View Single Post
Eski 30-10-2010, 13:23   #11
acemi_caylak
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Kaldığımız yerden,

Mekanik Temizleme Devam

Çözünmemiş kollodial (suda asılı) haldeki yüksek moleküllü proteinler de mekanik temizleme basamağından geçer. Bu tip maddeler mekanik temizlenme uygulanmış su içerisinde yüzerek bulanıklığa neden olurlar. Bu suyun içinde, dışkıdan gelen bakteriler ayrı bir önem taşır. Normal insan dışkısının %20-30 kadarı hazmedilmemiş gıda maddeleri (posa), %30 kadarı bakteri, geri kalan kısmı ise sudur. Sağlıklı bir insan dışkısındaki, bakterilerin çok büyük bölümü E.coli’dir. Bununla beraber dışkı kökenli patojen bakteriler lağım arıtma sistemlerinde üzerinde en çok durulan unsurlardan birisidir.

Lağım bakterileri, lağım suyunun kendiliğinden temizlenmesi aşamasında azda olsa bir katkı yaparlar. Ancak lağım sularının bu bakterilerden de arındırılması gerekir. Arındırma sadece biyolojik temizleme basamağında yapılabilir.

Biyolojik temizleme basamağında, bakterilerden arındırma selektif (seçici) değildir. Normal ve patojen bakterilerin sayısında beraberce bir azalma sağlanır.

Arıtma sisteminin başarısını gösteren mikrobiyal bir standart yoktur. Arıtma sistemini terkeden temizlenmiş suda kolay saptanan E.coli’nin aranması genellikle arıtma sisteminin etkinliği üzerinde bir fikir verebilmektedir.

Lağım sularında mikrobiyal yükün asıl sorumlusu kuşkusuz evsel atıksu ssitemidir. Dışkıdaki yoğun bakteri sayısı biyolojik arıtma basamağına gelene kadar, önemli ölçüde düşer. Mekanik ön temizleme aşamasında, dışkının bir kısmının ayrılması, bakterilerin soğuk, yeterli besin maddesi bulamamak, oksijen yetersizliği gibi nedenlerle ölmesi, çökebilen parçacıklarla veya az da olsa kendiliğinden çökme, daha yüksek organizmalar tarafından yenilme bu sayı azalmasının başlıca nedenleridir.

Mekanik temizlemeden geçen su, biyolojik arıtma basamağına verilmeden kimyasal temizleme basamağından geçirilmelidir. Özellikle kimya sanayii atık sularının kimyasal temizleme basamağından geçirilmesi, biyolojik arıtma basamağının çalıştırılabilmesi bakımından zorunludur.

Kimyasal Arıtma

Kimyasal arıtmadan kasıt, tüm kimyasal maddelerden arındırma değil, biyolojik temizleme basamağında mikroorganizmalara zarar verebilecek kimyasal maddelerin çökeltilmesi ve/vaya nötralizisyanodur. Örneğin yüksek miktarda asitli sular nötralize edilebilir. Benzer şekilde pek çok kimyasal madde çeşitli reaksiyonlar ile nötralize edilebilir veya çökeltilebilir. Bu tip maddeleri içeren endüstriyel atıksular mutlaka genel kanalizasyon suyuna karışmadan önce kimyasal temizlemeye tabi tutulmalıdır.

Kimyasal arıtma sistemleri suda çözünmüş veya askıda halde bulunan maddelerin fiziksel durumunu değiştirerek çökelmelerini sağlamak üzere uygulanan arıtma prosesleridir. Kimyasal arıtma işleminde, uygun pH değerinde atıksuya kimyasal maddeler (koagülant, polielektrolit vb.) ilave edilmesi sonucu, çöktürülmek istenen maddeler çökeltilerek çamur halinde sudan ayrılır. Uygulamaları; nötralizasyon, koagülasyon ve flokülasyondur.

Nötralizasyon: Asidik ve bazik karakterdeki atıksuların uygun pH değerinin ayarlanması amacı ile yapılan asit veya baz ilavesi işlemidir. pH ayarlamada HCl (Hidro Klorik Asit), NaOH (Sodyum Hidroksit) ve kireç yaygın olarak kullanılmaktadır.

Koagülasyon (Pıhtılaştırma): Koagülant maddelerin uygun pH’da atıksuya ilave edilmesi ile atıksuyun bünyesindeki kolloidal ve askıda katı maddelerle birleşerek flok oluşturmaya hazır hale gelmesi işlemidir. Koagülant madde olarak en yaygın kullanılanlar FeCl3 (Demir üç klorür), Al2(SO4)3 (Alüm) ve FeSO4 (Demir sülfat)’tır.


Demir 3 klorür (FeCl3); genellikle çözeltisi halinde kullanılan iyi bir koagülanttır. %40 lık çözelti halinde kullanılmaktadır. Koyu kahve renklidir.


Sudaki eriyiği asidik özellikte olduğundan dolayı korozif (aşındırıcı) etki göstermektedir. Bu nedenle aside dayanıklı (plastik v.b) bidonlarda muhafaza edilmelidir. pH 6 ve 9 aralığında en uygun verim elde edilmektedir.

Alüminyum sülfatın çalışma aralığı su ve atıksuyun bulanıklık vb. değerlerine bağlı olarak 5.5 - 7.8 pH aralığı olarak kabul edilir. Alüm tatbiki sonrasında, demir sülfat ve demir 3 klorür' e oranla proses mekaniği üzerinde görsel kirlilik yaratmaması estetik açıdan tercih edilmesine neden olmaktadır.


% 1 çözelti halinde kullanıldığında pH’ ı 3.5 tir. Kuru halde korozif özelliği yoktur. Çözelti halindeyken korozif özellik gösterir. Genellikle % 6 lık çözelti halinde kullanılır. Korozif özelliğinden dolayı plastik, cam elyaf ya da paslanmaz çelik içerisinde bulundurulmalıdır.

Demir sülfat; yYüksek verimli bir arıtma kimyasalıdır. Demir sülfatın çalışma aralığı atıksuyun bulanıklık vb. değerlerine bağlı olarak 5 – 10 pH aralığı olarak kabul edilir.


Flokülasyon: Flokülasyon (yumaklaştırma), atıksuyun uygun hızda karıştırılması sonucunda koagülasyon işlemi ile oluşturulmuş küçük taneciklerin, birbiriyle birleşmesi ve kolay çökebilecek flokların oluşturulması işlemidir. Flokülasyonun gerçekleşmesi için suya polielektrolit ilave edilir.

Aşağıdaki şekilde, kimyasal ve biyolojik aıtma süreçlerinin şeması görülmektedir. Resmi bilgisayarınıza indirerek büyütürseniz daha iyi anlaşılıyor.

Name:  kimyasal-biyolojik-akim-semasi_3.jpg
Views: 32172
Size:  32.1 KB

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön