View Single Post
Eski 29-10-2006, 15:21   #7
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Sapla saman, bilerek ya da bilmeden birbirine karıştırılıyor…

“Zeytin” hem orman ağaççığıdır/ağacıdır hem de değildir ! Çünkü, hem “orman ağaççığı/ağacı” sayılabilecek hem de sayılamayacak “zeytin” ağaççıkları/ağaçları vardır*:

İnsan eliyle yetiştirilmiş ya da “yabanıl” iken aşılanarak zeytin elde edilebilen ağaççığa/ ağaca dönüştürülmüş olanlar, bilimsel olarak artık tarım/kültür bitkisidir. Öyle ki, bu ağaççıklar/ağaçlar artık aynı “zeytin” türünün bir çeşididir**

Bu “zeytin” ağaççığı/ağacı çeşidi, ormanlarda doğal olarak bulunmaz ve orman ağaççığı/ağacı sayılmaz, sayılamaz.

Uygun ekolojik koşullarda, bu kapsamda da, çoğunlukla Ege ve Akdeniz Bölgelerindeki “orman” sayılan arazilerde, maki ekosistemlerinde doğal olarak yetişebilen yabanıl zeytin ağaççıkları/ağaçları (ya da delicelikler) ise aynı türün farklı bir çeşididir***.

Bu “zeytin “çeşidi tarım/kültür bitkisi değildir; içinde bulunduğu orman ve/veya maki ekosisteminin doğal bir bileşenidir.

1998 tarihli Ağaçlandırma Yönetmeliği’nin Danıştay 8. Daire tarafından iptal edilen 14. maddesinin “b” bendinde; “Devlet ormanı sayılan yerlerde; asli orman ürünü veren ağaç türlerinin yanı sıra tali orman ürünü veren orman ağacı ve ağaççıklarından ceviz ile yetişme muhiti şartları açısından tabii olarak yetişen kestane, antepfıstığı (menengiç, sakız ağacı), zeytin, mahlep ve harnup türleri kullanılarak …saf veya karışık ormanlar tesis etmek amacıyla özel ağaçlandırma izni verilebilir.” yaptırımına yer verilmiştir.

Çok açıktır ki, bu yaptırımda sözü edilen “zeytin”, tarım/kültür bitkisi olan “Olea europaea sativa”dır. (ya da “Olea europaea var europaea”).

Yine çok açıktır ki, özel kişi ve kuruluşlar da “devlet ormanı sayılan yerlerde asli orman ürünü veren ağaç türleriyle” yapacakları “özel ağaçlandırma” çalışmaları sırasında yalnızca bu “zeytin” çeşidinden ağaççık/ağaç fidanlarını dikmek isteyecektir; aşılanmadığında zeytin vermeyecek “Olea europaea sativa oleaster” (ya da “Olea europaea var. sylvestris”) çeşidinden fidanları ise dikmeyecektir .

Bu yalın gerçekler göz önünde bulundurulduğunda;
  • Danıştay 8. Daire’nin ”orman ağacı” saymadığı “zeytin” ağaççığının/ağacının “zeytinin” tarım/kültür bitkisi olan “Olea europaea sativa” (ya da “Olea europaea var europaea”) çeşidi olduğu;
  • ormanlarda doğal olarak yetişen ve içinde bundukları orman ekosistemlerinin doğal bileşenlerinden birisi olan yabanıl zeytin ağaççıklarının/ağaçlarının (ya da deliceliklerin) ise (“Olea europaea sativa oleaster” ya da “Olea europaea var. sylvestris”) “orman ağacı” sayılması gerektiği ve
  • ancak böylesi bir ayrım temel alınarak yapılacak uygulamaların “orman” sayılan alanların daraltılmasına yol açmayacağı, aksine, orman ekosistemlerine zarar verebilecek zeytincilik çalışmalarını önleyebileceği
çok daha kolay kavranabilecektir.

Ancak, “3. Zeytinciler – Ormanlar Meydan Savaşı”nda zeytincilerin safında yer alanlar, bu son derece yalın gerçeği nedense göz önünde bulundurmamaktadır.

Bu, yalnızca bilgisizlikle açıklanabilecek bir tutum mudur? Hayır, değildir. Çünkü, gerçek amaç, “bozuk” sayılan orman alanlarında ekonomik getirisi daha yüksek olan zeytincilik yapılmasına da hukuksal dayanak sağlamaktır ve bu amaçla da, deyim yerindeyse “Anayasaya, yasaya karşı hile” yoluna başvurulmaktadır.

Bu gerçek, anılan panelde açıkça “Arkadaşlar bu türler hem orman ağacı olmaları ve hem de ekonomik bakımdan kıymetli olmaları nedeniyle doğal yetişme ortamlarında izin verilmek üzere Yönetmeliğe koyduk” ve “Böylece hem ülke ekonomisine ve kırsal kesime önemli bir girdi sağlanmış, hem de orman halk ilişkilerinin gelişmesi ve ormanlara sosyal baskının azaltılması yönünden önemli bir mesafe alınmıştır” diyebilen “eski genel müdür ve müsteşar yardımcısı” Eşref GİRGİN tarafından da dile getirilmektedir.****

İşte, tam da bu bağlamda, İ.Ü.Orman Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ormancılık Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Sedat AYANOĞLU’nun, yukarıya da aktarılan yaklaşımının anımsanması gerekiyor.

Prof.Dr.Sedat AYANOĞLU’nun; “...sanki oralarda bina ve tesis yapıyormuş gibi ki, ağaç dikmek de bir tesistir. İzne bağlanabilir ve hukuki şablonuna oturtulabilir...” biçiminde dillendirdiği yaklaşımının zeytincilerin ve yandaşlarının yapmak istediklerine, deyim yerindeyse hukuksal “kılıf hazırlamaktan” başka bir sonuç vermeyeceği açıklıkla ortaya çıkmıyor mu?


-----------------------------
*Anımsatmakta yarar var: Bu bağlamda geçen “çeşit” sözcüğü, canlıların sınıflandırılmasında “alttür” kategorisinden sonra gelen bir sınıflandırılma kategorisidir

** TC Doğu Akdeniz Zeytin Birliği’ne göre “Olea europaea sativa”; GÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Sayın Prof.Dr. Hayri DUMAN’a göre de “Olea europaea var europaea”.

*** Yine TC Doğu Akdeniz Zeytin Birliği’ne göre “Olea europaea sativa oleaster”; GÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Sayın Prof.Dr. Hayri DUMAN’a göre de “Olea europaea var. sylvestris”.

****Gerçekte, anılan Paneldeki konuşması sırasında; “… Eğe, Akdeniz ve Marmara bölgesi ormanlarında tabii olarak bulunan yüzlerce hektarlık delicelik (Olea Oleaster) ve yabani zeytinliklerin (Olea europaea) orman dışına çıkartılmasının yolu açılmış olacaktır. Orman Genel Müdürlüğü Orman İdaresi ve Planlama Daire Başkanlığı kayıtlarında, Eğe ve Marmara bölgesinde yer alan Muğla, İzmir ve Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü ormanlarında yabani zeytin ve deliceliklerin orman ağaççığı olarak yer aldığı ve ormanların asli unsurları olduğu görülmektedir.” diyebilen Eşref GİRGİN, sanki bu gerçeğin ayırdındadır. Ancak, Eşref GİRGİN, ilgili kuruluşun Genel Müdürü iken hazırladığı dava konusu 1998 tarihli Ağaçlandırma Yönetmeliği’nde özel kişi ve kuruluşların “devlet ormanı” sayılan yerlerde “özel ağaçlandırma” yaparken dikmelerine izin verilen “zeytinin”, gerçekte tarım/kültür bitkisi olan “zeytin” çeşidi olduğunu görmezlikten gelmektedir. Neden acaba ?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön