View Single Post
Eski 03-04-2007, 10:54   #2
Dogasever
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
TARIMDA EM KULLANIMI

Ülkemizdeki tarım işletmeciliğinde, çok uzun yıllardır aşırı kimyasal gübreler ve zehir kullanımı sonucu maalesef topraklarımız ölmüş, canlılığını yitirmiş, doğal yapısını kaybetmiş, dolayısıyla artık verim alınamaz hale gelmiştir.

Aslında, geçmiş yıllarda, doğal yapısı itibarıyla topraklarımızda var olan yoğun miktardaki yararlı mikroorganizmalar, son yıllarda iyice artan, aşırı kimyasal madde kullanımı ve zehirlerle yok edilmiş ve topraklarımız tamamen patojenlerin (kötü ya da zararlı mikroorganizmaların) istilasına uğramıştır. Yani kısaca, topraklarımız işlevini yitirmiş; üstelik nematod, fusaryum vb.’ne dayalı köklerde çürüklük, verim ve kalite düşüklüğü, kalıntı pestisit içeren ve doğal olmayan sağlıksız ürünler, bitkilerde çökme, hastalıklar, ölüm v.s. gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalınmıştır.

Yine tamamen patojen (zararlı) mikroorganizmaların topraktaki hastalık yapıcı etkisi sonucu, zeytin ağaçlarında vertisilyum solgunluğu denilen hastalık, narenciyede uçkurutan hastalığı, diğer meyve ağaçlarımızdaki patojen kaynaklı hastalıklar, verim düşüklükleri, üzümlerimizdeki hastalıklar v.b gibi sorunlar maalesef hızla artmıştır. Üstelik hastalıklı topraklarımıza bir başka ürün ekilse de veya fidan dikilse de, ana hastalık kaynağı bizzat topraktaki zararlı bakteriler olduğundan sıkıntı devam etmektedir. Sonuç olarak da, topraklarımızın üzerinde sağlıklı olarak tarım yapılamaz, yapılsa da sağlıklı olarak verim alınamaz hale gelinmiştir.

Ayrıca kimyasal gübrelerin toprakta oluşturduğu kalıntılar ile zehir kullanımının doğal bir sonucu olarak, toprak yaşamsal işlevini yitirdiği gibi; tekstür yapısı da bozulmuş ve topraklarımız biyolojik, kimyasal ve fiziksel olarak zarar görmüştür. Üstelik kimyasal ve zehir kullanımı doğal dengeyi öylesine bozmuş ve hatta yok etmiştir ki; topraktaki yararlı mikroorganizmalar neredeyse tamamen yok olduğu gibi, keklik, yılan, solucan hatta arı v.b gibi doğal denge için çok önemli olan canlı türleri de tarım alanlarından kaybolmuş ve sonuçta, örneğin, hızla artan fare istilası gibi sorunlarla karşı karşıya kalınmıştır.

Arı, yeryüzündeki mevcut bitki varlığının %86’sını dölleyen bir canlıdır. Yani yeryüzünden arı nesli kaybolsa mevcut bitki varlığının %86’sını kaybetme tehlikesi baş gösterecektir. İşte günümüzde, ülkemizdeki döllenememeden ötürü meyve alınamamış olmasının ana nedenlerinden biri de bu sorundur.

Maalesef, kendi ellerimizle kendi toprağımızı ve doğamızı öldürmekteyiz. Üstelik bunun için, üstüne bir de para ödemekteyiz. Şu anda ülkemizde tarım yapılan tüm topraklardaki sıkıntıların ana nedeni budur.

Bitkiler atmosferdeki ve toprakta parçalanmakta olan organik maddenin sağladığı azottan yararlanamamaktadır. Oysa havadaki azot miktarı %76 dır. Normal olarak gerek bitkiye ve gerekse toprağa organik ya da kimyasal azot takviyesi yapmanın hiçbir anlamı yoktur. Fakat topraklar artık nefes alamadığından, yeterli derecede yararlı mikroorganizma bulunmadığından (aksine patojenlerin istilası söz konusu olduğundan); bitkilerde, her türlü hastalıklar oluşmaktadır.

Ülkemizde çiftçilerimiz bu tür sıkıntılardan kurtulabilmek için çareler aramakta ve fakat maalesef kesinlikle bulamamaktadırlar. Çare diye sunulan pek çok ürün ise sadece ticari amaçlarla piyasa sürülmüş olup kafa karıştırmakta, geçici, ufak tefek etkilerinin bir süre sonra kalmadığı da anlaşılmaktadır.

Toprak analizleri yaptırarak, topraklarımızdaki var olan makro ve mikro elementlerin oranları ile ilgili bilgi alabilmek ve güya buna göre kimyasal gübrelerle takviye yapılması önerilmektedir. Oysa bu da tek başına tamamen eksik veya yanlış bir çözümleme yöntemidir. Özellikle hastalıklı topraklarımızdaki gerçek sorunu ve sebebini açığa çıkarmadığından, yanlış uygulamalara sebebiyet verilmektedir. Üstelik de zaten sorunun kaynağı aşırı kimyasal gübre ve zehir kullanımı olduğundan, hastayı tedavi ediyoruz diyerek hastalığın bizzat sebebi olan kimyasal ve zehirleri, tedavi etmek için önermek akıl işi değildir.

Belki ticari kazanç adına yapılabilir. Ancak böyle bir uygulamadan ötürü, milli ekonominin, ülke topraklarının, milli servetin ve insanlarımızın zarara uğradığı düşünülürse, bu durum hiç de ahlaki değildir. Sadece fiziksel ve kimyasal analizlerle problemin kaynağı bulunamamaktadır. Kaldı ki toprakta doğal denge gereği; makro ve mikro bitki besin maddelerini uygun oranda ve bitkilerin alabileceği formda bitkiye sunma görevlerini yapacak olan yararlı bakterilerin yok edilmiş olması sonucu, toprağa vereceğimiz her türlü kimyasal gübrenin pek çoğu toprakta kalarak kimyasal birikinti teşkil etmekte, sonuçta taşlaşan, çoraklaşan, hasta topraklarla karşılaşmaktayız. Sorunun esas kaynağı, topraktaki iyi veya kötü mikroorganizmaların durumlarıdır, yani sorun biyolojiktir!

Bir başka deyişle, sorun, toprağın bozulmuş olan doğal yapısının sonucu hastalık yapıcı kötü mikroorganizmaların istilası ile karşı karşıya bulunulması gerçeğidir. Buna neden olan da topraklarımızdaki bu kimyasal birikimlerdir. Toprakların hasta olmasının tek nedeninin kötü mikroorganizmaların istilası ile hastalık üretmeleri olduğunun, bunu engelleyecek olan yararlı mikroorganizmaların maalesef yok edildiğinin bilinmesi gereklidir.

Daha anlaşılır bir ifadeyle, ortamdan iyiler yok edilmiş, ortamı tamamen kötüler istila etmiştir. Topraklarımızla ilgili analizi yapılması gereken öncelikli ve asıl konu işte budur. Ülkemizde bu tip ileri analizler yeteri kadar yoğun yapılamamaktadır. Bu nedenle de sorunun esas nedeni tesbit edilememiş olmakta, dolayısıyla çiftçimize ya toprakları ektirilmemekte ya da çözüm diye bir başka kimyasal ya da zehir satılmaktadır. Bunlar çözüm değildir. Bilakis hastayı daha da ölüme sürüklemekte ve çiftçimize gereksiz yere para harcattırılmaktadır. Böylece, bir yandan verim düşüklüğü ya da bitkilerinde, ağaçlarında hastalık sıkıntısı ile boğuşan çiftçilerimiz, diğer yandan da yanlış çözümlere yönlendirilerek daha büyük açmazlara ve çaresizliğe sevk edilmektedir.

Çözüm toprakların yeniden sağlığına kavuşturulup canlandırılmasıdır.

Ektirilmeyen topraklarımızın bile kısa sürede EM (Etkin Mikroorganizmalar) ile kurtarılarak tarıma ve milli ekonomiye kazandırılması çok kolay olup fazla bir maliyet de gerektirmez. İşte EM (Etkin Mikroorganizmalar) teknolojisi tarımda çaresiz kalındığı sanılan sorunların halledilmesini sağlayan dünyadaki tek ve muadili olmayan üründür. Bu özelliğiyle de liderdir.

Yukarıda açıklanan sebepler sonucu düşülen kötü durumdan topraklarımızı ve bitkilerimizi, kesinlikle herhangi bir kimyasal ürünle kurtarabilmemiz mümkün değildir. Ayrıca kimyasal ve zehirlerle tarım yapmak da son derece yanlıştır.

Yeniden topraklarımızı kazanmanın, sağlıklı ve tarım yapılabilir, verim alınabilir hale getirmenin tek yolu; topraklarımızı yararlı bakterilerle yeniden canlandırmaktır. Bunu başardığımız zaman, aynı zamanda toprakta hastalık yapan zararlı bakterileri yok etmiş ve mevcut kimyasal gübre kalıntılarını da parçalayıp toprağın doğal formuna kavuşturulmasını da sağlamış olacağız.

Dolayısıyla, tüm bu sorunların üstesinden gelebilmek için, toprağımızın yeniden yararlı mikroorganizmalar ile aşılanması ve toprağın canlı ve aktif hale getirilmesi gerekmektedir. Yani toprağın gerçek anlmada düzene sokulması gerekmektedir. Buna, bir nevi, hasta ve hatta, işlevlerini yitirmiş haldeki toprağın yeniden canlandırılması işlemi de denilebilir. İşte bu işlemi yapabilecek dünyadaki tek ürün EM’dir.

EM’nin dünyada bir başka eşdeğeri yoktur. EM (Etkin Mikroorganizmalar), bugüne kadar dünya mikrobiyoloji biliminde geliştirilmiş en üst düzeyde bir buluştur.
  • EM teknolojisi, etkin mikroorganizmaların kullanıldığı teknoloji anlamına gelmektedir. EM çoğu gıda ve sağlık alanında kullanılmakta olan yararlı bakteriler topluluğudur. EM içinde 6 ana tür olmak üzere (fotosentez bakterisi (fototropik bakteri), laktik asit bakterisi, mayalar, aktinomisetler, küfler, penisilin (antibiyotik yapıcılar) olmak üzere toplam 86 çeşit bakteri bulunmaktadır. Bunlar tamamen birbiriyle iyi geçinen ve birbirlerinin yararlı etkilerini daha da artıran canlı mikroorganizmalar topluluğudur.
  • EM (Etkin mikroorganizma), Japonya’nın Okinova kentindeki Ryukyus Üniversitesi’nden mikrobiyoloji ana bilim dalı başkanı Japon Prof. Dr. Teruo Higa tarafından 12 yıllık bir çalışma sonucu geliştirilen ve kendi alanında asrın buluşu olarak nitelenen bir üründür.
  • EM ile tarıma başlayan çiftçi EM’nin etkisini birkaç hafta içinde görmeye başlayacaktır. EM’nin gücünü ve farkını hemen anlayacaktır.
  • EM, hastalıklı ya da işlevini kaybetmiş topraklara aşılandığında; topraktaki mevcut kötü patojenleri baskı altına alarak zararsız hale getirir. Dolayısıyla toprağı düzenleyerek toprağın yeniden doğal formuna ve sağlığına kavuşmasını sağlar.
  • EM, kötü patojenleri yok ederek bunların sebep olduğu hastalıkların ortadan kalkmasını da sağlamış olur. Ayrıca kimyasal gübre kalıntılarını parçalayarak, bitkinin alabileceği forma dönüştürüp bir nevi aşçılık görevi yapar. Toprakta var olan bütün kimyasalları parçalar ve bitkiye sunar, toprağı temizler.
  • EM, sadece toprağı doğal yapısına kavuşturmakla kalmaz, çiçeklenmeyi, filizlenmeyi artırır, fotosentez kapasitesini, erken meyve vermeyi de teşvik eder.
  • EM tüm meyve ağaçlarında da; zeytin ve narenciyede olduğu gibi son derece değerli hizmetler yapmaktadır. Çiçeklenmeyi, filizlenmeyi arttırır, güçlü sürgün, kaliteli ve bol ürün verir. Ağaçlar son derece sağlıklı ve dayanıklı olur. EM kullanılarak elde edilen meyveler tamamen organik olup, depolama ve uzun süreli dayanıklılık yönünden çok kazançlıdır.
  • EM sertleşmiş toprakların tamamen çözülerek yumuşamasını, toprağın havalanmasını, nefes almasını sağlayarak oksijen, azot-karbondioksit-kötü gazlar sirkülasyonunu sağlar.
  • EM içindeki mevcut fotosentez bakterileri ile de bitkinin fotosentez gücünü en üst düzeye çıkarır.
  • EM tarla ortamındaki tüm organik kalıntıları (sap, saman, yaprak, bitki artıkları, hayvan dışkısı v.b gibi) tamamen parçalar, doğal gübre haline getirip, organik maddeyi humus haline dönüştürerek organik kompost oluşumunu ve bunu bitkinin alabilmesini sağlar.
  • EM bünyesindeki bakterilerin tümü birer laborant gibi görev ifa ederler. Allah, tüm alemi bir denge üzerine yarattığı gibi her yarattığını da bir görev için yaratmıştır. Doğa bir laboratuar ise, yararlı mikroorganizmalar da doğal dengeyi sağlayan laborant görevi görmektedirler.
  • EM toprağı sağlıklı hale getirdiği gibi üzerinde yetiştirdiğimiz bitkilerin de son derece sağlıklı olmasını, yüksek verim vermesini ve üstelik tamamen organik ürün almamızı sağlamaktadır.
  • EM ile üretilen ürünler tamamen organik olduğu gibi, önceden bitkiye verilen kimyasal ve zehirlerle ürünlerde oluşan kalıntıların yok edilebilmesi de yine EM uygulaması ile mümkündür. Yani, kanserojen maddeleri, ağır metalleri kısaca ürünlerdeki insan sağlığını bozan tüm kalıntıları da yok eder.
  • EM, uygulanan bitkilerde soğuk ve donlara karşı bitkiyi korur, yani bitkinin soğuğa karşı mukavemetini arttırır. Bitki bünyesindeki canlılık ve yararlı mikroorganizmaların (EM) sürekli faaliyeti sonucu ısı ve enerji açığa çıkardığından soğuklara ve donlara karşı dayanıklılık kazandırmaktadır.
  • EM ile elde edilen ürünler depolama ve saklama avantajı bakımından da çok sağlam ve sağlıklıdır. Çünkü bozulmayı ve çürümeyi hızlandıran kötü mikroorganizmalardır. Yararlı mikroorganizmalar (EM) ile elde edilen organik ürünlerin depolama ömürleri uzundur.
  • EM, bitkide, çiçeklenmeyi, filizlenmeyi artırır, meyve vermeyi, olgunlaşmayı teşvik eder, bitki gelişimini garanti eder. Çok güçlü kök gelişimi sağlar. Dolayısı ile verimi artırıp, kaliteli ve organik ürün almayı sağlar. Günümüzde çok aşırı olan gübre fiyatları nedeniyle çiftçilerimiz büyük sıkıntılar çekmektedirler. Oysa büyük çoğunluğu gereksiz ve hatta zararlı olan kimyasal ve zehir kullanımı yerine EM ile yapılan tarım sonucu verim ve kalite artacak, organik ve üst düzey ürün alınacak, topraklar sağlıklı ve canlı kalacak, çiftçimiz sıkıntı çekmeyecek, korkulu rüya görmeyecek, gübre diyerek bir kısım ürünlere vereceği paranın da en az yarısı cebinde kalacaktır.
  • EM topraktan ve yapraktan kullanılmaktadır. Tek başına bir takım görevi görmekte olup, toprak düzenleyici, toprak ve yaprak gübresi, yapraktan kullanımı ile böceklerin ve mantarların bitkiye arız olmasını ve zararlarını engelleyen üründür.
  • EM; Hollanda, Almanya, Fransa gibi ileri düzeyde tarım işletmeciliği yapan Avrupa ülkelerinde, ve yine ABD, Japonya gibi üst düzey teknoloji kullanan dünya ülkelerinde tarım, hayvancılık ve çevrede kullanılan vazgeçilmez üründür.
  • EM, Prof. Dr. Teruo Higa tarafından Japonya’da üretilmektedir.
  • EM, tüm bitkilerde ve meyve ağaçlarında mükemmel olarak kullanılmaktadır.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön