View Single Post
Eski 25-02-2010, 01:52   #4
Sebahattin Sargın
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Bunu okuyunca dehşete düştüm bir an...

Ben altı yıldır gıda teknolojisi eğitimi alan bir öğrenciyim. Mikrobiyoloji en başarılı olduğum ve en sevdiğim derslerden olmuştur hep...

Değerli arkadaşlar sokaktan alınmış süt ciddi bir kontaminasyon yani bulaşıcı hastalık kaynağıdır. Sağım yapılan hayvanda bir hastalık yoksa bile sağımı yapan kişiden bir hastalık bulaşmış olabilir. Sütten insana geçen hastalıklar şu şekilde sınıflandırılır;

1) Hayvandan süte, sütten insana geçebilen hayvan hastalıkları;
Tüberküloz, Brucellosis, Şarbon-Dalak Hastalığı (Anthrax), Coli Enfeksiyonları-E.coli 0157:H7, kuduz, Kene encephalitis’i, Bulaşıcı Hepatitis, Tifo ve Paratifo, ağır metaller...

2)İnsandan ineğe, inekten süte ve sütten insana geçen hastalıklar;
Streptococcal enfeksiyonlar (Kızıl v.s), Staphylococcal enfeksiyonlar (mikrokoklar v.s), Difteri..

3) İnsandan süte geçen, sütle insana geçebilen hastalıklar;
İnfeksiyöz Hepatit, Difteri, Kolera, Tüberküloz, Para tifo, Tifo ve diğer Salmonellose’lar, Shigelloses, Staphylococus enterotoksinlere bağlı intoksikasyonlar, Tüberküloz....

Bu başlıklar altında topladığım hastalıklardan ben isim olarak insanlarımızın en çok bildiklerini yazdım. Süt hile yapılmaya çok açık bir gıda maddesidir...

Sokak satıcısının hile yapmadığını nerden bileceksiniz?

Mikrobiyal bulaşmalara oldukça açık olduğu yukarıdaki bulaşma kaynaklarından belli oluyor zaten. Biz insanların ellerinde, burun ve dudak çevresinde Staphlococcus aerus adını verdiğimiz bir bakteri bulunur. Sokak sütü satıcısının çıplak elle sütü sağmadığını, hijyenik koşullarını sağladığını nerden bilebiliriz...

Büyük fabrikalarda süt üretim hattına girene kadar hileli olup olmadığı ve kontaminasyon kaynağı olabilecek herhangi bir mikrobiyal ya da bulaşıcı hastalık taşıyıp taşımadığı, hijyenik olarak uygunluğunu kontrol etmek için bir çok analizden geçer.

Çiğ süt'ün fabrikaya girmeden önce kabul kriterleri vardır, fabrikaya girdikten sonrada çeşitli mikrobiyal ve hiçte basit olmayan günlerce sürebilen analizlerden geçer.

Bu analizler ve kabul işlemlerinden sonra üretim hattında yağ veya kuru madde oranına göre içme sütü, yoğurt, peynir v.b şekillerde işlenir...

Iso 22000, BRC ve Iso 9001 kalite kontrol sistemlerine sahip fabrikaların ürettiği sütleri güvenle içiyorum. Artık Iso 9001 basit geldiği için daha da ağırlaştırılmış hijyen şartları içeren Iso 22000 belgesi alması isteniyor fabrikaların. Iso 22000 bir üssü ve son seviye ise BRC kalite ve hijyen sistemi. Bu belgelere sahip işletmeler Oğuz Beyin mesajında ki hilelere başvuramazlar bile. Aldıkları belgeler dolayısıyla kendilerinin bilmediği tarihlerde sık sık kontrol edilirler...

Oğuz Beyin mesajındaki iddiaları büyük işletmelerde hiç duymadım ve görmedim. Süt tozunun Uht süt yapımında kullanıldığını ilk defa duyuyorum. Bu bana bir iddia olarak geliyor ve kesinlikle de inandırıcı bir tarafı yoktur.

Farketti iseniz ölüm olayları Çinde meydana geliyor. Çinlilerin hijyen konusunda ki hassasiyetlerini ve ucuzluk konusunda ki düşüncelerini biliyorsunuz. Tekrar söylüyorum ülkemizde ki büyük işletmelerde böyle bir üretim şekli yoktur.

Süte uygulanan pastörizasyon ve sterilizasyon ısıl işlemler olarak adlandırılır. Çok yakınımdan kız kardeşimden örnek vermek istiyorum. Annem sokak satıcısından aldığı çiğ sütten peynir yapardı. İleri ki günlerde kız kardeşimde Brucella hastalığı çıktı. Doktoru çiğ sütten yapılan peyniri yasakladı....

Sokak satıcısından alınan sütü evde kaynatmakta bir çözüm değil. Isının yükseldiğini hisseden mikroorganizma anında kendini koruyucu bir kılıf altına alıyor. Dolayısıyla kaynatma bir işe yaramıyor.

Fakat fabrikalarda sterilizasyon ve pastörizasyon işlemlerinde sıcaklık ani olarak yükseltilip ani olarak düşürülüyor....


Velhasılı kelam bu konuda bunları düşünüyorum geleceğimiz olan çocuklarımız zaten az miktarda süt tüketirken, bir de kaynağı ve içeriği belli olmayan sokak satıcılarından aldığımız sütü kullanmak çok vahim ve üzücü bir durum olarak geliyor bana....

Sevgiler

Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön