Birazda toprağı yakından tanıyalım.
Toprağı yakından incelediğimizde katı maddeler ve boşluklu bir yapıdan oluşması ilk anda göze çarpan niteliklerdir. Bu boşluklar sistemi içinde belirli düzeyde hava ve su yer alır. Genel olarak toprak hacminin yüzde ellisi boşluklardan, diğer yüzde ellisi de katı maddelerden oluşmaktadır.
Katı kısımlar içinde yüzde kırkbeş kadarını mineral maddelerden oluşmuş anorganik parçacıklar ve yüzde 5-7 sini de organik kısım oluşturmaktadır. Organik kısmın içinde ölü bitkisel ve hayvansal dokular ile bunların ayrışma ve yeniden sentezlenme süreçlerinden geçerek oluşmuş toprak organik maddesi olan humus yer alır. Aşağıdaki şekillerde ideal bir mera toprağının içeriği bulunmaktadır.
Topraktaki organik kısmın geriye kalanı toprak canlılarını kapsamaktadır. 1910 yılında "France" adlı bilim adamının terimlendirdiği bu organik kısım Edafon (Edaphon) olarak tanımlanmaktır. Edafon içerisinde bakteriler, algler, mayalar, aktinomisetler
vb. mikroorganizmalar bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloda mikroorganizmaların dağılımı bulunmaktadır.
Toprakta bulunan bu organik canlıları tümü yararlı organizmalar değil. Havadaki azotu bitkinin alabileceği nitrat formuna getirmekten tutunda, hastalık yapan bakterileri salgıladıkları bakteriyosin sıvısı ile bitkilerden uzak tutan yararlı bakterilerin yanında, bazıları hem insanlarda, hem de hayvanlar ve bitkilerde hastalık yapan canlılar. Ancak konumuz açısından bizi ilgilendiren taraf yararlı organizmaları toprakta nasıl çoğaltabiliriz?
Şekle göre ideal bir toprakta organik madde miktarı en az 7 olmalı. Bize düşen görevse toprakta bulunması gereken organik maddeyi toprağa vermek olmalıdır. Toprakları sürekli bitkisel ve hayvansal atıklarla beslemeleyiz. (Hayvan gübresi, kompost, malç vs.) Biz toprağımızdaki oraganik madde miktarını artırdığımız sürece topraktaki yararlı mikroorganizmalar beslenecek ve topraklarımızdaki yararlı işlevlerini yerine getireceklerdir. Ayrıca EM1, enzim
vb. ile topraklardaki yararlı organizma miktarını artırmalıyız.