View Single Post
Eski 29-11-2009, 06:23   #45
Todor
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-07-2006
Şehir: Yalova
Mesajlar: 6,884
Bunu hep yazıcam buraya ama unutuyorum.

Altı yedi sene önceydi. Mevsim bahardı ve bir kaç gündür hava güzeldi. Toprak tam tava gelmişti ve ben de bahçede belleme yapıyordum. İkindi okunduğu sıra çok yorulduğumu fark edip, o günlük çalışmanın yeterli olduğuna karar verdim. Eve girip ayağımdaki lastik botların yerine terlikleri giydim. Televizyon seyretmek için oturdum. Bir de kahve yaptım kendime. Fakat sandığımdan daha fazla yorulmuşum ki, oturduğum yerde uyuklamaya başladım. Hiç kalkıp divana geçesim yok, öyle tatlı kapanıyor ki gözlerim. Kemeri ve pantolonun düğmesini açıp, kendimi saldım bende.

Ne kadar geçti bilmiyorum. Uykumun içinde acı bir tavuk gıdaklaması duydum. O aralar da bir tilki musallat olmuş, her gün bi tavuk alıyor. Eyvah deyip fırladım bahçeye. Dere boyunda bir tilki, ağzında bir tavuk, hem de en sevdiklerimden biri, güzel yumurtlayan, uysal. Tavuk, tilkinin ağzında çırpınıyor. Tilkide burda mı yesem eve mi götürsem diye düşünüyor.

Köpeklere seslendim hemen. "MAÇA, BOZO YAKALAYIN KIZLAR!"
Pehh, benim kızlar tilkiyi görmediler. Onun yerine havlayarak ters istikamete, bahçe kapısına koşmaya başladılar. Sesleri duyan tilki de ağzında tavuk, salına salına ormana daldı ve gözden yitti.

Ne kadar sinirlenip hırslandığımı kolaydan anlatamam ama o kadar sinirlendiğim zaman çok azdır. Olayı şahsi algıladım o an için. Tilki tilkiliğini yitirdi gözümde, düşman sınıfına girdi. Nerden buldum o anda bilmiyorum, küçük bir balta geçirdim elime. Kendim düştüm tilkinin peşine, daldım ormana.

100-150 m. kadar koştum. Ama dedim ya, mevsim bahardı ve ormanın içi güneş görmediği için yerler çamurdu. Bir kaç kere dengemi kaybedip düştüğümü hatırlıyorum. Çünkü ayağımda ayakkabı yerine, her biri bir kilo çamur topuna dönmüş terlikler var. Yürümek bile mümkün değil, nerde kaldı koşmak.

Az biraz uzaktan tavuğun sesini duydum. O tarafa doğru koşmaya başladım. İyice hırslandım. Bir yakalsam icabına bakıcam o tilkinin. Öğreticem kim olduğumu, tavuk çalmanın ne demek olduğunu. Ah bir yakalasam...

Ormanın içinde kah koşuyorum kah yuvarlanıyorum. Hani kemeri ve pantolunuda çözmüştüm ya, bu sefer başladı pantalon dizlerime düşmeye. Tek elimle pantalonu yukarıda tutmaya çalışıyorum, tel elimde balta. Ayaklar zaten bileklere kadar çamur topu.

Biraz daha koşmaya çabaladım. Ama koşmak kesinlikle mümkün değil. Ormanla güreşiyorum resmen. Alabildiğim bir yolda yok. Düş kalk yuvarlan aynı yerdeyim.

O sarf ettiğim efor sinirimi aldı götürdü, yerine yorgunluk geldi yeniden. Daha sağlıklı düşünebilmeye başladım yavaş yavaş. Şöyle bir halime baktım, elimde balta, pantalon dizlerde. Her tarafım çamur, üstelik o koşturmacada dikenlere falan dalmışım herhalde ki, ince ince kan sızan yerler var ve bazıları hafiften yanıyor.

O dakikada birisi ile karşılassam kesinlikle inandıramam tilki kovaladığıma. Zaten civarda yaşayanlar deli olduğumu düşünüyorlar, şekil şemalimde bunun tescili olacak. Hem kim yakalamış ki çıplak elle tilkiyi. Hele ormanda, onun mekanında. Kendime gülerekten eve döndüm.

Neyse ki artık Viski var ve çakal, tilki, domuz, yabancı köpek bahçeye yanaşamıyor. Epey bir zamandır tilkiye tavuk kaptırmadım. Artık sadece atmacalar palaz ve küçük tavukları kapıyor ama o da onun rızkıymış diyor, hoş görüyorum.

Not: Avatarımdaki köpek Viski.

Todor Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön