View Single Post
Eski 31-08-2006, 00:50   #20
Yalnız Çınar
Yalnız Çınar
 
Giriş Tarihi: 22-05-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 103
Tartışma konusu olan nedir?

Evet saygıdeğer arkadaşlar;
Konunun asıl boyutu henüz bir iki yazı gönderildiğinde hemen ortaya çıkıyor. Taşlar yavaş yavaş nasıl da yerine oturuyor görüldüğü gibi. Şinasi'nin çok net sorduğu soru hangi boyutlara taşınıyor görüyoruz.
Bizler burada toplumun çok küçük bir kesitiyiz. Böyle olmamıza rağmen her birimiz ayrı telden çalmaya başladık bile. Bu konu da yazışmalar çoğaldıkça tıpkı fındık sorununa dönecek ve konu ekseninden saparak sadece siyasi ve ideolojik çatışmalara dönüşecektir. Oysa fındık sorunu tamamen üreticinin sorunuydu ve çözüm önerileri gerekiyordu. Ülke genelinde çözümsüz ve suni gündemmiş gibi balon gibi şişti ve söndü. Böyle hayatiyet taşıyan konular asla gündemden düşmemeli, tartışılmalı ama hedef çözüm üretmek olmalı.
Sanırım hala tartışmayı kaşımak olarak anlayan zihniyetler mevcut. Bu konuda da bunu yaşayacağımızdan korkuyorum.
Ortada anlaşılması gereken, çözümsüzlüğünün giderilmesi gereken altın gibi değerli bir madenin işletilememe sıkıntısı veya işletilirse çevre zararlarının ortaya konulması ve tartışılması konusu, bilmiyorum bilinçli olarak mı saptırılıyor?
Bir soru sormuştum. Konu altın mı? Siyanür mü? diye.
Cevabını çok gecikmeden hemen aldım. Üzülerek algıladığımı yazıyorum.Konu siyaset ve ideoloji.

Altın madenlerinin bu güne kadar işletmeye açılamamasının tek nedeni budur arkadaşlar. Oysa altın üretmede tek engelmiş gibi gösterilen siyanürün Hacettepe Üniversitesi'nden sayın, Mehmet Doğan'ın dediği gibi siyanürün zararsız hale getirilip tekrar farklı ve zararsız bileşikler olarak doğaya verilmesi hiç de zor değil ve hiç bir tehlike oluşturmayacak şekle dönüştürülebilir. Bu metotlar tüm bilim adamlarınca bilinecek kadar basit olmasına rağmen( tıpkı TÜBİTAK'ın Danıştay'a bu konuda verdiği rapor gibi)yine de aşılamayan boyut siyanürmüş gibi gösterilip, bunun arkasında siyasi fırtınalar kopartılmaktadır.
Bu ülkenin artık böyle saçma sapan tartışmalarla kaybedecek zamanı yoktur.

Değerli arkadaşlar, biliyormusunuz sanayide kullanılan siyanür, altın elde etmek için kullanılacak siyanürün onlarca kat fazlasıdır ve ne kontrol, ne de denetim altındadır.
İstanbul İkitelli Org. San. Sitesinde Galvano Teknik San. Sitesinde çeşitli ölçeklerde 82 tane faal işyeri mevcuttur ve kaplamacılık gibi iş kolunda hazırlanan kaplama banyolarının içerisinde çeşitli siyanürlü bileşikler mevcuttur. Bu iş yerlerinin atıkları, altın madeninde yapılan arıtma veya atık işleme tesislerinden daha hassas ve daha titiz çalışmalarla mı kontrol altında tutuluyor dersiniz?
Kuyumculuk sektöründe kullanılan siyanür veya siyanürlü bileşikler, İstanbul'un göbeğinde Kapalı Çarşı, Mercan, Çemberlitaş,Nuruosmaniye ve çevresinde veya fabrikasyon olarak işleme yapan firmalar da, İstanbul'un değişik semtlerine dağılmış olarak faaliyet gösterirken, altın madeninden daha sıkı mı denetleniyor acaba?
Kuyumculuk (Atölye-imalat-işleme) dediğiniz zaman sadece tehlike arzeden atık siyanür mü? Tamamen derişik olarak bulundurulan ve kullanılan Sülfirik asit, Nitrik asit, Hidroklorik asit ve benzeri daha birçok kimyasalın imalathanelerden kanalizasyonlara hiç bir işlemden geçmeden boşaltıldığını bilmeyen mi var?
Gerçekten bilinmiyorsa, yazalım ve üzerimize düşeni hiçbir ideoloji ve siyasi saplantıya takılmadan, bilgilenmek isteyenleri ve ilgilileri bilgilendirelim.

Bence asıl konuşulması gerekenler, çevre ve ekonomik kazanımlar üzerine olmalı.
Burası her ne kadar politika kahvesi olsa da,ülke menfaatleri söz konusu olunca, çevre bilinci ön plana gelince, hiçbir siyasi görüş ve ideoloji bunların önüne geçmemeli ve geçemez de.
Herkesi sevgi ve saygı ile kucaklıyorum esenlikler dilerim.

Yalnız Çınar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön