[cemada]

Yüksek lisans yapıyorum, danışmanım sağolsun nerede bilinmedik, henüz araştırılmamış, literatürü bile bulunmayan ne varsa habire önüme yığıyor.
Üstüne, tez çalışmamdan başka bir de küçük çalışmalar veriyor, hani aradan çıkartayım diye.

Bir gün bana tarlanın ortasında şubat ayında domates yetiştirebileceğimi söyledi. ''Ahha!'' dedim, ''bir haftalık boşluğum var ya hemen dolduracak.''
Önce üstüme alınmayayım dedim. Hani ofisinde otururken ilgili literatürleri nereden bulursunuz gibi çok önemli ama aslında hocanın gözüne girmek için yaptığınız araştırmalar vardır ya, ben de hemen çok önemli bir kaynağın izini bulmuşum gibi dergiyi gözüme kadar çekip bir elimle de yazmaya başladım.
O hiç istifini bozmadan bana anlatmaya başladı. Bitirdi. Sonra kendisine bir kahve yaptı, piposunu yaktı, pencerenin kenarındaki menekşenin sararmış yapraklarını topladı, bir ara telefonla konuştu, ofisine gelen ve notlarını öğrenmek isteyen iki öğrenciye ertesi gün serada çapa yapacaklarını söyledi, sonra ıcq dan karısıyla mesajlaştı.
Gözlerimin gerçekten bozuk olduğunu, bu zamana kadar böylesine yakın okuduğumu görmediğini söyledi. Okuduğum şeyin çince olup olmadığını, çünkü yarım saattir aynı cümleye takıldığımı söyledi.

Pes ettim

Bu domatesin özel bir çeşit olup olmadığını sordum. Gülümsedi.