View Single Post
Eski 12-02-2010, 23:29   #1
Oğuz Karsan
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Hayvancılığımız

Merhaba.

Elektronik posta yolu ile gelen mektubu paylaşmak istedim.

Alıntı:

09.02.2010

KABUS GERİ Mİ DÖNÜYOR?
( ET İTHALATI)

Tüm hayvansal ürünler özellikle de kırmızı et insanların sağlıklı beslenmesi, fiziksel ve mental gelişimleri için hayati önem taşımaktadır. Ülkelerin gelişmişlik ölçütlerinden birini de fert başına yıllık et tüketim oranları oluşturmaktadır. Her devletin halkına sağlıklı ve yeterli kırmızı et tüketebileceği şartları oluşturmak temel görevidir. Halkın alım gücündeki sıkıntılara ve piyasa şartlarındaki olumsuzluklara karşılık bizim gibi ülkeler için ithalat hiçbir zaman gündeme getirilmemesi gereken bir konudur.

Ancak; et fiyatlarında meydana gelen artışlarda fiyatları düşürmek gerekçesi ile ilk akla gelen et ithalatıdır. Bu günlerde yine et fiyatları gerekçe gösterilerek et ithalatı gündeme getirilmektedir. Bu kısır bir döngüdür.

Türkiye, 1980-84 yılları arasında toplam ihracatı 5 Milyar dolar iken, Ortadoğu ülkelerine yılda 300- 400 Milyon Dolarlık kırmızı et ihracatı gerçekleştirmekteydi.

1980 li yılların ikinci yarısında yapılan damızlık ithalatı, 1990 yılında başlayan kasaplık hayvan ve et ithalatları, ülke hayvancılığına hiçbir katkı sağlamadığı gibi, 80 li yıllardan günümüze özellikle küçük baş hayvan sayılarımızda çok daha fazla olmak üzere hayvan sayılarında hızlı bir düşüş yaşanarak günümüzün şartları oluşmuştur.

1991 yılında 60 Milyonun üzerinde olan küçük baş hayvan (koyun+keçi) sayısı 2009 yılında 30 Milyonun altına düşmüştür. 1990 yılında nüfusumuzun 60 Milyon, 2009 yılında da 72 milyon olduğu dikkate alındığında, bu rakamlar, kişi başına düşen küçük baş birim hayvan sayısının dramatik şekilde azaldığını göstermektedir.

Bunun yanında son yıllarda süt fiyatlarının düşüklüğü nedeniyle büyük baş damızlık hayvanlarının kesime gönderilmesi de hayvan sayılarının azalmasında önemli etken olmuştur. Süt fiyatlarına zamanında yapılacak küçük bütçeli desteklerle bu facianın önüne geçilebilirdi. 300-400 bin arasında olduğu tahmin edilen damızlık materyal kesimi ülke ekonomisine milyonlarca TL lik telafisi zor zararlar açmıştır. Biz o günlerde birazda ironi yaparak “ SÜT VEREN İNEK KESİLİR Mİ?” diyerek tüm yetkilileri uyarmıştık.

Bu güne kadar yaşadığımız tecrübeler de göstermektedir ki; İthalat kısa dönem de fiyat hareketlerini engellemek için yapıldığında hiçbir zaman çare olmamıştır, aksine hayvancılığımıza büyük darbeler vurmuştur. Bu gün yapılacak ithalat da aynı sonuçları doğuracaktır.

Ülkemizde hayvancılığın bu duruma gelişinin sebebi uygulanan yanlış politikalardır. Bu nedenle, ithalat yerine hayvancılık politikaları yeniden gözden geçirilmeli ve tarım destekleme oranları değiştirilmelidir.

Bu gün, gelişmiş ülkeler ve AB ülkeleri et ihracatçısı konumundadır ve bu ülkelerde Hayvancılık tarımın lokomotifidir. Ülkemizin hayvancılık potansiyeli bu ülkelere göre daha elverişli durumda olmasına rağmen uygulanan yanlış politikalar nedeniyle ülkemiz hayvan ve hayvansal ürün ithalatçısı konumuna getirilmiştir. Uygulanan yanlış politikalardan vazgeçilerek, hayvancılığın yapısal sorunları giderildiği takdirde, ülkemiz de hayvan ve hayvansal ürün ihracatçısı konumuna gelecek potansiyele sahiptir.

Hayvan ve hayvansal ürün ihracatçısı durumunda olan ülkelere bakıldığında, hepsinin gelişmiş ülkeler olduğu ve hayvancılığın tarım içindeki paylarının % 50 lerin üzerinde olduğunu görürüz. Ülkemizde ise hayvancılığın tarım içindeki payı % 25 civarındadır. Bu oran arttırılmadığı ve buna uygun politikalar üretilmediği müddetçe ülkemiz her geçen gün daha büyük damızlık hayvan ve et ithalatçısı konumuna düşecektir.

Oysa ; bu gün, Rusya ülkemizden 500 bin ton beyaz et talebinde bulunmaktadır. Körfez ülkeleri, Kafkas ülkeleri, Irak ve Suriye gibi birçok bölge ülkesi önemli ithalatçı konumundadır. İşin gerçeği bölgemizde önemli bir hayvan ve hayvansal ürün talebi bulunmaktadır. Türkiye bu talepleri karşılayabilecek potansiyele sahiptir.

Bugün tüm gelişmiş ülkelerde, et ve et ürünlerinde fiyat istikrarı ve yetiştiricinin korunması desteklemelerle ve piyasa müdahaleleri ile sağlanmaktadır.

Bunun için hayvancılık politikalarımızı değiştirerek, hayvan ve hayvansal üretimimizi arttıracak tedbirleri almak ve hayvancılığımızı uluslar arası rekabet edebilir duruma getirmek zorundayız.

Bu amaçla;
1-Bu gün hayvancılık desteklemelerinin tarım destekleri içerisindeki payı % 20 civarındadır. Hayvancılık desteklerinin hem oransal olarak % 50 lere çıkarılması hem de miktar alarak arttırılması gerekir.
2-Hayvancılığın en önemli girdisi olan yemle ilgili olarak; kaliteli kaba yem açığının giderilmesi için ekim alanlarının genişletilmesi, meraların ıslahı yapılmalıdır
3- Özellikle et açığının kapatılmasında küçük baş hayvancılık ülkemiz açısından özel bir yere sahiptir. Bu nedenle küçük baş hayvancılığın destekleri arttırılmalıdır.
4- Irk ıslahı ve hayvan hastalıkları ile mücadele çalışmalarına hız verilmelidir.

Yetkililere ve Kamuoyuna saygı ile duyurulur.




Dr. Mehmet ALKAN
Türk Veteriner Hekimleri Birliği
Merkez Konseyi Başkanı

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön