View Single Post
Eski 21-08-2009, 20:12   #75
Halil Önen
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gece Mesajı Göster
Halil Önen arkadaşım felsefî sohbetler kahvesine gelmez ise biz de ayağına geliriz. Tee yağmur ormanlarında safariye gitmiş bir gece, Halil Önen'in ayağına mı gidemeyecek, teveccühlerini mi sunamayacak!
Hoşgeldin Sayın gece,

Tetik düşürme zamanı kadar çabuk sitenin bir ucundan bir ucuna gelmişsiniz, gece gece gelmişsiniz, ağaç ve kayaların silüetlerini korkunç masal kahramanlarına dönüştüğü, insanın içinin ürperdiği bir zamanda...
Aslında insanlık tarihi kadar uzun yoldan gelmiş, misafir olmuşsunuz.
Bunu saymayız, sık sık bekleriz.

Bir zamanlar avcı oluşunuz, genlerinizdeki avcılık sizi buraya korkusuzca getirmiş olmalı.

Doğadaki her şeyin ilk nedeninin ana maddesinin 'su' olduğunu söyleyen Thales'den;

evrenin ana maddesi 'sonsuz olan'dır diyen Anaksimondros 'dan;

'' İnsan her şeyin ölçüsüdür.'' diyen Protagoras'tan;

bilimin doğuştan geldiğini söyleyen Sokrates'ten;

nesneler ve 'idea'lar dünyasının kuramını savunan Platon'dan;

''Gerçekten var olanlar tek tek şeylerdir; insandır, yazı tahtasıdır (ekrandır ), bahçedeki erik ağacıdır.'' diyen; ''İnsanın doğuştan getirdiği bilgiler yoktur, bilgiyi üretme gücüne sahip olan akıldır.'' diyen Aristoteles'ten;

''Düşünüyorum öyleyse varım.'' diyen Descartes'ten;

sırf düşünceyle 'kesin bilgi'ye ulaşabileceğini söyleyen Hegel'den;

''Bütün bilgi deney ile başlar fakat deneyden doğmaz.'' diyen Kant'tan;

''Bilimin yarattığı bir uygarlık bir kara çağdır, bir günahtır ve ahlaki gelişme basitliğe dönüşle gerçekleşecektir.'' diyen Mahatma Gandhi' den;

''Bilim bugüne dek köleler yaratmaktan başka bir işe yaramadı; savaş zamanında bizi zehirlemeye, paramparça etmeye yarıyor; barış zamanında da yaşamımızı çekilmez, kararsız duruma sokuyor.''

''Bilimler insanları kafa işlerine adayıp büyük ölçüde kölelikten kurtaracak yerde onları makinenin kölesi yapıyor.'' diyen Einstein 'ın zamanından gelmişsiniz.

VE...

İnsanoğlunun öyküsünün yazıldığı Doğu Afrika-Serengeti savaklarına yani 'insanın tarihi avlanmanın tarihidir' felsefesinin kurucuları olan Homo-Habilis (yetenekli insan) ve Homo Erectus'un (dikilen insan) tarihine gelmişsiniz aslında...

Ben bu yolculuğunuzu böyle sayarım.
Sizi bilirim ve yol haritanız bu bilgilerle doludur.
Tıpkı Sn. hassoman, Sn. myndos, Sn. Müjgan, Sn. berduray ve diğer dostlar gibi.

Felsefe değil felsefe yapmayı, düşünceleri değil düşünmeyi öğrenmem gerekir önce.

Atalarımızın dediği gibi toplama suyla (bilgiyle) değirmen döndürülemez.
Değirmeni döndürmek için bilgiyi üretmek gerekir.
Bilgiyi üretmek için de gereken nitelikte bi felsefe eğitimine ihtiyaç vardır.

Meslek lisesi mezunu, işçi, çiftçi birinin buna ne zamanı ne bilgisi vardır.

40 yılı aşkın avcılık yaşamımda hala Robert Norton'un avcılık basamaklarından en üstte yer alan 'sportmenlik' aşamasına erişmeye çalışıyorum sadece.

Aslında özlediğim şeydir oraya gitmek ama asıl oraya gitmesi gerekenler yukarıda aslanlar gibi yazan(!) avcılık konusunda atıp tutan arkadaşlarımızdır diye düşünüyorum.

Avcının düzenleyici (regülatör) kimliğini göz ardı eden, baskılayan, yok sayan ama avcıya reva görülen yok edici (predatör) yönümüzü her durumda karşımıza çıkaran, katil damgasını acımasızca yüzümüze vuranlardır oraya gitmesi gerekenler.

Felsefe hiç bir konuda 'son sözü' söylemez diyorken onlar, bilimin ışığında son sözlerini söylüyorlar (yazıyorlar).

Hem de kurşuna adres göstererek ...

İyi de;
o zaman 'iyi' ile 'kötü' nün ayrımı için ölçütler nedir?
'iyi' dediğin değer nedir?
kişi normlara göre mi davranmalıdır? sorularının cevabını önce onların vermesi gerekiyor, felsefi sobetlerde...

Saygılar

(felsefeye daldık haydi, Rastgele)


Düzenleyen Halil Önen : 25-08-2009 saat 16:34 Neden: Robert Norton
Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön