View Single Post
Eski 04-12-2006, 18:21   #4
Oğuz Karsan
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Merhaba ben Önder,Yeni gelen arkadaşlardanım.Benim de Altınolukta evim var yaz,kış devamlı gelir giderim.

ZEYTİN NASIL TOPLANIR? DÜNYA ZEYTİNİ NASIL TOPLUYOR ?

Zeytinliğim de var.Bu ay zeytin toplayacağım.
Ama yeni sürgün ve fideleri kırarak değil,Sıyırma denilen yöntemle. Bütün fuarlara katıldım zeytin ile ilgili her konuyu araştırdım.Sırıkla vurup yeni sürgünleri kırarak toplama şekli sadece Türkiye,Tunus ve birkaç geri kalmış ülkede var.

Diğer bütün gelişmiş zeytin yetiştiren ülkeler ya sıyırma usulü ile topluyorlar ya da silkme makinalarıyla nispeten ağaca daha az zarar vererek topluyorlar.Ağacın yeni sürgünleri zarar görmediği içi her sene zeytinleri ürün veriyor.Ağaçları güzel bakımlı ayrıca iyi budandığı için boyları 3-4 metreyi de geçmediğinden çoğu kişi zeytin toplamak için ağaca bile çıkmıyor Toplama işi bitince kıl çuvallararla taşınan zeytin en kısa zamanda Hatta çoğu aynı gün sıkılıyor.
Tabi sonuç mükemmel,

PEKİ TÜRKİYEDE ZEYTİN NASIL TOPLANIYOR ?

Türkiyedeki zeytin ağaçları ise 9-10 metre bazılarına sırık bile yetişmiyor.
Bizdekİ sistem ise şu hep beraber adeta düşmana saldırıyormuşcasına ağaca saldırıp bazıları ellerindeki sopalarla vurup yeni sürgünleri kırarken diğerlerid e aşağıdan çekerek dalları kırmak suretiyle zeytin topluyorlar.

Sonra yerlerde daha önce düşmüş ve çürümek üzere olan zeytinlerle birlikte sağlıksız çuvallar ile birlikte taşınıyor ve birkaç hafta da , yine sağlıksız koşullarda evlerinin önünde veya fabrika sıralarında artık çürümek üzereyken %90'ı kontinü denilen sistemle sıkılıyor.

Tabi sonuç kötü oluyor. Olunca da yabancı ülkeler bizden ya yağ almıyor ya da arada İtalyan veya Yunan aracılar olursa alıyorlar.

Kontinü denilen sistem artık,İtalya ,İspanya ve Yunanistanda zeytinin içindeki yararlı odifenol ve polifenol denilen ve kalbe yararlı maddelerin kaybına sebep olduğu için tercih edilmemeye başlanmış. Zeytin bu sistemde kaynatıldığı için içindeki başka enzimler ve E ve K vitamini de yok oluyormuş. Ayrıca nefaseti Sulu baskı denen eski sistemi de tutmuyor.Ancak tek olumlu yanı hijyen açısından daha olumlu tarafları var.

Zaten, Edremit körfezindeki sulu baskı denen eski sistem zeytin sıkan fabrikaların çoğu kapanmış.Yeni sisteme dönen fabrikalar ise ihtiyaca yetmiyor. Ben hersene bu aylarda zeytinimi sıktıracak Sulubaskı sistem yer arıyorum.Eski sistem fabrikaların bazıları bilinçsiz kişiler tarafından işletildiği için ortaya bir de Hijyen sorunu çıkıyor.Körfezde sadece 5- 6 fabrikaya güvenilebilir.Tabi benim yaptığım gibi zeytininiz sıkılırken başında beklemek şart.

Özetlersek rakip ülkeleri yakalamamız zor.Halbuki İspanya dışında zeytin ağacı varlığımız hepsinden fazla olduğu halde üretimde ancak 5 veya 6. olabiliyoruz.

Daha çok üzüldüğüm konu ise Altınoluk Belediyesinin en az 500 yaşında olduğu şekil ve gövde çaplarından belli olan koca koca zeytin ağaçlarını sökmesi
Tema dahil kimse bu işe dur diyemiyor.Çünkü imar işinde hala çok rant var.
Altınoluk köyünden aşağılara bakınca zeytin ağacı katliamı çok belirgin olarak belli oluyor.

İnşallah daha duyarlı insanlar yönetime gelir de belki bundan sonra ağaç katliamı yaşanmaz.Yolu genişletme uğruna biliyorsunuz kısa bir süre önce,
Şahin Deresi ile Köy sapağı arasındaki asırlık çınarlar da katledilmişti
Böyle giderse Altınoluk Bayrampaşa ya veya Güngörene dönecek.Zaten o çok meşhur oksijeni de kalmayacak.Çünkü bildiğiniz gibi oksijeni de ağaçlar üretiyor

Artık herkesin doğa katliamına dur deme vakti geldi ama Altınoluğun köylüleri hallerinden memnun.Çünkü kesilen ağaçların yerine koca evler yapılınca onların tarlaları da imara açılıp daha çok para ediyor.

Şimdilik zeytin ağaçlarının kesilmesi onları çok da ilgilendirmiyor.Zaten zeytinden bıkmışlar.Çoğu zeytinini bile toplamak istemiyor.Çünkü düz yerlerdeki verimli zeytinlikleri satıp savmışlar.Sadece bayır dedikleri yokuş olan yerlerdeki zeytinlikler kalmış.Onları toplamaya da mecalleri kalmamış. Kısacası çocukları zaten ilgilenmiyor. Bir jenerasyon sonra bütün zeytinlikler benim gibi İstanbullu veya dışarıdan gelenlerin ellerine geçecek.

1990'dan beri benim gördüğüm zeytinliklerin yarısı şimdiden el değiştirdi.Yetkililerin derhal acil önlem alması lazımken onlar hala koltuklarından olup biteni umursamaz bir şekilde izliyorlar.

Bütün bu olumsuzlukları komşu ülkeler nasıl önlemişler? Yüksek vatandaşlık sorumluluğu ve gelişmiş çağdaş toplum bilinci ile.

Başka lafa gerek yok

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön