile çatı yapılmış bir çardak vardı. Çok hoş görüntüsü vardı ama katdeetim sanıyordum maalesef görüntü alamamışım. Çardakta üzerlikten yapılmış geleneksel bir nazarlık asılı idi. Adem bey, çardak altında duran bir dolaptan fotoğrafların olduğu dosyayı çıkardı. Bize bahçenin çiçekli zamanlarının fotoğraflarını, çocukların faaliyetlerini gösterdi.

Adem Bey ve Yasemin hanım mesleğini çok seven ve özveri ile çalışan iki öğretmen... Biz elimizden geleni yapmaya çalışacağımızı, artık bir uğraycak kapımızın daha olduğunu söyledik. Unuttuğum kaktüsleri bir daha getirme sözü de verdim. İlgi ve alâkaya teşekkür edip vedalaştık.

Yazıyı bölmemek için fotoğrafları alta eklemek istedim. Fotoğraflar video çekiminden alıntı olduğu için, daha net olmadığına üzgünüm. Ama yine de elimden geleni yapmak istedim.

Öğrenciler su kabakları, bardaklar, seramik kaplar, aslında neyi bulabilirlerse kaktüs kabı olarak kullanıyorlarmış.
Name:  1 Kasım11 036 001_0001.jpg
Views: 3311
Size:  50.4 KB

Bir salgangoz fabrikasından bir miktar salyangoz kabuklarını alıp değerlendiriyorlarmış. Onları temizleyip, vernikleyip kullanılacak hale getiriyorlarmış. Kuru kafa görünümlü saksıları da, Adem bey kendi almış. Bir kaktüs türü almıştık. Adına Beyin kaktüsü dendiğini öğrendim. Bu saksıları gördüğümde de kullanırsak bir esprisi olur diye düşündüm, kaktüsleri içlerine diktik" dedi.
Name:  1 Kasım11 036 001_0002.jpg
Views: 2586
Size:  49.9 KB

Name:  1 Kasım11 036 001_0003.jpg
Views: 1259
Size:  37.6 KB

Name:  1 Kasım11 036 001_0004.jpg
Views: 1294
Size:  43.4 KB

Bunları da yeni dikmişler.
Name:  1 Kasım11 036 001_0005.jpg
Views: 1215
Size:  48.2 KB


Düzenleyen Uzaylı : 08-02-2012 saat 20:02
Uzaylı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön