View Single Post
Eski 17-03-2009, 23:48   #22
gece
Ağaç Dostu
 
gece's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-02-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,670
Sap, saman, selüloz ve ötesi!

Tamam konu janjanlı ama olmaz ki, bu kadar da mevzu dağıtılmaz ki!

"Bitkiler düşünüyor mu?" diye başlayan konu, bitkiler iletişim kurar mı, bitkiler algılar mı, bitkiler sever, sevilir mi? diyerek almış başını gitmiş.

Tek başına "düşünüyor mu?" üzerine konuşmak 'kesmiyor' mu, yoksa oraya (düşünmeye) hiç girmeyelim de, algıydı, iletişimdi, daha bir ferah alan mı sağlıyor diye düşünülmekte, yoksa hepsini bir sepete koyup...

Asıl soru(n) bitkilerin, hayvanların yetileri değil bence, bizim onlara ne anlamlar yüklediğimiz. Onun için zaten yukarıdaki dikenli girişi yazdım, herkes kendince önemli olanı vurgulayıp, fikrini söylüyor.

Bu konuda atalarımız "Hayvanların aklı var, fikri yoktur" diyerek, çözümü göstermiş, olayı bitirmişler zaten. Benim bu sözden anladığım, insanın sahip olduğu bilgiyi genetik dışı yollarla da aktarabilmesi durumu. İnsanları diğer canlılardan (hayvan olsun, bitki olsun) asıl ayırdedici özelliği fikri değil midir? Hangimiz ateşi, elektriği bulduk, hep başkalarının uykusuz gecelerinin meyvelerini yiyor, yiyor, semirmiyor muyuz?

Var mı bitkiler dünyasının elinde "insanlar.net" gibi bir güzellik!

Tabii ki unutulmaması gereken; onların da canlı olduğu gerçeği, biz bunu sıkça es geçiyoruz gibi. En azından davranışlarımız öyle gösteriyor.

Bitkiler sabit canlılar olduklarından bulundukları mekanı iyi değerlendirip, çok iyi algılamak zorundalar ve öyle görünüyor ki bu konuda da çok başarılılar.

İletişim dediğimiz olay ise; tamamen eşitler arasında yaşanan bir süreçtir ki sizin ne söylediğiniz değil karşınızdakinin ne anladığı önemlidir. Eşit olmayanlar, ortak bir eşitlik sağlayıcı payda oluşturamadıkları sürece (ki bunun yolu, çoğu durumda üstün olanın aşağıdakinin seviyesine inmesinden geçer) bir iletişimden bahsetmek olanaksızdır.

Sevgi, saygı konusunda hiç karamsarlığa kapılmaya gerek yok, yalnız değiliz, tekelci davransak da bu böyle. Bence hayvanlar da bitkiler de sevgi karşısında algılama ve tepki konusunda bizden aşağı değiller.

Bitkilerini "mal" olarak görenler hariç, yetiştirip sevenler ile evcil hayvanları ile yaşayanlar ('olanlar' demiyorum, demeyeceğim!) beni anladılar zaten.

Biz, dünyayı bilim denilen belirsizlik kümeleri ile algılamaya alışığız, oysa bilim bize yaşam değil hep ölüm sundu, 'sevgi', 'can' gibi kavramları -henüz- anlamayı bile başaramadığı için bilim, onlara karşı hep acımasızca yok saymaya hatta yok etmeye hızla devam ediyor.

Oysa hepimiz biliyoruz ki bilim yetmiyor, yetemiyor, kıt kalıyor, çaresiz kalıyor, birçok konuda bizden yıllar, yüzyıllar, binyıllar istiyor oysa bizim o kadar bekleyecek vaktimiz yok. Bugün var yarın yokuz, kabul etmesek de bal gibi farkındayız durumun.

Ömrümüz kısa, dolayısıyla yaşama ve yaşayanlara saygı ve sevgiyle yaklaşmak durumundayız. Yoksa Süper kahramanların süper düşmanları olan ve hemen tamamı bilim insanı olan 'yaratıklara' dönüşürüz.

Sonuç olarak bitkilerin soyut bilgiler ürettiğine ilişkin veriler elimizde yok ama onlar varlar ve varlıkları da hiç de duvarların varlığına benzemiyor. Tepki veriyor, tutum alıyor, kendilerini uyarlıyorlar. Bunu da pekala güzel başarıyorlar. Yoksa dönüp de onlara bakar mıydık, güzelliği ifade etmek istediğimizde çiçekçilere koşar mıydık! İçimiz daraldığında "doğaya, yeşile, ormana" özetle onlara koşar mıydık!

gece
niye böyle bir konuyu açarlar da kötüyü söyletirler bilmem diyen forum insanı!

gece Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön