View Single Post
Eski 14-06-2009, 21:22   #2
kuru.umit
Ağaç Dostu
 
kuru.umit's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 712
Balkanlarda Ataların ve Baharın İzlerinde-Makedonya-1. Gün

Balkanlarda Ataların ve Baharın İzlerinde-Makedonya-1. Gün
Türk Hava Yollarının tarifeli uçağı ile Üsküp’e 1 saat 15 dakika süren yolculuk sonrası indik. Makedonya’ya vize yok, her türlü pasaport ile vize almadan ülkeye girebiliyorsunuz. Uçaktan indikten sonra, standart işlemler için gösterilen kuyruğa geçtik. Hangi ülkeye gitmişsem, o ülke dilinde “merhaba” kelimesini söyleyerek empati yaratmaya çalışırım. Nasıl başlarsam öyle biter gibi bir inanışa sahip olduğumdan, karşıdaki görevlinin yüzünde bir gülümseme yaratmaya çalışırım. Makedon görevliye “Zdravo” dedim ama tepki yok! Haydi hayırlısı bakalım, iyi başlamadık.. İşlemler çabuk yapıldı ve bavul başına gittik. Bavullar da çabuk geldi, havaalanı dışında Visit Macedonia firmasından görevlinin, üzerinde ismimin yazılı olduğu pankartla beklediğini görünce rahatladım. Üç ay boyunca kendisi ile yazıştığım Stefan’la tanışmak şansına sahip olmuştum. Bir de tüm turu birlikte yapacağımız öğrenince iyice sevindim, öyle ya bu arkadaşla internet ortamında da olsa iyi arkadaş olmuştuk. Tatlı, cana yakın, hoş sohbet bir insan çıktı sevgili Stefan.

Aracımızda yeni ve rahat bir araç çıkınca, en azından başlangıçta arkadaşlara karşı mahcup olmadığıma sevinmiştim. Bavulları hemen otele yerleştirdik. Otel şehir merkezinde bir otel olan Hotel Ambasador. Eski Türk Çarşısına yürüme mesafesinde, rahat ve temiz bir otel, otel personeli cana yakın.
Üsküp de 2 gece kalacağız ama sadece yarım gün gezeceğiz. Yarın Kosova’ya geçip, Prizren ve Pristina gezilecek. Akşama ise Üsküp e geri döneceğiz çünkü Kosova da oteller daha pahalı.

Üsküp’e geçmeden Makedonya hakkında bazı bilgileri versem iyi olacak. Makedonya küçücük bir ülke gönül bağlarımız var. Atalarımız burayı yaklaşık 550 yıl boyunca yönetmiş, halklar kardeş kardeş yaşamayı bilmiş. Makedonya yaklaşık 27000 km2 yüzölçümü ile bizim Erzurum ilimiz kadar bir ülke. Nüfusu 2.200.000 civarında. Aslında tur şirketleri buraya en fazla 3 gün veriyorlar. Ama Makedonya tarihi yanında doğal güzellikleri ile de keşfedilmeyi bekleyen bir ülke olduğundan biz biraz fazla gün ayırdık. Makedonya da bir zamanlar önemli sayıda Türk varmış ancak artık Türklerin nüfus içindeki oranı ancak %4 ler civarı ve belli yerlere yığılmış durumdalar. Nüfusun %66 civarı Slav kökenli Makedon, %22 kadarı Arnavut, %2,2 si Çingene, %2 kadarı Sırp dan oluşuyor. Resmi dili Makedonca ve Arnavutça. Para birimi Makedonya Denarı (MKD), 1 EUR=61.37 MKD ve 1 USD=43.80 MKD. Makedonya’da yemek içmek ucuz. Adam akıllı bir lokantada, iyi bir menü ile yemek yemek 10-12 EUR’ya mal oluyor. Ayrıca karşılaştırma için Makedonya da şişe su yaklaşık 30 MKD, bira 100 MKD, hamburger 50 MKD.

Makedonya tarihi eski ama en meşhur zamanlar Büyük İskender ve babası 2. Philip dönemleri. Daha sonra Romalılar bu ülkeyi ele geçiriyorlar ve MS 4 yüzyıla kadar yönetiyorlar. Bu tarihten sonra Roma ikiye bölününce burası Doğa Roma’ya yani Kostantinopol’e bağlanıyor. MS 7 yüzyıldan itibaren Slav halkı buralara gelmeye başlıyor 9. Yüzyılda, Çar Simion burayı ele geçiriyor ve yönetmeye başlıyor. 1014 yılından sonra bu ülke toprakları Bizans, Sırp ve Bulgarlar arasında el değiştirip duruyor.

Daha sonra ise 14 yüzyılda Osmanlılar ortaya çıkıyor. Birinci Murat zamanında bu topraklar ele geçiriliyor ve tam 550 yıl yönetiliyor. Kırım da Osmanlı ya yenilen Rusya, Balkanlardaki Slav kartını oynamaya karar veriyor. Rusya da, Moskova da yapılan toplantı ile Pan Slavizm politikası kabul edilerek, Balkanları huzursuzlaştırmaya başlıyorlar. Örgütlenmelerle ve para, silah yardımları ile yerelde olsa çeşitli küçük ayaklanmalar zamanla bir yangına dönüyor. Osmanlı bu isyanları bastırınca da “vay sen misin benim soydaşlarımı ezen” deyip, Osmanlı-Rus savaşı çıkıyor.

1877-1878 yılları Osmanlı için tam bir felaket oluyor; hem Balkanlar ve hem de Doğu Anadolu da tam bir felaket yaşıyoruz. Rus ordusu Bulgar, Sırp ve Romen isyancılarla birlikte Yeşilköy önlerine kadar geliyor. Rusların daha fazla ilerleyip boğazları ele geçirmesi Avrupalıların işine gelmeyince Rusları durduruyorlar. Sonraları tam bir dram, çok sayıda Türk, Balkanlardan göçe zorlanıyor, yollarda ölüm, soyulma, salgın hastalıktan ölüm derken önemli sayıda insan kaybı ile bu insanlar Anadolu’ya geçiyorlar. 1903 yılında yeniden ayaklanmalar olsa da Osmanlı bunları bastırıyor (Milli Kahramanarı Goce Dolcev bu ayaklanmaların lideri olduğundan, ulusal kahramanları olarak kabul edilir, Osmanlı bu adamı yakalayıp idam etmiştir) ama 1912 yılında 1. Balkan savaşı patlak veriyor ve Bulgarlar, Yunanlılar, Sırplar ve Karadağ tarafından Makedonya paylaşılıyor. 1913 de 2. Balkan harbi ile Bulgarların elindeki Makedonya toprakları Yunanlılar ve Sırplar arasında paylaşılıyor. Yani aslında tüm oyunlar Makedonya toprakları üzerinde oynanmış ve Sırplar, Yunanlılar ve Bulgarlar arasında toprak paylaşımı olmuştur.

Birinci Dünya savaşı sonrasında, 1929 yılında Yugoslavya adı altında Sırbistan, Hırvatistan, Karadağ topraklarını içine alacak şekilde yeni ülke kurulur ama bu ülkede Makedon halkı tanınmaz, ve Makedonca yasaklı bir dil haline gelir. Osmanlı ya karşı başkaldıran Makedonların tüm mücadele sonunda geldikleri yer, yeni yöneticilerdir. Tito 2. Dünya savaşı sonrasında Makedonya’ya Hırvatistan, Sırbistan gibi Cumhuriyet olma sözü verdiyse de bu durum savaş sonrası unutuldu.

Yugoslavya’nın parçalanması sonrasında 1991 de yapılan halk oylaması ile Makedonya tam bağımsızlığını ilan etti. Yunanistan diplomatik olarak Makedonya ismi ile tanınmasını geciktirdiyse de 1995 den beri Yunanistan dahil çok sayıda ülke Makedonya’yı bağımsız olarak tanıdı. 2001 yılında Makedonya’da ki Arnavutlar bazı terör olayları ile karışıklık yaratsalar da son zamanlarda Arnavut azınlığa bazı haklar verilmesi ile asayiş sağlanmış gibi gözüküyor. İşte gezeceğimiz Makedonyanın, Osmanlı dan sonra huzuru pek bulamamış kısa tarihi bu.

Üsküp Makedonya’nın başkenti. 550.000 kadar nüfus var. Bugünkü Üsküp şehrinin yakınlarında, Skupi denen başka bir şehir varmış ama bu şehir depremle alt üst olunca, şimdiki yerinde gezeceğimiz Üsküp şehri kurulmuş. Üsküp’ün uluslar arası adı olan Skopje de, Skupi antik şehrinden geliyor. 1963 yılında yaşanan büyük depremle şehir çok önemli oranda hasar görünce, bu sefer gelen yardımlarla Japon mimar Kenzo Tange’nin tasarladığı bugünkü Üsküp şehri kuruldu. Yani aslında bu depremde ve sonrasında gelen yeniden yapılanmada önemli sayıda Osmanlı eseri, maalesef ortadan kaldırıldı.

kuru.umit Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön