View Single Post
Eski 20-04-2009, 14:13   #1
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Organik Çilek Yetiştiriciliği

Organik Çilek Yetiştiriciliği

Name:  çilek.jpg
Views: 90634
Size:  38.7 KB

İklim istekleri:

Çileğin büyümesine etki eden ekolojik faktörlerin başında iklim, mevki ve toprak gelmektedir. Bu faktörler çilek yetiştiriciliğinin yapılabilme sınırlarını belirleyebildiği gibi değişik enlemlerde hangi yüksekliklere kadar çilek yetiştirilebileceğini de tayin etmektedir. Bu ekolojik şartların aynı zamanda ürünün kalitesine de etkileri vardır.

Çilek -10 oC’ye kadar özel bir önlem almadan yetiştirilebilir. Daha soğuk bölgelerde bitkilerin saman, kuru yaprak vb. gibi materyallerle örtülerek dondan korunması gerekmektedir. İlkbaharın geç donları Akdeniz Bölgesi gibi yerlerde zararlı olabilir. Çilekte çiçeklenme uzun bir döneme yayıldığı için don, ürünün tümüne zarar veremez. Bu nedenle çilek, yetiştiricilik riski en az olan meyvelerden biridir.

Bitkilerin üzeri saman vb. ile örtülerek dondan korunduğunda soğuk bölgelerde bile rahatça yetiştirilebilmektedir. Böylece soğuk Doğu Anadolu Bölgesinden sıcak Akdeniz Bölgesine kadar her yörede yetiştirilebilen hemen hemen tek meyve türü çilektir. Çilek dünya üzerinde birbirinden çok farklı bölgelerde ve ekolojik şartlarda yetiştirilebilmektedir. Yaz aylarında kuzey kutbuna yakın yerlerdeki devamlı aydınlık bölgelerden, 12 saatlik aydınlanmaya sahip Ekvatordaki bölgelere kadar yıllık yağış 250 mm olan çöl alanlarından (sulamak suretiyle), 3500 m yükseklikteki alanlarda, soğukların -45 oC’lere kadar düştüğü yerlere ve yarı tropik yerlere kadar birbirinden iklim olarak çok farklılık gösteren yerlerde yetiştirilebilmektedir.

Çiçeklenme zamanında nispi nemin fazla olduğu ve yağışlı geçen bölgelerde hastalık problemi artar. Özellikle meyvede çürüklük yapan mavi küf (Botrytis) hastalığı büyük zararlara sebep olmaktadır.

Name:  çilek2.jpg
Views: 104760
Size:  59.0 KB

Toprak istekleri:

Çilek saçak köklü bir bitki olup derin, verimli, nemli, iyi drenajlı, kumlu tınlı, siltli ve süzek topraklarda daha iyi yetişmektedir. Ancak bu toprakların yanında çok değişik topraklarda da diğer ekolojik şartlar uygun olursa yetişebilmektedir. Fazla kireçli topraklar çilek yetiştiriciliği için uygun değildir. Böyle topraklarda yetiştirilen çileklerde demir klorozu görülmektedir. Bu tip topraklarda demir eksikliğine dayanabilen türler yetiştirilmelidir.

Birçok çilek çeşidi hafif, kumlu, çakıllı veya taşlı topraklarda killi, ıslak topraklara nazaran daha iyi yetişmektedir. Yeni açılmış tarlalar eskilerine oranla daha fazla tercih edilmelidir. Çünkü bunlar daha verimli olup aynı zamanda daha az yabancı ot mücadelesi ve daha az toprak işleme isterler.

Çilek bitkisi asidik toprakları sevse de toprak pH’sı 6.5’den düşük olmamalıdır. Genel olarak derin, verimli, iyi drene edilmiş, nem tutma kapasitesi yüksek topraklarda iyi gelişir ve bol ürün verir, en ideal topraklar kumlu-killi, siltli (milli) ve süzek topraklardır. Allüviyal humuslu tınlı topraklarda da iyi gelişir. Çilek bitkisi kireçli toprakları sevmez.

Tipi ne olursa olsun suyu en iyi drene eden süzek toprak olmalıdır. Toprak seçiminde hastalık ve nematod yönünden de temiz olmasına dikkat edilmelidir. Çilek sökülen bir yere münavebe uygulamadan tekrar çilek fidesi dikilmemelidir. Diğer taraftan biber, patlıcan, domates ve patates gibi sebze yetiştirilen yerlerde toprak 4-5 yıl dinlendirildikten sonra çilek yetiştirilmelidir. Aksi halde hastalık ve zararlılar karlı bir üretim yapılmasını sınırlandırır. Toprak iyice işlendikten sonra dikim yastıkları hazırlanmalıdır. Toprak işlendikten sonra gerekiyorsa toprak fümigasyonu yapılmalıdır.

Kumlu topraklar genellikle verimsiz olup böyle topraklarda bitkiler kuraklıktan çabuk zarar görebilmektedir. Hafif kumlu topraklar fazla miktarda humus ve suya ihtiyaç duyarlar. Toprak yorgunluğu hafif topraklarda daha çok görülmektedir. Çilek yetiştirilecek toprakların humusça zengin olması istenir. Çilek hafif asidik topraklarda daha iyi yetişmektedir. Optimum pH isteği 5.7-6 arasındadır. Ancak yeterli organik madde bulunan ve pH’sı 5-7 arasında olan topraklarda da iyi gelişebilmektedir.

Hem çilek meyvesi üretiminde hem de fide üretiminde toprak hazırlığına yaz-sonbahar döneminde başlanır. Ot kontrolü, erkencilerde sulama ve işgücü kullanımını azaltma, mavi küf (Botrytis) mantari hastalığını önleme ve temiz ürün elde etme gibi faydalarından dolayı malçlama yapılmalıdır.

Çilek çok yıllık bir bitki olmasına rağmen ekonomik ömrü ortalama 3-4 yıl kadardır. Ancak ülkemizde bu süre aşılmaktadır. Aynı çilek bitkisinden 6-7 yıl ürün alınmaktadır. Bu durum verimliliği düşürmekte ve hastalık-zararlı etmenlerinin çoğalmasına ve toprak yorgunluğuna sebep olmaktadır.

Anamur ve Silifke yöresinde çilek yetiştirilen alanların toprak özellikleri ile bitkilerin beslenme durumları arasındaki ilişkileri araştıran İnal ve ark. (1999), söz konusu yörelerden aldıkları 24 toprak ve 37 bitki örneğinde gerçekleştirdikleri analizlerin sonuçlarına göre, Anamur yöresinde toprakların yaklaşık %33’ünün çok tuzlu, Silifke yöresinde ise tamamına yakınının tuzsuz, Anamur yöresindeki toprakların %25’inden ve Silifke yöresindeki toprakların ise yaklaşık %67’sinden fazlasında organik maddenin az, Anamur yöresindeki toprakların %10’unda azotun düşük, her iki yöre topraklarında elverişli fosforun yetersiz, Anamur yöresi topraklarının yaklaşık %30’unda K ve %10’unda Ca, önemli boyutlarda da çinkonun yetersiz, her iki yöre topraklarında da manganın düşük olduğu saptanmıştır. İki yörede de çilek bitkilerinde özellikle Ca olmak üzere N, K, Mg, Cu, ve Mn noksanlıkları belirlenmiştir. Kalsiyum noksanlığı Anamur yöresinde %21, Silifke yöresinde ise %61 düzeyindedir. Anamur yöresindeki bitkilerin yaklaşık yarısı Cu noksanlığı çekmektedir. Çinko ve Mn noksanlıklarının ise düşük düzeylerde olduğu ifade edilmiştir.

Bartın ili ve çevresinde çilek yetiştiriciliğinin yoğun şekilde yapıldığı alanları temsilen seçilen 30 plantasyondan alınan toprak ve yaprak örnekleri analiz edilerek çileklerin beslenme durumları araştırılmıştır. Toprak örneklerinde pH, kireç, tuzluluk, organik madde, tekstür, N, P, K, Ca, Mg ve Na, yaprak örneklerinde ise N, P, K, Ca, Mg ve Na analizleri yapılmıştır. Toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri açısından çilek yetiştiriciliğine uygunlukları ile bitkilerin beslenme durumları incelenmiş, istatistiki değerlendirmeler ile de mevcut toprak-bitki ilişkileri araştırılmıştır. Sonuçlara göre, plantasyonların %56.6’sında N, tamamında P ve %43.3’ünde ise K ile beslenme açısından yetersizlik olabileceği belirlenmiştir (Aydın ve ark., 2000b).

Toprak işleme:

Çilekler genellikle organik maddece zengin, hafif orta bünyeli ve drenaj sorunu olmayan toprakları sevdiklerinden özellikle sonbahar toprak işlemelerinin önemi büyüktür. Toprak tavında iken pullukla 15 cm derinlikten işlenmesiyle üst kısımda bulunan organik maddelerle, az eriyen besin maddeleri ve oksijenin alt kısma, alttaki karbondioksidin de üst kısma taşınması sağlanmaktadır.

Toprak işlemesi yapılmayan ve kötü hava şartlarındaki çilekliklerde;

1. Bitki köklerinin gelişmesi yavaşlar ve durur,
2. Topraktaki besin maddelerinin bitki tarafından alınımı azalır,
3. Mikroorganizma faaliyetleri yavaşlar ve bitkilere zehir etkisi yapan bazı bileşikler oluşur ve
4. Toprak suyunun tutulması ve ağaç tarafından alınması azalır.

İşleme ile üst tarafı gevşetilen toprak, kış yağışlarından bol miktarda su alarak şişer. İlkbahar sıcakları ile buharlaşan suyun yerine hava girerek iyice kabaran toprakta mikroorganizma faaliyetleri artar ve basıldığı zaman sünger gibi esneyen bir yapı oluşur.

Fideler:

Fideler genetik olarak yapısı değiştirilmemiş, döllenmiş hücre çekirdeği içindeki DNA dizilimine dışarıdan müdahale edilmemiş, sentetik pestisitler, radyasyon veya mikrodalga ile muamele görmemiş biyolojik özellikte olmalıdır. Hastalık ve zararlılara dayanıklı, bölgeye adapte olan uygun çeşitler dikilmelidir. Organik tarımda genetiği değiştirilmiş çoğaltım materyalleri kullanılmaz. Organik bitkisel üretimde kullanılacak tohum, fide, fidan, anaç, misel, çelik, yumru gibi çoğaltım materyalleri organik tarım metoduyla üretilmiş olmalıdır. Ancak fide dışındaki çoğaltım materyallerinin organik olarak elde edilememesi durumunda, modern üretimden gelen, Yönetmelikte organik tarımda kullanılmasına izin verilen organik gübre ve toprak düzenleyiciler (Yönetmelik Ek-1 A) ile bitki ve hayvansal orijinli maddeler (Yönetmelik Ek-1 B) dışındaki herhangi bir yapay kimyasal madde ile muamele görmemiş çoğaltım materyali kullanılabilir.

Organik tarım için başvuru:

Organik bitkisel üretim, yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme kapsamında ve onun kontrolünde yapılır. Organik çilek üretecek çiftçi önceki ünitelerde isim ve adresleri verilen organik tarım kontrol ve sertifikasyon kuruluşundan herhangi biri ile temasa geçerek organik çilekcilik yapacağını beyan eder ve kimlik bilgileri ile tarla/bahçe bilgi ve belgelerini sunar. İlgili kuruluş müteşebbisin tarlasını/bahçesini inceleyerek organik yetiştiricilik yapılıp yapılmayacağına karar verir.

Organik yetiştiricilik yapılacak nitelikteyse sözleşme imzalanır ve kuruluş, müteşebbis bilgilerini en yakın Tarım İlçe Müdürlüğüne verir. Tarım İlçe Müdürlüğü bu bilgileri bağlı bulunduğu Tarım İl Müdürlüğü İstatistik Şube Müdürlüğüne sunar. Bu şube ise ilgili bilgileri istatistik amaçlı olarak Tarım Bakanlığı bünyesindeki Organik Tarım Komitesine aktarır. Organik tarım kontrol ve sertifikasyon kuruluşu organik tarım yapacak müteşebbisi geçiş sürecine alır. Geçiş süreci çilekte üç yıl olup geçiş sürecinde çilek gibi çok yıllık bitkilerde hasat tarihi göz önünde tutulur. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu; tarlanın/bahçenin önceki yıllardaki kullanım durumu, yapılan uygulamalar, bölgedeki genel durum ve yetiştirilen ürünler, risk durumları, konu ile ilgili müteşebbis kayıtları ve raporlarının incelenmesi neticesinde geçiş sürecini uzatabilir ya da kısaltabilir.

Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından yapılan kontrollerde bahçede toprak koruma tedbirleri alınıp alınmayacağına karar verilir. Organik çilek üretiminde, gereksiz ve toprakta erozyona neden olacak şekilde toprak işleme yapılamaz.

Toprağın verimliliği ve biyolojik aktivitesi şu yöntemlerle sağlanır:

Sıra aralarında baklagiller yetiştirilerek yeşil gübreleme yapılmalıdır. Yılda dekar başına 17 kg saf azotu geçmeyecek şekilde organik hayvansal üretimden elde edilen gübre kullanılmalıdır. Yönetmelik hükümlerine göre üretim yapılan arazilerden elde edilen karışık veya karışık olmayan organik materyallerin kullanılması gerekmektedir. Organik çilek yetiştirilecek alanlarda, bu önlemlere rağmen yeterli toprak verimliliği ve biyolojik aktivitenin sağlanamaması halinde, Yönetmeliğin Ek-1 A bölümünde yer alan gübre ve toprak iyileştiriciler [ekstansif hayvancılıktan elde edilen çiftlik gübresi, kurutulmuş çiftlik gübresi ve suyu alınmış kanatlı hayvan gübresi, kanatlı ve çiftlik gübresi içeren kompostlaştırılmış hayvan gübresi, hayvanların sıvı dışkıları (taze gübre sızıntısı, idrar, vb.), solucan (vermicompost) ve böceklerin kompostu, guano, hayvansal kaynaklı ürünler ve yan ürünler (kan unu, tırnak unu, boynuz unu, kemik unu veya jelatinsiz kemik unu, balık unu, et unu, tüy, saç ve chiquette unu (öğütülmüş deri ya da kürk unu), yün, kürk, saç, sütçülük ürünleri, bitkisel kaynaklı ürünler ve yan ürünler; örneğin, yağlı tohum küspesi, kakao kabukları, ıskarta malt, vb.den elde edilen gübreler, kompostlaştırılmış veya fermente edilmiş ev atıkları, kompostlaştırılmış veya fermente edilmiş sebze materyalleri karışımı, kültür mantarı üretim artıkları, deniz yosunu ve deniz yosunu materyalleri, talaş ve tahta parçaları, kompostlaştırılmış ağaç kabuğu, ağaç külü, peat, killer, örneğin, perlit, vermiküllit vb., yumuşak kaya fosfatı, alüminyum kalsiyum fosfat, bazik curuf, ham potasyum tuzları, örneğin kainit, silvinit vb., magnezyum tuzu içerebilen potasyum sülfat, stillage ve stillage ekstraktı, doğal kaynaklı kalsiyum karbonat, örneğin tebeşir, marn, öğütülmüş kireçtaşı, breton toprağı (alg kireci), fosfat tebeşiri, doğal kaynaklı magnezyum ve kalsiyum karbonat, örneğin magnezyum tebeşiri, öğütülmüş magnezyum kireçtaşı vb., magnezyum sülfat, örneğin kieserite, kalsiyum klorür çözeltisi, kalsiyum sülfat (jips, alçı taşı), şeker üretiminden elde edilen endüstriyel kireç, elementel kükürt, sodyum klorür, öğütülmüş kayaç, iz elementler, mikrobiyal gübreler] kullanılabilir. Kompost aktivitasyonu için genetiği değiştirilmemiş uygun bitkisel kaynaklı karışım veya mikroorganizma karışımları kullanılabilir.

Gübreleme:

Sonbahar toprak işlemesinden önce yukarıda bahsedilen, Yönetmeliğin izin verdiği organik materyallerden dekara 17 kg saf azotu geçmeyecek şekilde, örneğin organik hayvancılıktan elde edilen iyi yanmış ahır gübresi %1 N içeriyorsa, bundan dekara 1200 kg verildikten sonra toprak işlenerek kök bölgesine karıştırılmalıdır. Toprak analiz sonuçlarına göre fosfor yetersiz ise veya önceki yıllarda bitkilerin fosfor noksanlığı çektiği biliniyorsa sonbahar toprak işlemesinde dekara 30 kg öğütülmüş ham kaya fosfatı (%25 P2O5) uygulanmalıdır.

Fosfor noksanlığında gelişim zayıflamakta, alt yapraklar kızarıp morarmakta, çiçeklenme ve meyve bağlama gerilemekte, meyeler küçük kalmakta ve kökler cılızlaşmaktadır. Azot ve fosfor kaynağı olarak Yönetmelikte izin verilen iyi yanmış ahır gübresi, kompost, yeşil gübre ve ham kaya fosfatı gibi materyaller sonbahar sürümünde kök bölgesine karıştırılmalıdır.

Yine toprak analiz sonuçlarına göre potasyum noksan ise ya da bitkilerin alt yaprak kenarları kuruyorsa ham potasyum tuzu, örneğin kainit (%14-20 K2O) sonbahar veya ilkbahar toprak işlemesinde dekara 30 kg verilmelidir. Ayrıca potasyum noksanlığının yanında magnezyum noksanlığı da varsa magnezyum tuzu içeren potasyum sülfat ya da sadece magnezyum noksanlığı söz konusu ise magnezyum sülfat, örneğin kieserit (%30 K2O) dekara 20 kg dozunda uygulanmalıdır.

Magnezyum noksanlığında çileğin alt yapraklarında damarlar arası sararır. Toprak killi ise, fazla kireçli değil ise kaliteli ahır gübresi yeteri miktarda sonbahar sürümünde uygulanmışsa bitkiler fazla potasyum ve magnezyum noksanlığı çekmezler. Çilek yetiştirilen topraklar kireçli olduğundan ve ahır gübresi veya kompost uygulaması yapıldıysa, ayrıca sulamalar düzenli yapılıyorsa kalsiyum noksanlığı da görülmez. Kalsiyum noksanlığında sürgünler gelişemez, kök gelişimi geriler ve meyveler küçük kalır. Organik gübre uygulamalarında bitkide kükürt eksikliği de meydana gelmez. Kükürt noksanlığında bitkinin üst yaprakları damarlar da dahil tamamen sararır.

Organik ahır gübresi veya kaliteli kompost zamanında ve yeterli miktarda kullanılmışsa çilekte iz element noksanlıkları pek gözlenmez. Ancak toprak killi, çok kireçli, yüksek pH’lı ve düşük organik maddeli ise bilhassa demir ve çinko noksanlığı görülür. Demir noksanlığında önce üst yapraklarda başlayan damarlar arasında sararmalar, beyazlanmalar ve kurumalar meydana gelir.

Çinko noksanlığında ise boğumlar arası daralır ve yapraklar rozetleşirken aynı zamanda yapraklarda renk açık yeşile döner. Böyle durumlarda Yönetmelikçe izin verilen, en az %12 Fe içeren demir tuzu, örneğin demir sülfat (%19 Fe) ilkbahar toprak işlemesinde tabana 2 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.5 kg/da ya da en az %5 Fe kapsayan şelatlı demir gübrelerinden ilkbahar toprak işlemesinde tabana 0.5 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.4 kg/da dozunda uygulanabilir. Çinko uygulaması için en az %15 zn içeren çinko tuzu, örneğin çinko sülfat (%23 Zn) ilkbahar toprak işlemesinde tabana 1 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.5 kg/da ya da en az %5 Zn kapsayan şelatlı çinko gübrelerinden ilkbahar toprak işlemesinde tabana 0.4 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.3 kg/da dozunda kullanılabilir.

Mangan noksanlığında yapraklarda damarlar arasında kırmızı-siyah nekrozlar meydana gelir. Toprakta mangan noksanlığı mevcutsa ve organik gübrelemelerle dahi bitkilerde noksanlık belirtisi gözleniyorsa Yönetmelikçe izin verilen, en az %17 Mn içeren mangan tuzu, örneğin mangan sülfat (%27 Mn) ilkbaharda ya tabana 1 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.5 kg/da ya da en az %5 Mn kapsayan şelatlı mangan gübrelerinden ilkbahar toprak işlemesinde tabana 0.4 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.3 kg/da dozunda verilmelidir.

Genellikle bakır noksanlığı görülmediği için ayrıca bakırlı gübre uygulamaya gerek yoktur. Uygun bir organik gübreleme ile genellikle bor noksanlığı da görülmemekle birlikte, noksanlık durumunda bitkinin büyüme ucu gelişemeyerek dumura uğrar ve boğumlar arası daralır. Çiçek oluşumu ve kök gelişimi engellenir. Meyvelerin şekli bozuk olur. İhtiyaç halinde Yönetmelikçe izin verilen, en az %14 bor içeren borlu gübre, örneğin borik asit (%17 B) ya ilkbahar toprak işlemesinde tabana 0.5 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.3 kg/da dozunda verilmelidir.

Organik gübrelemelerle eksikliği giderilemeyen besin elementleri ancak Organik Tarım Yönetmeliğinde kullanılmasına izine verilen ve 18.3.2004 tarih ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik’in Ek-1’inde belirtilen gübrelerle takviye edilebilir.

Bu mineral gübreler şunlardır: Aluminyum-kalsiyum fosfat (%30 P205), öğütülmüş yumuşak fosfat kayası (%25 P205), kalsiyum sülfat (%25 CaO, %35 SO3), elementel kükürt (%98 S; %245 SO3), borik asit (%14 suda çözünür B), sodyum borat (%10 suda çözünür B), kalsiyum borat (%7 toplam B), boron etanol amin (%8 suda çözünür B), çözeltide boratlı gübre (%2 suda çözünür B), süspansiyonda boratlı gübre (%2 suda çözünür B), bakır tuzu (%20 suda çözünür Cu), bakır oksit (%70 toplam Cu), bakır hidroksit (%45 toplam Cu), bakır şelatı (%9 suda çözünür Cu, beyan edilen değerin en az %80’i şelatlı olmalı), bakır esaslı gübre (%5 toplam Cu), bakırlı gübre çözeltisi (%3 suda çözünür Cu), bakır oksiklorür (%50 toplam Cu), bakır oksiklorür süspansiyonu (%17 toplam Cu), demir tuzu (%12 suda çözünür Fe), demir şelatı (% 5 suda çözünür Fe, beyan edilen değerin en az %80’i şelatlı olmalı), demirli gübre çözeltisi (%2 suda çözünür Fe), mangan tuzu (%17 suda çözünür Mn), mangan şelatı (%5 suda çözünür Mn, beyan edilen değerin en az %80’i şelatlı olmalı), mangan oksit (%40 toplam Mn), mangan esaslı gübre (%17 toplam Mn), mangan esaslı gübre çözeltisi (%3 suda çözünür Mn), sodyum molibdat (%35 suda çözünür Mo), amonyum molibdat (%50 suda çözünür Mo), molibden esaslı gübre (%35 suda çözünür Mo), molibden esaslı gübre çözeltisi (%3 suda çözünür Mo), çinko tuzu (%15 suda çözünür Zn), çinko şelatı (%5 suda çözünür Zn, beyan edilen değerin en az %80’i şelatlı olmalı), çinko oksit (%70 toplam Zn), çinko esaslı gübre (%30 toplam Zn), çinko esaslı gübre çözeltisi (%3 toplam Zn)’dir. Parantezle gösterilen besin elementi değerleri en az olması gereken değerlerdir.

Organik çilek yetiştiriciliğinde tabana uygulanacak yeterli miktar ve kalitede yanmış ahır gübresi ve kompost bulunamamışsa veya yeşil gübreleme yapılmamışsa Bakanlıkça belgeli ve mikro besin elementlerini de içeren bir organo-mineral gübre ve toprak düzenleyici olan katı hümik asitten verimdeki ağaçlar için ilkbahar toprak işlemesinde tabana 40 kg/da ve damla sulama ile ilk birkaç sulamada sıvı hümik asitten toplam 3 L/da dozunda uygulanmalıdır.

Organik tarımda gübrelemede kullanılacak bazı ürünler; yanmış çiftlik gübreleri, sıvı hayvansal atıklar, saman, torf, organik ev atıkları, mezbaha atıkları, deniz yosunları, talaş, doğal fosfat, potasyum, kalsiyum, kireç, magnezyum kayaçları ile bakır, demir, mangan, molibden, çinko, bor gibi mikro besin maddeleri ve kükürt içeren bazı doğal maddelerdir.

Organik tarımda toprağın bünyesi, arazinin eğimi, taban suyu yüksekliği, yetiştirilecek bitkinin çeşidi dikkate alınarak bilinçli ve öncelikle toprağın organik madde kapsamını artırıcı yanmış ahır gübresi veya yeşil gübrelemelerle takviye edici yönde hareket edilmelidir.

Organik gübrelerden yanmış çiftlik gübresi, kompost, fiğ ile yeşil gübreleme toprakta ayrışarak besin maddelerini, toprağın su tutma kabiliyetini artırır ve erozyonu azaltarak toprağın verimliliğini koruyarak sürdürülebilir tarımın yapılmasını sağlar. Dikkat edilecek en önemli konu, özellikle organik çiftlik gübresi çevreyi kirletmeden depolanmalı ve insan dışkıları ve kanalizasyon atıkları kesinlikle gübrelemede kullanılmamalıdır. Organik atıklardan ağır metaller ve nitrat sızmasının yeraltı ve yerüstü sularıyla tarım alanlarını kirletmesi mutlaka önlenmelidir.

Sulama:


Sürgün gelişimi, meyve verim ve kalitesini etkileyen en önemli faktörlerden birisi toprakta kök derinliğinde faydalı rutubetin bulunup bulunmamasıdır. Çileğin yıllık su tüketimi 700-800 mm kadardır. Susuzluğa en hassas olduğu dönem çiçeklenme ve meyve bağlama dönemidir.

Çilek meyve oluşumundan olgunlaşmaya kadar geçen dönemde suya karşı hassastır. Sulama meyve iriliği ve kalitesi ile o yılki ürün ortalamasına etki eder. Dikim zamanında fidelerin çabuk ve sağlıklı büyümesi için sulamaya dikkat etmek gerekir. Çiçeklenme sırasında yağışlar arzu edilmez. Yağış hem tozlanmayı engeller, hem de meyve olgunlaşmaya başladıktan sonra yağarsa meyve yumuşar, leke yapar ve çürümeyi kolaylaştırır.

Yağmurlama sulama ve yağış ile toprağın sıçrayarak meyvelere zarar vermemesi için sıralar arasına ve bitkilerin altına değişik malç malzemesi serilebilir. Karık sulama meyveleri kirlettiğinden damla sulama daha uygundur. Sıcak, kurak ve düşük nispi nem göz önüne alındığında çilek özellikle ilkbahar ve yaz aylarında mutlaka sulanmalıdır. Dikimi tamamlanan çileklere can suyu verilerek köklenmeleri sağlanır. Bitkiler ilkbahar ve yaz aylarında sulanır. İlkbaharda yağış olmadığı durumlarda haftada bir sulama yapılmalıdır. Damla sulama buharlaşmaya bağlı olarak düşük debi ve su kıtlığında günlük yapılabileceği gibi 3-4 günde bir de yapılabilir. Hasat bittikten sonra sulama aralığı uzatılmalıdır.

Çilekte sulamaya önem verilmeli ve düzenli olarak yapılmalıdır. Sonbaharda hasat sonrası bakıma çok önem verilmelidir. Çünkü gelecek yılın meyve gözü geçmiş yılın sonbahar mevsiminde meydana gelir. Bu nedenle hasattan sonra da sulama, kol temizliği, gübreleme ve yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır.

Organik çilek yetiştiriciliğinde salma sulama yapılmaz. Sulama damla sulama ile gerçekleştirilmelidir. Havaların ısınmasıyla birlikte Nisan ayından itibaren damla sulama sistemi çalıştırılarak hem sulama hem de gübre verilecekse fertigasyon yapılmış olur. Sulamalar sabahın erken saatlerinde, serinde yapılmalıdır.

Yaz sıcaklarına kadarki dönemde sulamalar üç günde bir dekardaki ağaç sayısına ve ağaç büyüklüğüne göre 2-3 saat, yaz mevsiminde ise iki günde bir üçer saat süre ile yapılmalıdır. Hasattan 2-3 hafta öncesinde sulamalar sonlandırılmalıdır. Sanayi ve şehir atık suları ile drenaj sisteminden elde edilen drenaj suları organik tarımda kullanılamaz, gerekli hallerde suyun uygunluğuna yetkilendirilmiş kuruluş tarafından yapılacak kontrollerde karar verilir. Sulama suyu çevre kirliliğine yol açmamalıdır. Sulama, toprak yapısında bozulmaya ve erozyona yol açmamalıdır.

Bitki koruma:

Organik Tarım Yönetmeliği gereği hastalık, zararlı ve yabancı otların mücadelesinde; hastalık ve zararlılara dayanıklı tür ve çeşit seçimi yapılmalı, uygun toprak işleme yöntemleri uygulanmalı, kültürel, biyolojik ve biyoteknik mücadele metotları uygulanmalı, bitki hastalık ve zararlıları ile yabancı otlara karşı bu hususların uygulanamaması veya yetersiz kalması halinde Yönetmeliğin Ek-1 B bölümünde belirtilen girdiler (böcek öldürücü olarak jelatin, neem ağacından elde edilen azadirachtin, krizantemden elde edilen piretrin, Derris spp, Lonchocarpus spp. ve Terphrosia spp.den elde edilen rotenone, böcekleri çekici olarak kullanılan hidrolize proteinler, mantari hastalıklar için lesitin, böcek öldürücü, kırmızı örümcek öldürücü, mantari hastalık ve çimlenmeyi önlemek için nane yağı, çam yağı ve kimyon yağı gibi bitkisel yağlar, böcek öldürücü veya uzaklaştırıcı olarak Quassia amara ağacından elde edilen quassia, budama ve aşı yaraları için balmumu) kullanılır.

Zararlılara karşı biyolojik mücadelede genetik değişiklik yapılmamış bakteri, virüs ve fungus gibi mikroorganizmalar, örneğin Bacillus thuringiensis, granül oluşturan virüs vb. gibi mikroorganizmalar kullanılır. Sadece tuzak, yayıcı ve cezp edicilerde; cezp edici olarak DAP gibi amonyum tuzları, meltametrin, mollussisit olarak metaldehit, eşeysel davranış bozucu olarak feromon, böcek öldürücü olarak piretroitler, Bactrocera oleae ve Ceratitis capitata’ya karşı lambdayhalotrin gibi maddeler kullanılır. Tuzaklar ve yayıcıların içerdikleri maddelerin çevreye bulaşması ve ekimi yapılmış ürünlerle teması önlenmeli, kullanıldıktan sonra toplanmalı ve kullanım süresi dolanlar güvenli bir şekilde yok edilmelidir.

Organik tarımda geleneksel olarak kullanılan maddeler şunlardır: mantari hastalıklardan korunmak için 3 kg Cu/da dozunu geçmeyecek şekilde bakır hidroksit, bakır oksiklorür, bakır sülfat ve bakır oksit, muz, kivi ve Trabzon hurması olgunlaşmasının sağlanması, ananasların çiçek indüksiyonu için etilen, böcek öldürücü olarak Arap sabunu (potasyum sabunu), muzların olgunlaşmasının geciktirilmesinde potasyum alum (kalinite), böcek öldürücü, kırmızı örümcek öldürücü ve mantari hastalıklarla mücadelede kireç-kükürt (kalsiyum polisülfit), sadece meyve ağaçları, asmalar, zeytin ağaçları ve muz gibi tropik ürünlerde böcek öldürücü ve kırmızı örümcek öldürücü olarak parafin yağları, sadece meyve ağaçları, zeytin ağaçları ve asmalarda mantari hastalıklara karşı ve bakteri öldürücü olarak potasyum permanganat, zararlıları uzaklaştırıcı olarak kuvars kumu, mantari hastalıklara karşı, kırmızı örümcek öldürücü ve zararlı uzaklaştırıcı olarak kükürt, mantari hastalıklar ve fidanlıklar da dahil olmak üzere sadece meyve ağaçlarında Nectria galligena’yı kontrol altında tutmak için kalsiyum hidroksit kullanılır. Organik tarım bitkileri arasında yüzeye yayılan preparatlar olarak mollussisit için demir III fosfat kullanılır.

Krizantem (kasımpatı) çiçeğinden elde edilen piretrin ısırıcı ve emici böceklere karşı insektisit etkilidir, yani piretrin afid gibi zararlı böcekleri öldürür. Sinerjist olarak susam yağı, sülfoksit veya çoğunlukla piperonilbutoksit kullanılır. Bu preparatlar bal arılarına karşı zehirli değildir.

Tropik bir baklagil türü olan Derris ellipfica’nın köklerinden elde edilen rotenon böcek ölüdrücüdür. Temas zehiri olan bu madde aynı zamanda balıkları zehirlediğinden ambalajları sulara atılmamalıdır.

Kaya unu, çeşitli zararlı böceklere karşı solunum sistemini (trakeleri) tıkayıcı toz olarak kullanılmaktadır. Bu açıdan yararlı faunaya da etkilidir. İçerdiği silisyum nedeniyle bitkiye kuvvetlendirici etki de yapabilir.

Kükürt; toz veya ıslanabilir toz formunda, kullanım alanı çok geniş olan bir inorganik fungusittir. Zararlı canlıların solunum sisteminde oksijen ile rekabete girerek onları öldürür. Organik tarımda esas olarak külleme’ye karşı kullanılır.

Bordo bulamacı; bakır sülfat ve sönmüş kireç ile hazırlanan bir karışım olup karaleke gibi mantari hastalıklar için kullanılmaktadır. Bakır iyonları özellikle mildiyö etmenlerinde spor çimlenmesini durdurarak etkili olmaktadırlar.

Dişi böceklerin erkekleri çekmek için kullandıkları feromonlar kısmen sentetik olarak üretilmekte ve özel tuzaklarda çilek iç kurdu, salkım güvesi gibi zararlılara karşı popülasyon yoğunluğunun tahmininde kullanılmaktadır. Feromon preparatlı tuzaklarda erkek bireyler yakalanmakta ve böylece bu zararlıların üreme şansı azaltılmaktadır.

İsviçre’de Madeks ticari ismiyle tanınan ve böceklerde granül oluşturan virüs preparatları çilek iç kurduna karşı kullanılmaktadır.

Kolza bitkisi ve neem ağacından elde edilen yağlı preparatlar kısmen kükürdün de eklenmesiyle kırmızı örümceklerin kışlık yumurtalarına karşı başarıyla kullanılmaktadır.

Parafin yağları organik tarımda parathion içermemek şartıyla kırmızı örümceklerin kış yumurtalarına karşı kullanılmaktadır.

Hasat:

Organik ürünlerin hasadında kullanılan teknik araç ve gereçlerin ekolojik tahribat ve kirlilik oluşturmaması gerekir. Elle toplama materyalleri ürünün organikliğini bozmayacak yapıda olmalıdır. Toplama materyalleri hijyenik olmalıdır. Hasat, zamanında yapılmalı, erken veya geç yapılmamalıdır. Çileklerin dalları zedelenmeden, kırılmadan, meyveler elle kulplu olarak toplanıp sepete yavaşça konulmalıdır.

Hasatta olduğu gibi, organik çileklerin depolanmasında da bazı kurallara dikkat edilmelidir. Meyveler iç cidarları renksiz-boyasız kağıtla kaplanmış ahşap sandıklara yavaşça konulmalı ve 4 oC sıcaklık ve %90 hava rutubeti koşullarında muhafaza edilmelidir. Organik ürünlerin depolama alanları, ürünlerin tanınmasına imkan verecek ve Yönetmelikçe uygun bulunmayan başka ürünlerle, maddelerle karışmaya veya bulaşmaya meydan vermeyecek biçimde düzenlenmelidir. Organik ürünlerin depolandığı alanlarda kullanılan yalıtım malzemeleri ve soğutma ile ilgili ekipmanlar bu amaç gözetilerek seçilmelidir.

Ayrı olarak depolamanın mümkün olmadığı durumlarda organik ürünlerle geleneksel tarım ürünlerinin karışmasını engelleyecek tedbirler alınmalıdır. Bu tedbirleri de yetkilendirilmiş kuruluş kontrol etmelidir. Basınç, sıcaklık ve yetkilendirilmiş kuruluşça uygun görülen gazlarla kontrol edilebilen koşullarda depolama uygulamaları yapılabilir. Organik ürünlerin depolanması sırasında ürünün organik özelliğini kaybettirecek ilaç ve ilaçlama yöntemi kullanılamaz. Organik ürünlerin depolanmasında sentetik kimyasal maddeler kullanılamaz ve doğal olmayan uygulamalar yapılamaz; tüm bu işlemler yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilir. Müteşebbis tarafından depolama koşulları ile depolanan organik ürünün giriş ve çıkış miktarları ve tarihine ilişkin kayıtlar düzenli olarak tutulur. Yetkilendirilmiş kuruluşa onaylatılır ve çizelgenin bir nüshası müteşebbis tarafından, diğer nüshası yetkilendirilmiş kuruluş tarafından saklanır.

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi
Yrd.Doç.Dr. Mehmet ZENGİN hocamızın yeni çıkacak olan
“UYGULAMALI ORGANİK TARIM “ kitabından, yazarın izni ile alınmıştır...

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön