View Single Post
Eski 22-11-2006, 16:00   #9
praecox
Kaybettik...
 
praecox's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-06-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 4,603
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi denizakvaryumu
Ayrıca bu güneş gülü denen --drosera rotundifolia-- etobur bitkisi Kemaliye de de var ve şifalı bitki olarak kaynatılıp içiliyor.Halk arasında astımın en iyi ilacı olarak biliniyor.
http://bitkiterapi.tripod.com/bitkiler_g.htm

KEMALİYE'DE YETİŞEN ŞİFALI BİTKİLER

GÜNEŞ GÜLÜ ( Drosera ratundifolia ) / Droseraceae Diğer İsimleri : Çiğ otu.

Bilinen Bileşimi : Plumbagin, naftokinin, metiljuglon derivesi, droseron, eterik yağ, flavonol, elma ve limon asidi.
Özellilleri : Antispazmodik / spazm çözücü, ağrı yatıştırıcı, sıkıştırıcı, idrar söktürücü, terletici, balgam söktürücü, antispastik.
Önerilen Hastalıklar : Bronşial astım, boğmaca, sarılık, verem öksürüğü, ateroskleroz, nefes darlığı, karın bölgesinde su toplanması, astımın en iyi ilacı olduğu söylenir.
Kullanım Şekli ve dozu : Bitkiden 1 çorba kaşığı 400 gr. kaynar su ile haşlanır, 2 saat bekletilir, süzülür. Bal ile tatlandırılarak günde 3 defa yemeklerden evvel 1'er çay bardağı içilir.



İşte bir tarafta yok olan etobur bitki, bir tarafta ise kaynatılıp suları içilen yine aynı bitki....

Kemaliye ;Dünya'nın grand canyon'dan sonra ikinci büyük karanlık kanyonuna sahip, yabancı turist akınına uğrayan, ancak yerli turistler tarafından pek bilinmeyen muhteşem bir ilçe.

Güneş güllerinin bulunduğu bu bölge çok acil olarak koruma altına alınmalı ve insanlara bu bitkinin önemi acilen anlatılmalı.......(Belki de Türkiye nin son-- drosera rotundifolia---güneş gülleri burada... fakat kaynatılıp kaynatılıp içilmekte)
Bu şifalı otlar reçeteleri kaçıncı asırdan kalma bilemiyorum ancak bugün tabiatın bize sunduğu bu tarz kombinasyonları azami dikkatle yaklaşıyoruz ilacın olmadığı bu ortaçağ dönemlerinden kalma metodlar o zamanın şartları için takdiri şayan ise de bugün değil droserace bulup haşlamak içmenin de sakıncaları biliniyor.

henüz sarraceniadaki coniin'i bu son 30 yıllarda keşfetmiş olmamız bu tarz ilaçlara (artık şifalı bitki kelimesinin doğru olmadığı kanısındayım) çok temkinli yaklaşmak gerek.

zira bugüne kadar terapotik genişliği tabiattaki maddeler kadar dar olan bir xhenobiotika (vücuda yabancı madde) hiçbir insan eli üretmemişdir.

bugün ciyanür diye bildiğimiz maddeden zehirlenmeniz için takribi 1 gr ve üzeri yutmanız gerek. ancak atropin, strichnin, aflatoxin, narcotin, kadavrin, papaverin, ergotamin...vs (aklıma şu an gelenler) ve diğer sentetik ya da yarı sentetik maddelerin bildik galenik formlarda otlardan extrelenmesi arındırması, dozajlaması en büyük sorunu oluşturmaktadır.

Kaldı ki kimse bugün spazm çözmek için yanında fazlaca da terapotik etkileri kanıtlanmamış methyljuglon (ki cevizde bolca sadece methylsiz juglon olarak var) chininin bugün sıtmaya dahi iyi gelmediğini bildiğimiz halde naphtalyn türevini almak bu tarz bir çorba kombine ilacı olsa olsa insan oğlu nepenthelserde de olsun diye ne-penhos olsun diye alır ya da sarar içer.

bugünki tebabetde bu tarz şifalı otlar muhabettleri azami dikkat gerekir.
yoksa olendrin muhabetindeki gibi prostata iyi gelecek diye nerum olander extresini ile milleti zehirler... kısmet demek buraya kadarmış zamanı diye geçiştirmek...

tabii tercümelerde valerianı baldrian la karıştırmak binbir türdeki rezenegilleri karıştırmak ise işin cabası...

ama bir konuda gönlünüz rahat olsun bu tarz şifalı bitkilerde mantarda olduğu gibi bir değil birkaç şansınız var...

praecox Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön