View Single Post
Eski 22-04-2009, 10:01   #20
kaktüs
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-10-2007
Şehir: Istanbul/Syndey
Mesajlar: 1,003
Yapılan araştırmalar yapay sulak alanların, atık su arıtımında askıda katı madde başta olmak üzere; organik madde, toksik madde, ağır metal, azot, fosfor ve diğer biyolojik parametrelerin giderilmesinde yüksek verimli bir yöntem olduğunu göstermişlerdir.

Ayrıca sağladığı ekosistem canlı çeşitliliğini de beraberinde getirir. Ekosistem ne kadar iyi kurulursa kendi içerisinde bir dengeye sahip olur. Nesilleri tükenmekte olan sucul canlılara da bu sayede yeni yaşam alanları kazandırabiliriz.

Bu tip sulak alanlar bildiğimiz klasik arıtma sistemlerine göre oldukça avantajlıdır. Çünkü bu alanların kimyasal madde ve enerji ihtiyaçları az olduğu gibi (işletme maliyetleri), inşası kolaydır ve inşaat masrafları düşüktür (ilk yatırım masrafı). En önemli avantajları da kendi kendilerini yenileyebilen sistemlerdir, peysaj anlamında önemli yerleri vardır ve bence en önemlisi ortama karbondioksit yerine oksijen veren sistemlerdir.

Burada konudan biraz uzaklaşıp başka bir şeye değinmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi hepimiz gündem maddeleri olarak “Kuraklık – Su sorunları” ve “Küresel Isınma” yı konuşuyoruz. Her geçen gün artan karbondioksit miktarı dünyamızda bir sera etkisi yapıp her geçen yıl dünyanın ısısını 1C arttırmaktadır. Bu artış bu şekilde giderse 50 yıl içerisinde dünya kendi kendini soğutamayacak bir kapasiteye gelecek ve dünya artık canlı yaşamasına müsaade etmeyecek bir yer olacaktır. Özellikle Kyoto Protokü gibi bir takım kanunlarla özellikle sanayi başta olmak üzere Karbondioksit üreten kaynakların, bu üretimlerini azaltmaları ve kontrol altında tutmaları için bir takım yaptırımlar kabul edilmeye çalışılmaktadır. Bu sayede ısınmanın önüne geçilmesi ve Dünya’nın kötü gidişatına son verilmesi amaçlanmaktadır. Dünyamız içinde hepimizin yol aldığı bir gemi. Ve bu gemideki delik bazılarını ilgilendirmese de eninde sonunda “hep beraber” batacağız. (İşin acı kısmı da Kyoto protokolü şu anda Gelişmiş Ülkeler için sunulmuştur. Yani en büyük karbondioksit çıkaran ülkeler için. Türkiye kendisini gelişmiş ülkeler kategorisine sokmıuştur ancak Amerika ve Çin kendisini gelişmiş ülke olarak kategorilendirmediğinden şu anda Kyoto Protokolü’nü kabul etmemiştir. İroni…)

Konuyla ilgili merak ettiklerinizi “karbon ticareti” olarak aratabilirsiniz. Yaptığımız her aktivite doğaya karbondioksit salmakta.. PEKİ Sizin günahınızı kaç ağaç temizler?
http://yesil.ntvmsnbc.com/CevreTesti/Test.aspx


Neyse konumuza dönelim. Dediğim gibi sucul alanların arıtma için kullanılması, hem atıksuların büyük oranda temizlenmelerini sağladığı gibi, arıtmada kullanılan bitkiler ölümlerinden sonra suda besin oluşturmaları, bitkilerin su akışlarını düzenlenmesi sonucu kendi dengesini oluşturması nedeniyle elektrik ve kimyasal madde kullanımının azaltılması (böylelikle karbondioksit üretimini de azaltması) üstüne üstlük mevcut karbondioksitleri oksijene çevirmesi açısından sağladığı avantajlar çok çok fazladır.


Dünya üzerinde İtalya, Avusturya, Çekoslovakya, Danimarka, ABD, Mexico City, Nepal, Polonya, Portekiz, İsveç, İsviçre, Hollanda, İngiltere, Avustralya, Hindistan, Brezilya ve Japonya’da yapay sulak alanlar üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Türkiye’deki bildiğim ilk uygulama Torbalı’nın Korucuk köyünde yüzey altı yapay sulak sistemi uygulamasıdır. Ancak şu andaki durumunu bilemiyorum.

kaktüs Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön