View Single Post
Eski 11-08-2009, 22:32   #2
karinca70
Ağaç Dostu
 
karinca70's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,235
http://gidahareketi.org/D-8-Tohum-Ba...67-haberi.aspx adresinden alıntı:

D-8 tohum bankası kuruyor. Peki bu yeterli mi?

D-8 ülkeleri gıda güvenliği konusunda ortak politikalar oluşturmak amacıyla tarım alanında üretilen projeleri hayata geçiriyor. Ancak buna karşın Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi bu çalışmanın eksik ve yetersizliğine dikkat çekiyor.

D-8 Haber bülteninte yer alan açıklamaya göre "D-8 ülkeleri gıda güvenliği konusunda ortak politikalar oluşturmak amacıyla tarım alanında üretilen projeleri hayata geçiriyor. Bu projelerin ilk adım olan D-8 Tohum Bankasının kuruluş çalışmaları Türkiye’nin öncülüğünde başlıyor.

TOHUM BANKASI KURULUYOR


Geçtiğimiz Şubat ayında Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da gerçekleştirilen D-8 Tarım Bakanları Konferansı'nda alınan kararla Tohum Bankasıyla ilgili çalışmaların Türkiye'nin liderliği ve İran'ın katkısıyla Türkiye'de kurulması görüşü benimsenmişti. Bu doğrultuda D-8 Tohum Bankası Çalışma Komitesi ilk toplantısını 21-24 Temmuz 2009 tarihleri arasında Türkiye'de gerçekleştirecek. Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) evsahipliğinde İzmir’de düzenlenecek olan Çalışma Toplantısına üye ülkelerin Tarım bakanlıklarından yetkililer katılacak.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker daha önce yaptığı açıklamada D-8 ülkeleri Tohum Bankasının Türkiye'de kurulmasının, D-8 Ülkelerinin ortak çıkarını maksimize edecek bir uygulama olacağını belirtmişti. Tarımsal üretimde en önemli girdileri mazot, hayvan yemi, gübre ve tohumun oluşturduğunu vurgulayan Eker, şunları kaydetti: 'Bilindiği gibi dünyanın temel gıda maddelerinden olan tahılların vatanı Türkiye'dir. Bu ülkede tahıl tarımı 10 bin yıl öncelerinden beri yapılmaktadır. Tarımsal araştırma kapasitemiz hayli yüksektir. Konuyla ilgili resmi ve özel sektör teşkilatlanması uygundur. Bu ve benzeri sebeplerle, D-8 Ülkeleri Tohum Bankasının Türkiye'de kurulması D-8 ülkelerinin ortak çıkarını maksimize edecek bir uygulama olacaktır.' Şubat ayındaki Tarım Bakanları Konferansında üye ülkelerde uygun fiyata kaliteli tohum, gübre ve hayvan yemi temin etmek için ortak projeler üretilmiş bu doğrultuda Türkiye’nin liderliği ve İran’ın katkısıyla Türkiye’de Tohum Bankası kurulması, hayvan yemi tesislerinin Malezya’nın liderliği ve Endonezya’nın katkısıyla Malezya’da; gübre üretim tesislerinin Türk özel sektörünün de desteğiyle Mısır’da kurulması görüşü benimsenmişti.

21 Temmuz’da başlayacak ve dört gün sürecek olan D-8 Tohum Bankası Çalışma Toplantısında gıda güvenliğinin sağlanmasında biyo-çeşitlilik, genetik kaynaklar, Gen Bankası gibi temel konular tartışılarak, kurulması planlanan tohum bankası ve tohum sektörüyle ilgili üye ülkelerin görüşleri alınacak. Toplantıya Türkiye'nin yanı sıra D-8 üyeleri Endonezya, Malezya, Bangladeş, Pakistan, İran, Mısır ve Nijerya'nın temsilcileri katılacak."


Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi’nin konu ile ilgili görüşü:

D-8’lerin tohum konusunu gündeme alarak proje geliştirmesi son derece sevindirici bir gelişme. Bu gelişme sevindiricinin yeterliliği ise son derece tartışmalı. Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi olarak bu konuda büyük endişeler taşıyoruz. Bu endişelerimizi şu şekilde özetleyebiliriz:

“Henry Kissenger’in “Petrolü kontrol edersen ulusları, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin. Yiyecek bir silahtır ve bizim müzakere çantamızdaki araçlardan biridir!” bu cümlelerinden bile ABD’nin gıdayı bir silah olarak gördüğünü açıkça anlayabiliriz. Kaldı ki ABD’nin son 40 yılda yürüttüğü çalışmalarda bunun en büyük ispatı.

D-8’in bu tür çalışmalarını şeytanları davet edercesine aleni yapması bazı sorunları beraberinde getireceği muhakkak.

GDO’lu tohum testleri ve GDO’yu yasalaştırma çalışması yapan D-8 üyesi Türkiye’nin tohumları korumasının ne kadar anlamlı olduğu üzerinde durulması gereken önemli bir ayrıntı.

GDO’lu ürüne taraftar olan çevrelerin ve ülkelerin tohumlarını korumasının çok büyük önem arz etmediği ortada. GDO’ya göz yummak bile dolaylı yönden izin vermektir. Türkiye ve benzeri ülkeler önce gümrüklerden GDO’lu ürünlerin serbestçe geçişine izin verdiler. Ardından da GDO’ya meşruiyet sağlamak için yasa çalışmaları…

Her ne kadar bazı yetkililerimiz “ülkemizde GDO yasak” türünden inandırıcılığı olmayan açıklamalar yapsalar da ülkemiz kelimenin tam anlamıyla bir GDO cennetidir ve tohumlarımız büyük oranda kaybolmuştur. GDO’yu aklının ucundan bile geçiren ülkelerin bu şartlarda tohum saklamaları, “bir şeyler yapıyormuş gibi görünme” ötesinde bir anlam taşımayacağı gün gibi ortadadır.

Asıl olan tohumları korurken bir kıyamet projesi olan GDO’nun engellenmesi için, ağır müeyyideli kararlar almak ve bunu tavizsiz bir şekilde uygulamaktır.

Türkiye gibi ülkeler, tarım ve gıda konusunda kelimenin tam anlamıyla a’raftadırlar. “Hem GDO, hem tohum koruma” şeklindeki politika ne şiş yansın ne kebap türü politikadır ki: Bu tür politikaların sonu hayırlı gözükmemekte. Hâlbuki Türkiye gibi ülkelerin önünde sadece iki seçenek var. Ya tümüyle GDO ve GDO’culara teslim olmak! Yahut da tohum ve toprağı koruyarak tümüyle doğal üretime yönelmek! Her açıdan a’raftaki uygulamalar toplumun moral değerleri ile ümitlerini zayıflatır ki bu durum gıda savaşında kaybeden tarafta yer almak anlamına gelir.

‘Tohumlarımızı en güvenli yerlerde depolayınca tüm sorunlarımız çözülecek mi? Artık bir şey yapmamıza gerek yok mu? Hayır, hayır! Tohumları saklamak hiçbir şeyi çözmez, çözemez. Bu durum tıpkı, ilacı hastaya vermek yerine kilitli dolaplarda saklamaktan farksız. Dolaptaki ilaç hastaya ne kadar yarar sağlıyorsa tohum saklayıp GDO’lu üretim yapmakta aynıdır. Hasta ölünce tedavi edici iksir elinizde olsa ne yarar olabilir?

D-8’e çağrımız o dur ki: Geliniz, GDO konusunda bir yol haritası ortaya koyunuz! Üyelerinizi Dünya Ticaret Örgütü (WTO), IMF ve Dünya Bankası’nın kumpasından kurtarıcı politikalar geliştiriniz! GDO’nun ve GDO’cuların şerrinden korunmak için geliştireceğiniz politikaları İslam Konferansı Teşkilatı ile birlikte ivedi olarak hayata geçiriniz! Biz özellikle İKT’nın geçtiğimiz hafta açıkladığı “Helâl Standardı” çalışması ile ilgili basına yaptığı açıklamada yer alan “GDO’lu ürünler helal değildir” şeklindeki yaklaşımından hareketle bu konuda bir mutabakat sağlanabileceği ümidini taşıyoruz.

Bu bağlamdaki çalışmalara Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi tüm imkânlarını seferber ederek katkı sunmaya hazırdır”

karinca70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön