View Single Post
Eski 30-08-2006, 19:56   #12
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
İŞLETMENİN EKONOMİK GETİRİ VE GÖTÜRÜLERİ

Yazı epey uzun. İlgimi çeken bölümleri yazının içinden seçerek alıntılıyorum.

Alıntı:
İlk yatırım çerçevesinde tesisteki bir çok düzenek ve aygıtın yurt dışından getirilmiş oluşu da eleştiri konusu olmaktadır. Örneğin ülkemizdeki pekçok sanayi çarşısında yapılabilecek nitelikteki paslanmaz çelikten siyanür liçi tanklarının yurt dışından buraya taşınma giderinin bile buradaki yapım giderinden yüksek olduğu ve bunun tek ayırıcı özelliğinin karıştırıcı pervanelerinin lateks kaplı oluşu anımsatılıyor.

Sri Lanka’dan sağlanan hindistan cevizi kabuğundan elde edilmiş aktif karbon parçacıklarının kırılıp ufalanmaması için alınan bu basit önlemin, lateks kaplamanın ülkemizde bulunmayan bir teknoloji olmadığı da açıktır. Bunun gibi, aktif karbondan altın sıyırmaya yarayan basınçlı buhar düzeni; ya da, aktif karbonun kaskat içindeki akış yönünün tersine hareketini sağlayan air liftleri de kapsayacak şekilde tesisin tüm bölüm ve parçaları Türkiye’de yapılabilecek özellikte. Buna karşın, bunlar hep yurtdışından getirilmiş.

Bir de, Alkin(1993), “Ovacık Altın Madeni, sanayileşme açısından bölgesel gelişmeyi teşvik edecektir. Sınai gelişme projelere bölgesel ekonomilere sağladıkları altyapı imkanları ile daha sonraki gelişmeler için adeta bir atlama taşı oluştururlar. Mesala, bir proje için gereken ulaştırma ve diğer altyapı kolaylıkları, başka projeler için kritik dönemlerde son derece düşük maliyetli hizmet sağlarlar. Ovacık projesi, ayrıca mahalli üreticilerden, yedek parça, mekanik hizmetler ve benzerlerinin mübayaası ile de ek bir talep yaratacaktır.” diyor. Kendisinin bile buna inanması beklenemez.

Ovacık işletmesi devlet karayolunun kenarında; varolan enerji hatlarını kullanan; siyanürünü ve öteki kimyasallarını ülkenin en gelişmiş tarım ve turizm yöresi niteliğinde olan bu bölgede varolan yollardan taşıyıp, bu yolları güvenlik amacı ile kapatarak ürettiği doreyi havaalanına buralardan götürecek. Bu işletme, bölgeye hiç yeni bir alt yapı getirmeyecek, var olanı kullanacak; bölgedeki tarımsal üretimi aksatacak; turizm hareketine bir tehdit oluşturacak.
Alıntı:
Herhangi bir kaza olmasa bile, yalnızca siyanür ile işlem yapılıyor olmasından ötürü yörenin tarımsal ürünlerine olan talebin azalması olasılığı; ya da, bölgeye gelen turistlerin bir bölümünün, dünyanın her yerinde art arda yaşanan altın işletmesi kazaları ve çevre felaketleri nedeni ile bu bölgeye ilgilerini yitirmeleri eğilimi; ya da, örneğin daha henüz deneme üretimi yapılıyor olmasına karşın, yöre köylerinde bu yıl bütün kovanların boş kalması ve bal arılarının telef olması; ya da yine bu yıl, yöredeki üç köyde bütün büyük baş hayvan doğumlarının sakat ya da ölü oluşundan kaynaklanan kayıplar. Ya, uzun lifleri ile eşsiz olduğu savlanan yöre pamuğunun kalitesinde bir gerileme olursa.

Ya, bir kaza olursa. Ya, ABD’nde siyanür tankerinin içkili sürücüsü kaza yapıp tankerini devirmesi; Kırgızistan’da Kumtor Madenine siyanür taşıyan kamyonun çaya yuvarlanması; Guyana’da Tolukuma Madenine siyanür taşıyan helikopterden siyanür paketlerinin yere düşmesi, ya da bu yıl 1 Kasım günü Çin’de yine siyanür taşıyan bir kamyonun 20 ton siyanürle birlikte çaya yuvarlanması gibi sıradan bir trafik kazası Aliağa-Ovacık ya da Dikili-Ovacık arasında olur ise.

Ya, sellenme debisi aynı Romanya Aurul işletmesindeki gibi düşük öngörüldüğü için bir taşkın olur da Normandy’nin dillere destan edilmeye çalışılan çok güvenli atık barajı da yaşıtı ve benzeri Baia Mare’deki atık barajında olduğu gibi taşar, içindeki ağır metal ve siyanatlarla yüklü çamur Ova’ya yayılırsa
Alıntı:
Bugüne değin üretilip yeryüzüne çıkarılmış olan altının 130000 ton kadar olduğu ve bunun %15 kadarının kayıp olduğu sanılıyor. Bunun, 77200 tonu mücevher, madalyon ya da altın külçe biçiminde özel kişilerde olduğu; Merkez Bankaları ve finans kurumlarında da 32991 ton altın var olduğu biliniyor : IMF’de 3217 ve EMI’de 2782 ton; ABD Merkez Banklası’nda 8137 (rezervlerinin %57’si); Almanya’da 3469(%35) ton; Fransa’da 3025(%42); Türkiye’de 116 ton (%4). Yüzyıllardır üretilen altının büyük bir bölümü merkez bankalarında, yer altındaki çelik kasalarda bekletiliyor.

Burada, Bertrand Russel’in bir sözünü anımsamak gerek : “Altın Güney Afrika'da yerin altından yoğun çalışmalarla çıkarılarak, hırsızlığa ve soyguna karşı geniş güvenlik önlemleri altında taşınarak, Newyork ve Londra'da yine yerin altında çelik kasalara gömülmektedir. Hiç çıkarılmasaydı ne değişirdi?”

Alıntı:
Günden güne birleşerek, satın almalarla büyüyerek maliyetlerini düşürmeye çalışıyorlar. Yine de, dünyanın en büyük 10 altın üreticisi şirketin dünya altın üretiminin ancak %42’sini yapabiliyor olmalarına bakılarak gelecekte de çok sayıda birleşmenin olacağı öngörülüyor. Bütün veriler altın işletmecisi firmaların borsa endekslerinde sürekli düşüş içinde olduklarını gösteriyor.

Yapılan araştırmalar altın işletmecisi şirketlerin başka endüstrilere kıyasla en düşük kâr payı dağıtan şirketler olduğunu gösteriyor. Dobra (1997)’nın, Standart&Poors’un Industry Reports (April 1996) verilerini kullanarak yaptığı bir kıyaslamaya göre, endüstri kârlılığı kıyaslanan 23 sektör içinde ABD altın işletmeciliği 21. sırada yer alıyor. %35.02’ye varan kârlılıklara karşı altın işletmeciliğinin kârlılığı yalnızca %5.47 bulunmuş.


Ne var ki, altın pazarındaki spekülatif dalgalanmalar bu şirketlerin yöneticilerine büyük kazançlar sağlıyor. Dünyadaki önemli borsalarda kısa sürede çok para kazanmak isteyen on binlerce kişinin parası çekilmeye çalışılıyor ve bunlar bu şirketlerin beslenmesinde tüketiliyor. Endonezya’da dünyanın en büyük altın yatağını bulduğunu yayarak New York ve Kanada borsalarından 2 milyar dolara çeken BreX firmasının yarattığı skandaldan sonra bile bu eğilim değişmiş değil.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön