View Single Post
Eski 19-11-2006, 15:55   #21
Mine Pakkaner
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
kül denizi

Mavi Ege'de kül denizi

Ölüm, zehir ve kuşku... Mavi Ege'deki Yatağan'ı artık sadece bu sözcükler anlatıyor. Zehirli atıkların yeraltı sularına karıştığı, ortasından kül denizinin geçtiği bölgede insanlar ölüm korkusuyla yaşıyor. AİHM'in kararına rağmen Türkiye'nin işletmeye devam ettiği santralda yaşanan son skandal ise baca gazı arıtma tesisi... Yatağanlıların 9 yıldır bitmesini beklediği tesis, sadece iki gün çalışıp devre dışı kaldı

Serhat Oğuz - İstanbul

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, yargı kararına rağmen işletmeye devam ettiği için Türkiye'yi tazminat ödemeye mahkûm ettiği Yatağan Termik Santralı'nın filtre sisteminin ilk ünitesi, yıllar süren bekleyişin ardından çarşamba günü devreye girdi. Ancak sadece iki gün faaliyette kalabildi.

Santralın temeli 9 yıl önce atılan üç üniteli baca gazı arıtma tesisinin (filtre) tümünün 2007'nin ilk aylarında devreye alınması planlanıyordu. Yıllar süren bekleyişin ardından sistemin tek ünitesi çarşamba günü devreye sokulabildi. Ancak DHA'nın haberine göre, santraldaki buhar kazanlarından birinde meydana gelen sıkışma, eko sistem borusunu patlatarak iki gün çalışabilen bu ünite ve ona bağlı arıtma tesisini devre dışı bıraktı.

Yatağan Termik Santralı İşletme Müdürlüğü (YEAŞ) Genel Müdürü Nuri Şerifoğlu, arızanın baca gazı arıtma tesisleri ile bir ilgisinin olmadığını belirterek, "Arıza tamamen termik santral işletmesi ile ilgili. Sorun giderilince sistem tekrar devreye sokulacak" dedi.

Zehire karşı örgüt kurdular

İlk ünitenin devreye girmesi öncesinde santralda yaptığımız incelemede, Yatağan halkının, artık umudu kesmeye başladığı filtrelerin devreye girmesinden çok, 20 yıldır etkisi altında kaldığı zararların nasıl giderilebileceğini düşündüğünü tespit ettik.

40 bin nüfuslu ilçede santralın kurulmasının ardından üst solunum yolları hastalıkları ve kanserin arttığını belirten Yatağanlılar, seslerini duyurmak amıcayla Yatağan Çevre Platformu adı altında örgütlendiler. Platform Sözcüsü Ziya Alpözen, "Santralın Yatağanlıları hasta ettiği belli. Devlet verdiği sözleri tutmuyor" dedi.

Kirlilik, kanser ve şişmanlık

Avukat Nuray Şahbudak, kardeşinin kanserden öldüğünü belirtirken, "İzmir 9 Eylül Üniversitesi Onkoloji Bölümü'ne gittiğimizde 'Yatağan'dan mı geldiniz?' diye soruyorlar" dedi.

Gökova'ya yerleşen radyolog Ayhan Özdemir, babasının kanserden öldüğünü söyleyerek, "Düşük kalorili linyit kömürü kullanıldığı için uranyum tehlikesi var. Külleri de çimento fabrikalarına veriyorlar. O çimentodan yapılan binalardan evlerimize sürekli radyoaktif salınım söz konusu" diye konuştu. Pratisyen hekim Şevket Yanardağ da, oksijenin yetersiz kalması nedeniyle şişmanlığın yaygınlaştığını söyledi.

20 kişi astım hastası oldu

Santraldaki muayenehanesinde görüştüğümüz Muğla Tabip Odası Başkanı Ferit Turhan da, santralın doğaya ve insanlara zarar verdiğini, ancak filtrelerin devreye girmesiyle tahribatın azalacağına inandığını söyledi. İlçede santralın bölge halkına ne derecede zarar verdiğini bilimsel olarak ortaya koymak gerektiğini belirten Turhan, Tabip Odası'nın bu amaçla hazırladığı projenin 110 bin YTL bulunamadığı için gerçekleştirilemediğini anlattı.
Santralda 20 astım hastasının bulunduğunu belirten Turhan, bunun neden kaynaklandığının bilimsel olarak tespit edilmediğini belirtti.


Antik kent kül karası!


Eski Muğla Tabip Odası Başkanı Naki Bulut, santralın etkisinin ilçedeki antik Stratonikeia kenti kalıntılarında da açıkça görüldüğünü söyledi. Roma ve Bizans döneminden kalma antik mermerlerin santralın yaydığı kirlilik nedeniyle karardığını belirten Bulut, ilçedeki hastalıkların da arttığını vurguladı. Bulut, "Filtre takılsa bile önemli olan 25 yıldır bırakılan toksik maddelerin insanlar üzerinde hangi etkileri bıraktığını tespit etmek" diye konuştu.

Küller içme suyuna karışıyor

Yatağan Termik Santralı'ndan çıkan küller ve atık su da santralın birkaç kilometre uzağındaki kül barajına bırakılıyor.

Kilometrelerce büyüklükte bir alana bırakılan tonlarca atık maddenin oluşturduğu barajın görüntüsü de Yatağanlıları korkutuyor. Üzeri toprakla örtülen atıkların sızarak yeraltı suyuna karışacağını belirten Yatağanlılara göre, su da zehirleniyor.
YAÇEV Sözcüsü Alpözen, Temmuz 2005'te aynı gün içinde 600 kişinin zehirlenme şikâyetiyle hastaneye başvurmasının sudan kaynaklandığını öne sürdü.

AİHM, Türkiye'yi mahkûm etmişti

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Temmuz 2005'te, Yatağan, Yeniköy ve Gökova termik santrallarıyla ilgili olarak yargının verdiği kapatma kararını uygulamayan Türkiye'yi, toplam 10 bin euro tazminata mahkûm etti. Avukat Ahmet Okyay ve 9 arkadaşının 1996'da açtığı davaya ilişkin kararda, "Bu 3 santralın yıllardır yerel kirliliğe neden olduğu" vurgulandı. Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal ettiği hükmü, Türk yargı makamları tarafından alınan "kapatma" kararlarının uygulanmamasına dayandırıldı. Mahkeme, yaptığı değerlendirme sonrasında, "Başvuru sahiplerinin Türk vatandaşı olarak sağlıklı bir yaşam sürme hakkına sahip olduğunu" vurguladı. Yargı kararlarına karşın Bakanlar Kurulu'nun 3 Eylül 1996'da aldığı bir kararla santralların faaliyetlerine devam etmesini kararlaştırması AİHM'nin "ihlal" belirlemesinde etkili oldu. AİHM kararında, Bakanlar Kurulu kararının, "iç hukuk açısından hukuki temelden yoksun" ve "tamamen yasadışı" olduğu vurgulandı.

Filtre inşaatı tam 9 yıldır bitirilemedi

Yatağan'da kirliliğin, Hava Kalitesini Koruma Yönetmeliği'nde belirtilen değerin üstünde olması nedeniyle Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi'nin entegre edilmesi için ilk çalışmalar 1993'te başladı. Proje olarak onaylanan sisteminin inşasına ise 1997'de başlanabildi. 2000 yılı ortalarında yüzde 90'ı tamamlanan sistemi hazırlayan Alman firması, alacaklarını tahsil edemediği gerekçesiyle projeden çekildi. Ağır aksak da olsa süren çalışmalar sonucunda, halkı dumana boğan kükürt dioksit gazının emilmesini sağlayacak baca gazı arıtma sisteminin birinci ünitesi 18 Ocak 2001'de tamamlanarak devreye girdi. Santralın baca gazı kükürt arıtma tesisi anlaşması da 2005 yılında imzalandı.

Kaynak

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön