Epey bir zaman odaların ve balkonların güneş alma durumlarını düşünmeden her beğendiğim bitkiye saldırıp uygun koşullar sağlanamadığında ölümlerini üzüntüyle izledikten sonra artık bu konu öncelikli oldu. Şimdi çok istediğim halde salonum güneş görmediği için aylardır yutkunarak seyrettiğim arokaryayı almıyorum. Güneş gören balkonumda adım atacak yer kalmadığı için çok istediğim sarı ahududuya ağzım sulanarak bakıp vedalaşıyorum. Daha istediğim bir çok bitki var ama artık kendimi terbiye etmeyi öğrendim.
Palunun bulunduğu yeri bitkilendirme konusunda da, hep gölge koşulunu düşünerek kafamda şekillendirmeye çalışıyorum. Bu arada sarmaşık veya sarkıcı bitkilerin yeri bence tartışılmaz. O iki renkli (adını bilmiyorum) iç mekan sarmaşığı ve hedera (yanlış hatırlamamışım şükür) gerçekten o mekana çok yakışacaktır diye düşünüyorum. Aslında ben de yandaki iki duvarı düşünmüştüm hatta arka-yan diye iki kez yazıp yazıp silmiştim. Bence de yan duvarlar daha uygun. Bu arada sen her ne kadar sıcak bakmasan da ön tarafa bir iki barış çiçeği hele bir de çiçeklendiklerinde hoş bir görüntü oluşturacakmış gibi geliyor bana. Şimdilik bu kadar. Eminönü dönüşünde sürprizler görecekmişiz gibi bir his var içimde
Hadi bakalım.
Çam kabukları çok hoş olmuş. Yarı mat-ipeksi ve su bazlı vernikle doğallığı bozulmadan cilalasan mı acaba? Fırçayla nasıl olabilir bilmem ama bu vernik çok hoş bir hava veriyor.