View Single Post
Eski 08-12-2009, 09:00   #232
MeyveliTepe
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,017
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Lilium Mesajı Göster
Sayın meyvelitepe, kaolin kiliyle yaptığınız mücadele başlığımız da olan diğer zararlılarla mücadelede bir etkisi oldu mu, Zeytinin büyük zararlılarından olan pamuklu bite bir etkisi oldu mu? ve ya pabuklu bit ile nasıl mücadele ettiniz, bu konuda ki gözlemlemelerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Mücadeleyi yapan arkadaşlarımız, yazıları ile birlikte fotoğraflayıp anlatırlarsa çok daha iyi olur.

Örneğin bu masajda yazılan fidanlarıda fotoğraflarlada görmek isteriz.
Pamuklu bit zeytin tomurcuktayken ortaya çıkan bir zararlı. O dönemde kaolin kili kullanılmıyor. Kaolin kilinde ilk uygulama zeytin taç yapraklarını döküp toplu iğne başı kadar ya da saçma tanesi kadar meyveleri gördüğünüzde yapılıyor. O dönemde birden artan sıcaklardan dolayı tane dökümünü engellemek istiyorsanız kaolin atmakta bir gün bile geç kalınmamalı.

Pamuklu bite karşı sadece basınçlı su kullanmıştım. O zamanlar yine yazıştığımızı hatırlıyorum. Çok bulaşık durumlarda önce basınçlı su ile zararlının yaptığı pamuksu bulaşıklık yıkanır, sonradan da neemazal gibi bir organik ilaç atılırsa sıfır zararla atlatılır. Bu zararlıda pamuksu tabaka zararlının koruyucusu oluyor. Bu sebeple pamuksu tabakayı yıkamadan atılacak ilacın bir etkisi de olmuyor. Bu tabaka yıkandığında ise zararlı savunmasız kaldığı için çoğu zaman başka bir şeye de gerek kalmıyor.

Kaolin ile ilgili araştırmalarıma zaman zaman devam ediyorum. Kaolin kili 1930-35 yıllarında denenmiş ve başarısız olmuş. Sebebi en fazla 20 mikron seviyesine kadar küçülebilen kaolin taneciklerinin arasına meyve sinekleri rahatça konup yumurta bırakabiliyorlarmış. 2002 yılında yeni bir teknolojiyle tanecik boyutu 2 mikronun altına indirilince durum değişmiş. Sinek taneye konduğunda kanat ve ayaklarının teması yüzünden tanecikler bir bulut gibi uçuşup sineğin duyu organlarına giriyor ve müthiş bir rahatsızlık veriyor, sineği hemen oradan uzaklaşmaya mecbur ediyormuş. Aslında zararlı bakımından bütün etki bundan ibaret. Elbette, kaolinin özgül ağırlığının çok düşük olmasının da önemi büyük. Aksi kalde parçacıklar yüzeyden kolayca havalanamayacaktı.

Kaolinin, bilinen ışın yansıtma, dolayısıyla ısı kontrolü, fotosenteze etkisi, zararlıların sevmediği bir ortam oluşturması gibi özelliklerinin yanısıra tarım için avantaja dönüştürülebilen başka özellikleri de var. Onlar hakkında da yeri geldiğinde söz ederim.

Kullanılan ürünlerin ruhsatlı olması vb. konuda yaptığımız yazışmalarda bahsetmiştik. Kaolinin ülkemizde zararlılara karşı kullanımı, ruhsat bir kenara ne devletin ilgili organları ne de ürünü satanlar tarafından dile dahi getirilmiyor. Oysa başka ülkelerde yadsınamaz bir şekilde organik tarım için ruhsatlandırılmış. Öyle ki, bazı zararlılara karşı etkisi zehirlerden kat kat üstün.

Pek çok sorgulamadan sonra anladığım, bu durum bilmemezlikten değil. İlgili kurumlar bu durumu biliyorlar. Gerisi için başka yorum yapmayayım.

Her ne kadar kaolin kilinin ayaklı reklam panosu durumuna düşmekten rahatsızlık duysam da, bu noktada bizlere görev düşüyor. Piyasada mevcut iki kaolin kili markasının (aynı kalitede bir üçüncünün de olduğu söyleniyor) az ya da çok satılması pek umurumda değil. Fakat insanımızın tonlarca zehire bulanmış gıda ile beslenmesi çok umurumda.

Resmi kurumları, enstitüleri, hatta organik tarım sertifikasyon kurumlarını dahi içine alan bir lobi bu konuda ısrarlı sessizliğini, pasif engelleyiciliğini devam ettirecekler. Organik ürünleri çok az sayıda insanın ulaşabileceği marjinal ölçekte tutmayı hedefleyen bu politika ancak bireylerin çabalarıyla aşılabilir görünüyor. İş artık önlenemez noktaya geldiğinde bu kurumlar sanki yeni keşfediyorlarmış gibi ortaya çıkıp bunu duyuracaklar. Çok sıkışırlarsa tumturaklı bahaneler de bulacaklar. Bir de kendilerine pay çıkaracaklar. Öyle olsun. O da önemli değil. Önemli olan bizlerin çabalarıyla zehir kullanımının yok edilmesini sağlamak olmalı.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön