View Single Post
Eski 10-11-2009, 23:28   #2
gece
Ağaç Dostu
 
gece's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-02-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,670
gece, mantarla tanışınca, devam...

Gerekli malzemeler yok denecek kadar azdı:Kaybedildiğinde üzülmeye değmeyecek, ucuz bir çakı, mantarlar çevre dostu olup, poşet sevmediklerinden (değil tabii, çok daha kullanışlı olduğu ve daha bir sürü nedenden) mümkünse yayvan bir sepet ve yıkamak mantarların lezzetini bozup, girintili yapılarının arasına sıkışan toprak ve doğadaki yaprak ve diğer kalıntılardan en kolay kurtulmayı sağlayan küçük (2-2,5 cm.) bir fırça. Hepsi bu. Her evde zaten olan şeyler.

Tabii mevsime uygun giyinmek ve doğada yürüyüşe uygun bir ayakkabı (örneğin ben bot giydim) giymek konfor açısından çok yararlı.

07.11.2009 günü sabah 09:10'da Jilber'in önceki gruplarından Utku ile tanıştım ve 09:15'de ile Jilber, Nurşen ve Filiz ile. Kısa süre sonra da bizden preacox ve onun orman mühendisi arkadaşı ile Defne Koryürek ve diğer grup üyeleri ile de buluşup, tanıştık. Toplamda 20 kişiyi biraz aşıyorduk.

Sanırım, mantarlar nasıl, tek başlarına değil de, genelde öbek öbek bulunuyorlarsa mantar meraklıları da en az onlar kadar sosyaller. Bakalım, yaşayıp göreceğiz.

Saat 10:20 de, iki saat sonra aynı noktada buluşmak üzere, Belgrad ormanında gruplara ayrılıp mantar toplamaya başladık. Gruplara ayrılmak, mantar rekoltesi ve kalabalığın orman zemininde asfalt silindiri geçmiş etkisi oluşturmamak için önemli.

Bizim grup; Jilber, Nurşen, Filiz, preacox ve ismini unuttuğum arkadaşı ile benden oluşuyordu.

Amacımız bulduğumuz mantarlardan örnek almak ve Jilber'in "bunlar yenilebilir, eve götürmek için toplayabilirsiniz" dediği, yine uygun boydakileri daha bir itina ile temizleyip sepetlerimize doldurmaktı.

Öyle de yaptık.

Süre sonunda zamanında buluşma yerimize ulaşıp, çaylarımızı içtik, Jilber getirdiklerimizden mini sergisini ağaç masalardan biri üzerinde hazırlamaya başladı ve diğerlerini beklemeye başladık.

Uzun bir bekleyiş olmuştu; buldukları mantarları toplamadan duramadıklarından yaklaşık 40 dk. gecikmişlerdi. Onların topladıkları ile de sergimiz biraz daha şenlendi.

Ve Jilber serginin başına geçip toplanan mantarları tek tek göstererek anlatmaya, tanıtmaya başladı.

Verdiği bilgileri dinlerken, tecrübenin bu konuda ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyordu. Bu işin kitabî bilgi kısmı çok önemli olmakla birlikte asla yeterli değildi. İkinci bir şans olmayabilirdi. "Hiçbir mantarın panzehiri yok"tu ve "ölümcül mantarlarda süreç oldukça uzun sürdüğünden intihar için hiç de iyi bir yöntem değil"di.

Anlatımda izlenen sıra ise zannedildiği gibi yenilebilecek mantarlardan başlamayıp, önce ölümcül mantarlar tanıtıldıktan sonra zehirliler ve en son da yenilebilir olanlar açıklandı.

Mantarların çeşidini belirlemede; sadece görünümlerinin asla yeterli olmadığı gibi isimleri de yanıltıcı olabiliyordu. Örneğin Ölüm borazanı (trumpet of death) diye Türkçeye çevrilebilecek mantar (http://commons.wikimedia.org/wiki/Ca...cornucopioides) öldürücü olmayıp, yenebildiği gibi lezzetliydi de (evet lezzetsiz ama yenilmesinde sakınca olmayanlar da var, sürüsüne bereket).

Aynı şekilde ölümsüzlük mantarı olarak da isimlendirilen bir mantar (Ganoderma Lucidum) sizi ölümsüz kılmıyordu. Yani Jilber ölümsüzlük mantarına yakıştırılan maharetlerin hiçbirini de bilimin henüz onaylamadığını en açık biçimde belirtti.


(devam edecek)

gece Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön