View Single Post
Eski 12-06-2010, 23:34   #40
acemifüsun
Ağaç Dostu
 
acemifüsun's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-05-2009
Şehir: İZMİR
Mesajlar: 2,783
MADENLERİMİZ VE YASASI

Zamana karşı yarışın doğal sonucu olarak meclisten geçirilen “Maden Yasası” karışık kafalı bireylerden oluşan toplumumuzun ilgisini çekseydi şaşırılırdı!

Gelenek olanın tersine bir yenilikte içeriğe değil de içerikte yer verilmeyenlere odaklanmak daha yararlı olabilir. Çünkü, içerikte yer alan göze ve kulağa hoş görünenler içerikte yer almayanların yokluğunu maskeleyebilir.

Yer altı zenginliklerimiz olan madenlerimizden yeterince yararlanamadığımız ve bu eksikliğimizin de kör talihimizi yenememe nedenlerimizden biri olduğu söylemini neredeyse kanıksamışızdır. Belki de bu nedenle, madenlerimizi çıkartmanın ve onları ekonomik değere dönüştürmenin her ne pahasına olursa olsun şaşmaz hedefimiz olması gereği de özümsetilmiştir her birimize.

Oysa, bu hedefe giden yol son derece taşlı, tozlu, engebelidir ve hatta siyanürlü ve arseniklidir!

Bu hedefe varalım derken, ağacımızdan, tarlamızdan, kuşumuzdan, kurdumuzdan ve börtü böceğimizden kısacası çevremizden ve sağlığımızdan vazgeçmekte olduğumuzu bile çoğunlukla fark etmeyiz.

İşte belki de böylesine yaşamsal bir nedenle yeni “Maden Yasası”na bu gözle bakmakta yarar vardır. Böylesi bir amaçla bakmanın yolu da yasada bulunmayanları da irdelemekten geçmektedir.

Örneğin, Efemçukuru’nda etkinleştirilmesi tasarlanan altın madeninin siyanür liçi yöntemiyle çalışmayacağı albenisine kapılıp da yöredeki arsenikten zengin kayaçları göz ardı ettiğinizde İzmir’in suyuna karışacak zehiri de yok saymış olacağınızı aklınızda tutmalısınız.

Bu bağlamda kentlerimizin havasını, suyunu ve kısacası yaşamını kirletme potansiyeline sahip “ekonomik etkinliklerin” çalışma izinlerini verme yetkisinin yerel yönetimler yerine merkezi yönetimlerin uzantısı olmaya daha çok aday kurumlara verilmesi ayrıntıdan öte önem taşımış olmuyor mu?

Her şeyin olduğu gibi, madenlerimizin ekonomiye kazandırılması da topluma bedeller ödetecektir. Geçmişte, şimdi ve anlaşıldığı kadarı ile gelecekte de olacağı gibi maden etkinliği görünürde istihdam, yöresel ve ulusal canlanma sağlar gibi bir izlenime yol açsa da çok önemli bir başka alan olan çevre, sağlık ve yaşamda önemli yitimlere yol açacaktır.

Böylesi olumsuzlukların duyumsatılmaması adına uyuşturucu niyetine motifler de yok değil! “Son anda” yapılan düzenlemeyle zeytinliklerimiz kurtarılarak, yasanın “çevreci!” yönü de ustalıkla öne çıkartılmış. Bu olumlu düzenlemeye teşekkür etme aceleciliğine kapılmadan; gerçeğe yönelmekte yarar var. Bu anlamlı(!) kazanımlarla karartma yaratmaya çalışanlara Kozak’ta bir avuç altın için feda edilmekte olan milyar dolarlık değere denk düşen fıstık çamı katliamını da anımsatmayı kaçınılmaz görev olarak algılamak gerek.

Yasada olmayana vurgu son derece önemlidir!

Çağımızın ikileme zorlayan alışkanlığından bir kez olsun bizler de yararlanmış olalım.

Yasada çevre, buna bağlı olarak sağlık ve elbette yaşam yoktur.

Ekonomiye kazandırılacak kimi madenlerimizin getirisi mi (örneğin altında ülkemize kalacak olan % 1.5 (birbuçuk) pay) yoksa sularımıza karışacak olan zehirler mi önemli diye sormak hakkımız olmalı!

Daha kısa ve öz şekilde; “yaşam mı, ölüm mü?” diye sormak zorundayız.
Ne yazık ki, sarsmadan, kendine getirilemeyen bir toplumun bireyleriyiz. Bu nedenle de, böylesi soruları sormaktan kaçınamayız!

“Maden Yasası” yaşamı ve ülke çıkarını değil her ne pahasına olursa olsun kazancı ve sömürüyü önceleyen bir düzenlemedir.



Ceyhun BALCI, 10.06.2010

acemifüsun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön