View Single Post
Eski 09-10-2006, 21:34   #18
Arca Atay
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 08-10-2006
Şehir: Bursa
Mesajlar: 44
ÜZÜM ÜRETİCİLERİ SENDİKASI (ÜZÜM-SEN) Tohumculuk Yasa Tasarısı Basın Açıklaması

BASINA VE KAMUOYUNA

Bugün tarımsal üretimde faaliyette bulunan , aynı zamanda tarımsal girdileri yani kimyasal gübreleri , kimyasal ilaçları , tohumları, antibiyotikleri , hormonları ,makineleri ve genetik değişime uğratılmış tohumları üreten çok uluslu şirketler bütün dünya tarımını kendi denetimleri altına alabilmek için IMF ve Dünya Bankası gibi finans kuruluşlarını kullanarak yerel hükümetlere baskı yapıyorlar .

Ülkelerin bütün tarımsal yapılarını dağıtıyorlar , kendi denetimlerini sağlayabilmek için şirket tarımcılığını geliştiriyorlar. 1980 yılında IMF uyum programıyla Türkiye’de de başlayan bu süreç daha sonra yine 1999 yılında IMF ile imzalanan stand by anlaşması ve 2001 yılında Dünya Bankasıyla yürütülen tarımsal uyum programı, şimdi de AB uyum programıyla devam etti/ediyor.
Onun için;

 Türkiye’deki bütün tarımsal KİT’ler özelleştirilmeye başlandı.,
 Türkiye’nin bütün tarımsal yapıları dağıtılıyor,
 Tarım Satış Kooperatifi Birlikleri devre dışı bırakılmak isteniyor,
 Tohumculuk Kanunu çıkarılmak isteniyor.


Bilindiği gibi bitkisel üretimin ana girdisi olmazsa olmaz olanı tohumdur. Çiftçi tohumu bir kez ürettiğinde veya satın aldığında onu o yıl tarlasındaki üretimde kullandığı gibi gelecek yıllarda da kullanabilir, diğer çiftçilerle paylaşabilir veya başka tohumlarla değiş tokuş yapabilir. Şirketler tarımı , tarımcılığı, çiftçileri ve köylüleri denetimleri altına alabilmeleri için tohumu ele geçirmeyi hedeflemişlerdir.

Onun için;
 Tohumların genleriyle oynamışlardır,
 Tohumların patentlenmesi yolunda yasalar çıkartmışlardır,
 İşte bugün Türkiye’de Tohumculuk Kanununun çıkmasıyla beraber tarımın en önemli noktası şirketlere teslim edilmiş olacaktır.

Üstelik Türkiye 3 bini endemik (sadece Türkiye’de bulunan) 13 bin bitki çeşidine sahiptir. Bu yasanın çıkmasıyla beraber, Anadolu coğrafyasının genetik zenginliği GDO’larla tehdit altına gireceği gibi patentlenme yoluyla da şirketlerin eline geçecektir.

Bu kanunla bugüne kadar TAGEM (Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü) e bağlı enstitüler aracılığıyla yürütülen tarımsal ar-ge sonucunda TİGEM’e ait çiftliklerde tohumların üretilip üreticilere dağıtıldığı tarımsal sistem tamamen yok edilmektedir .

Dışa bağımlı politikalar sonucu sebze tohumculuğunun % 90 ‘ı zaten çok uluslu tarım şirketlerinin eline geçmiştir. Mısır , ayçiçeği gibi tohumlar Hollanda, İsrail , İspanya kaynaklı şirketler ve onların yerli ortaklarıyla üretilerek veya doğrudan ithal edilerek üreticiye satılmaktadır.

Kendi yerel tohumunu ve çeşitliliğini giderek kaybeden çiftçilerimiz 1 kg domates tohumunu 18-20 bin dolar fiyatla almak zorunda kalmaktadır. Tohum da dahil her türlü girdinin giderek uluslar arası şirketlerin eline geçtiği bir sistemde üretici sözleşmeli üreticilikle ürettiği ürününü maliyetine ve maliyetinin altına satmak zorunda kalmaktadır. Tüketici ise üreticinin ürününü sattığının 6 kat üstünde aynı ürünü tüketmek zorunda bırakılmaktadır. Dikkat edelim çiftçinin ürettiği ürünü maliyetin altında alan da şirketler, tüketiciye altı kat fiyatla satanlar da yine şirketler. Çıkarılacak bu tohumculuk Kanunu da şirketlerin çıkarına , çiftçilerin aleyhinedir. Bu nedenle Biz çiftçiler bu kanunun çıkarılmasını istemiyoruz. Tohumculuk Kanunu çiftçiler için çıkarılmamaktadır. Türkiye tarımımın da çıkarına bir Kanun da değildir.

Çünkü, şirket tarımcılığı geliştikçe yerel tohumlar üzerinde üretim yapan çiftçilerin giderek daha zor koşullar altında üretim yapmalarının bile önü bu yasa ile kesilmektedir. Çıkarılacak bu yasanın hakkında çiftçilerin haberleri yoktur çiftçi ve köylüler bilgilendirilmemiştir. Görüşlerine baş vurulmamıştır,. Çünkü bugüne kadar çiftçiler hakkında kararlar alınmış fakat onlara hiçbir şey sorulmamıştır. Tohumculuk Kanunu’nun çıkarılmasında da aynı yol ve yöntem izlenmektedir. Biz çiftçiler çıkacak olan bu kanunu meşru bulmadığımızı da bu basın açıklamamızla kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Yasanın yürürlüğe girmesinden iki yıl sonra kendi tohumlarıyla ürettikleri ürünler nedeniyle köylüler ve çiftçiler yerel semt ve kasaba pazarlarında ürünlerini pazarladıklarında korsan kitap , korsan kaset satmış muamelesinden daha ağır muameleler göreceklerdir. Tüketicilerse çocukluklarında yedikleri o nefis ve lezzetli sebze ve meyveleri unutmak zorunda kalacaklardır.

AB uyum paketi içersinde görüşülen bu yasanın çıkması halinde kamu tohumculuğu her alanından çekilecek ve yerini şirketler alacaktır. Yasa taslağının 15. maddesinde bahsedilen yetki devriyle birlikte kamu üretim, sertifikalandırma , ticaret ve denetimi , uluslar arası dev tarım şirketlerine bırakılacaktır.Böylelikle de ülkemizin “gıda güvenliği” ve “gıda güvencesi” bir avuç uluslar arası gıda tekelinin insafına bırakılmış olacaktır.

Çiftçi sendikaları olarak diyoruz ki; bugüne kadar biz çiftçilere hiçbir şey sormadan bizim adımıza kararlar alma alışkanlığından bu kez olsun vazgeçiniz . Önemli bir tarım ülkesi olan ülkemizin bu kez çiftçilerine , köylülerine, ziraat mühendislerine , tarım örgütlerine danışarak onlarla tartışarak yeni bir tohumculuk yasası hazırlamak üzere bu yasayı geriye çekiniz. Bu yasayı çıkaran hükümet de, bu yasaya oy veren milletvekilleri de her zaman çiftçilerin , köylülerin , tarımcıların ve ülke halkının karşısında sorumlu olacaktır.

Adnan ÇOBANOĞLU
Üzüm Üreticileri Sendikası
(ÜZÜM-SEN)
Genel Başkanı


Düzenleyen Mine Pakkaner : 10-10-2006 saat 00:19 Neden: kolay okunurluk için paragraf düzenlemesi
Arca Atay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön