View Single Post
Eski 29-06-2010, 17:10   #439
Siyah
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 25-01-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 60
Saklı uyum

Sevgili arkadaşlarım...
Uzun süredir sizleri okuyorum, yazmak istiyorum lakin bir türlü kafamı toparlayıp düşüncelerimi kağıda dökemiyordum...
Şimdi tatil ortamında fırsatını bulmuşken okuduğum 'Kral ve Hortlak' kitabından esinlenip birazda çok daha evvelden aklıma takılan düşünceleri birleştirip sizlerle paylaşmak istedim...

Bu sayfalar çok güzel...iyilik ve aşk, bir kaktüsün tüm varoluşunda duyumsanıyor ve yazılıyor...Ama ya kötülük?

Sorunumuz kötülük...
İnsanın tüylerini diken diken kötülük...

Çeşitli kültürlerde çeşitli metaforlarla veya isimlerle tanımlanmış...
ama en çok bilineni ve çağırışım yapanları;
Şer...
Şeytan...

Oysaki hiçbirşey insanın nefsinden daha öte değil...
Kötülük dediğimiz şeyde öyle...
Kaç zamandır aklımda bu sorun...
İyilik ve iyiliğin yüceltilmesi..hatta çeşitli new age akımlarında yerin dibine sokulup yok sayılması gereken kötülük...

Oysaki iyilik ile kötülüğün arasındaki gerilimdir oluş...
Celal ile cemalin arasında...
Rahmet ile gazap arasında
hayır ile şer arasında...
kaktüsün dikeni ile çiçeği arasında ))
Yin ve yang arasında...

Peki esas olan nedir?
Esas olan dengedir...

Karanlığı görmeden, güçlerini denetlemeden, onunla tanışmadan, kötülüğünde kendine göre bir anlamı olduğunu hissetmeden denge kurulabilir mi? Yin ile yang'in uyumu sağlanabilir mi? Karanlıktan habersiz kaldığın sürece, aydınlık ile karanlığın karşılıklı çekişmesine dayalı kozmik dengeyi nasıl kavrayabilirsin?

Kötülük ancak niteliksel (niceliksel değil) bir üstünlükle denetim altına alınabilir. Bu kişinin kendi kendini denetim altına alması ile de ilgilidir. Kişinin niteliğinde... Bizzat kötülüğün kudretini deneyimlememiş ve bu kudretle bütünleşmemiş kişi kötülüğün üzerinde bir zafer elde edemez...

Masum olanlar dünyadaki kötülük olasılıklarını her zaman kendilerinden uzak tutmaya ve inkar etmeye çabalar. Oysaki tam da bu kötülüğün varlığını sürdürme sebebidir. Çünkü kötülük çatışma içinde de olsa iyilik ile güç birliği yaparak yaşam kumaşının dokunmasına yardım eder...Kötülüğün deneyimlenmesi ve bu deneyimin yaşanması; olgunluğu, gerçek pişmanlığı, empatiyi asıl yaşamı , yaşamın güçlerini ve vazifelerini gerçek anlamda yönetme becerisini gerçekleştirir...

Yasak meyvanın, yaşantıyla oluşan günah meyvesinin, insanlık tarihi başlamadan önce masumiyet bahçesinde bunun tadılması oldukça anlamlıdır. Çünkü ancak kötülüğü idrak edip, kendi nefsinde deneyimleyince kötülükten kaçınabilirsin...Yoksa eylemlerindeki kötülükten bihaber idraksiz bir yaşam seni bekler ve kendini iyi sanırken kötülüğe en büyük hizmet edenin kendin olduğunu anlayamadan yaşar gidersin...

Bilinç bu gerilim üzerinde inşa edilir...

Hayır ve şer neden Tanrının iki nimetidir?
Ve neden her şerde bir hayır mevcuttur?
Bunu mistik deneyimlerle çeşitli cevaplar verebilirsiniz...
Ya da en basitinden bir oluş için ikisininde bir arada olması gerektiği kavrayabilirsiniz...

İslam dininde şeytan, hiç de ayrı bir güç değildir...
Tanrı onu bizzat baş melek olarak yaratmıştır...İsyan edeceğini bilmiyor olmak zaten Tanrısal kudrete aykırıdır...
İsyan etmeliydi ki dünya yaşamı var olabilsin...İnsan ortaya çıkabilsin, tüm sıfatları kendi nefsinde cem edebilsin...Mikrokozmoz ile makrokozmozun simgesi olabilsin...İnsan neden Halifedir hiç düşündünüz mü?

Ve Kuran'a göre şeytan insandan güçlü değildir...
Hele hele dualist dinlerdeki gibi Tanrıya denk bir gücü asla olmamıştır...
Çeşitli ayetlerde de belirtildiği gibi Şeytan, İnsana sadece "vesvese" verebilir ki bu nokta çok önemlidir...

Vesveseye kapılan insan şeytani şeyler yaparken , yaptığı herşeyi aslında kendi için yapıyordur...
Kendi nefsinden o gücü alıyordur...
Şeytan insandan daha mı kötüdür? Daha mı gülüdür?
Yoksa sadece bir vesvese yüzünden bir sürü kötülüğe yol açan insan mı daha mı kötüdür?

Olgun ve bilge bir kişi olmanın yolu kendi nefsindeki kötülüklerle tanışmaktan ve deneyimlemekten geçer..

Kendi kötülüğünü bilen ve hakim olan kişi ancak onu alt edebilir...
Cehennem illaki ateşlerle dolu bir çukur olmak zorunda değildir... Gören gözler için vicdanında, yaşadığın ve yaşattığın kendi sorumlu olduğun her kötü eylem senin cehennemindir...

Kendi nefsini bilmeden ve tanımadan olgunlaşmak mümkün değildir...
Günaha sapmamış ve bundan ders almamış hiçbir kişi dengesini bulamayacaktır...
Masumiyet, ancak kendi günahlarımızın veballerini idrak ettikçe ve kendi nefsimiz ile savaştıkça olgunluğa dönüşecektir...aksi takdirde kötülüğün elinde bir maşa olmaya mahkumdur...

Evet masumiyet değerlidir ama yeterli değildir...
Kudret ancak her iki gücün dengelenmesi ile elde edebilir...
Son dönemlerdeki masumiyete övgü ve iyiliğin kutsanması romantik ancak yeterli bir tez değildir...
Öyle olsa hepimiz çocuk saflığında yaşardık...neden olgunlaşma derdindeyiz ki?

Ve Tanrı neden insanların günah işlemesini istedi?

Amacım kötülüğe övgü değildir..amacım aksine kötülüğün denetim altına alınması gerekliliği ile bir yol saptamadır.
Kendi içindeki kötü ile tanış...Bu kötü ile yüzleşmekten sakın kaçınma...Onu tanı ki bir daha onun oyunlarına kapılma
Onu tanı ki, bir kötülükle karşılaştığın zaman onu alt edebilecek donanımda ol....Gerekiyorsa kötü olmak zorunda kal ki, esas kötüyü yok edebil...

Tıpkı şifa için acı ilacı içmek gibi...
Tıpkı şerin içindeki hayırı ortaya çıkarabilmek gibi...


Tıpkı Kehf suresindeki Musa ile Hızırın yolculuğu gibi...

Sevgilerimle...


Düzenleyen Siyah : 29-06-2010 saat 22:20
Siyah Çevrimdışı   Başa Dön