View Single Post
Eski 12-06-2010, 14:14   #33
balbay
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-03-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 850
En son cümle sektörel zararların önemsenmeyebileceği anlamında olmayıp kişisel zararların, sektör zaralarına oransallığını vurgulamak istedim.

Yani, bir tekstil fabrikası düşünelim. Pamuk girsin, kot pantalon, elbise vs gibi mamul olarak çıksın.

Bu tesis de 1500 işçi çalışsın. Yıllık da örneğin 50.000 kg pamuk işleniyor, 1.000.000 m2 kumaş üretiliyor, ortalama da 750.000 adet kıyafet üretiliyor olsun.

Pamuğun çırçır fabrikasında işlenip geldiğini varsayıyorum. Ham pamuk fabrika da kullanılan pamuk ağırlığının yaklaşık 4 katı kadar su kullanılarak, 6 kimyasal ve işleme tekniği ile kg başına yaklaşık 100 gr zehirli atığın suya karışması ile bitmiş mamul halinde fabrika stoklarına giriyor.

Ambalajlama için parça başına 1 gr plastik malzeme, 1 gr kadar kağıt ve plastik etiketleme, kilogram başına 1 gr mürekkep, 1 gr karton kullanılıyor.

Nakliyeler, mağazalarda sunumlar (aydınlatma, havalandırma, temizlik vs ) için de parça başına 1 gr kimyasal atık bırakıyor.

Toplayacak olursak, 50.000 kg pamuk için fabrikada toplam 200.000 litre suya 5000 kg zehirli kimyasal atık bulaştırarak arıtma tesisi de olmadığı için dereye ya da kanalizasyona bıraktık.

750 kg plastik ambalaj, 750 kg etiket malzemesi, 750 kg karton ambalaj, 50 kg mürekkep kullandık.

Son tüketici alana kadar da 750 kg daha kimyasal tükettik.

Toplam 205.000 litre zehirli suyumuz, 3050 kg da doğa da uzun süre yok olup çevrime girmeden kalacak atık ürettik.

Fabrika da çalışan 1500 kişi nin her biri ücretlerini alınca evlerine koştular. 2 çocuklu bu çalışanlar 4 kişilik bir aile olarak hayatta kalma mücadelesi veriyorlar.

Yeme içme, kişisel bakım, temizlik, ısınma, eğlence, gibi kalemler de tüketim yapıyorlar.

Bazı ticaret odaları ve sendikaların son hesaplarına göre açlık sınırı olan 820 TL parayı en alt limit de harcıyorlar.

Çamaşır için yılda 100 kg matik, 25 kg yumuşatıcı, 5 kg da kireç önleyici kullanıyorlar. Bulaşık için de 3 günde bir makina dolusu yıkama için yıllık toplam 12 kg deterjan, tuz, yumuşatı, vs kullanıyorlar.

Kişisel temizlik için yılda 120 adet tuvalet kağıdı, 30 kağıt havlu ve 10 paket peçete, 4 kişi için 18 kutu deodorant, 400 ml parfüm, 8 kutu dişmacunu, 12 litre sıvı sabun ya da 7 kg normal sabun, bir miktar kişisel kullanım pedi, kulak pamuğu, normal pamuk, traş aletleri, köpükleri, ağda, gibi malzemeler kullanıyoruz.


Su faturalarından görebileceğiniz gibi ortalama bir ayda 15-25 ton civarı su tükettiğimize göre yılda toplam 180.000 litre su tüketiyoruz.


Toplam da tuvalet atıklarımız da dahil edilirse bir tekstil fabrikası kadar zehirli suyu 4 kişilik aile fazlasıyla zehirleyerek doğaya aktarıyor.

Bir fabrika ile normal aile arasında ki ilişkiler bu şekilde.

Yine birileri kızacak ama, şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Normal kilolu ve sigara içmeyen insanların verdiği çevresel zarar ile şişman ya da aşırı kilolular ile sigara tiryakilerinin verdiği zarar asla bir değildir.

Bir takım şeyleri eleştirirken, kendimizin verdiği zararı göremiyor olmamız iyi bir haslet değildir.


Çoğu madencilik grubu su kullanmıyor, kimyasal kullanmıyor. Bazısı ise inanılmaz boyutlarda doğa tahribatına yol açacak kadar su ve kimyasal kullanıyor.

Bir zeytin ağacına bizim buralar da ortalama 5 gr ilaçlama yapılıyor. Ben ne ilaç ne de kimyasal gübre bile kullanmıyorum.

Şimdi şu bir gerçek tir ki, konu doğa olduğu zaman maddi eder veya kazanç oranı asla düşünülmeksizin doğa yönünde pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.

Her sektör kendi içerisinde denetime tutulmadığı, suistimaller olduğu için biz bu konuları tartışıyoruz.

Konu o mu daha yararlı, bumu yararlı, o mu zararlı, bumu konusundan ziya de sektörlerin bir birlerine ve çevreye, bizlere zarar vermeden, en ileri seviye de fayda sağlamasını sağlamak olmalıdır.

Bu kadar uzun yazının temel konusu, yasaklamalar olmasın, sıkı denetimler ile toplumsal fayda gözetilmek şartı öncelik olsun dur.

Yoksa birileri zeytin ağaçlarının yandaşı bazıları da madencilerin yandaşı gibi gruplaşmalar bir yere varamayız.

Her milli ve tabi varlığımız eşit olarak önemlidir. Ta ki örneklerini verdiğim toplumsal ve çevresel fayda gözetilsin.

balbay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön