View Single Post
Eski 10-04-2009, 16:23   #6
gece
Ağaç Dostu
 
gece's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-02-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,670
sırayla değil aynı anda!

Sayın onuruygun'un "sıralı haklar" fikrine katılmıyorum. Kendisinin gerekçesini az çok tahmin ediyorum (yanlışım varsa iletsin), "insan haklarına daha çok ihtiyaç var, hayvan hakları ile vakit geçirmek, gereksiz" diyecektir ama o iş öyle değil, cana kıyanlar, Dr. Hannibal Lecter aşamasından başlamıyor ki e!

Önce çevresindeki, gücünün yettiği canlılardan başlayıp işi gittikçe büyütüyor, yüz ve fırsat buldukça, işi (temel hak ihlalleri) büyütmeye de devam ediyor.

Bu nedenle; dünyada en çok "insan hakları, insan hakları" diye atıp tutan, böbürlenen Avrupa kıtasındakilerdir ama tesadüfe (!?) bakın ki tüm dünya savaşlarını da bu "arkadaşlar" çıkarıp, on milyonları (yüz milyondan fazla) öldürüp, öldürtmede sakınca görmediler, gelecekte sakınca göreceklerine dair en ufak belirtiyi de ben kendi adıma görmüyorum, yine onların başının altından çıkacaktır, ömrü yetenler de görecektir.

Avrupa'nın en az 5-6 misli insanın yaşadığı Asya'da ise; canlılara saygı küçükten itibaren insanlara öğretildiğinden (=sıra beklenmediğinden), insan hakları ihlalleri de oransal olarak çok daha düşük. (bkz. Hintlilerin, alaya alınmalarına da konu olan, hayvan hakları yaklaşımları).

Tabii eğer Avrupa'nın (ve saz arkadaşlarının) yaygarasına bakarsanız, kendileri pir'ü pak, diğer herkes, hele Asya, hele Asya, insan haklarını ihlal edip duruyor. Tabii yerseniz!

"Önce insan, boşver hayvanları" deyip beklersek, daha çook bekleriz, onuruygun da hissediyor aslında o sıranın gelmeyeceğini, onun için "ümit" noktasından ötesini gerçekçi bulmadığını belirtmiş yazısında.

Todor'un işaret ettiği gibi; insanın elinin armut toplamama, etkin bir nefsi müdafa durumu var. Hayvanlar ise ne yapıyorlar biliyorsunuz; 'doğrudan doğruya insanın gözünün içine bakıyorlar' ve bekliyorlar, en fazla kaçabilen kaçmaya çalışıyor ama kurban bayramında bile, kaçanları da 'vuruyorlar'.

Sanmayın ki hayvanları korumak, yalnızca onları korumaktır. Olay bir çeşit "yılanın başını küçükken ezmek!" (biliyorum, atasözü cuk oturdu!) olayı aslında.

Uygulamanın ilk aşaması, önce o hakkın varlığına inanmak ve saygı duymaktır. Duymayanı da duydurabilmektir. Bu da yaptırımdan geçiyor, ne kadar kaçarsanız kaçın; ya mazlumdan yanasınız ya zalimden, ortası yok!

Tercih tamamen bizim. Herkesi düzeltmek tabii ki mümkün değil, ama doğruyu da bilip, savunabilir ve kendi yaşantımızda uygulayabiliriz. Hiç olmazsa 'topal karınca' kadarcık olabilmeyi bize çok görmeyin.


gece
ihlallerde aklımızdakinin yaşam hakkı çerçevesinde dönüp dolaşmasından (durum o kadar vahim) canı sıkılan forum üyesi!


Düzenleyen gece : 16-04-2009 saat 16:13 Neden: yazım hatası düzeltme!
gece Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön