Sayın özhan kürkçü bildiğim kadarıyla yurddışından gelen jojoba yağında %110 vergi alınıyor.Bu yüzden jojobanın türkiye içinde yetişmesi lazım.Aslında tarımı için çok yüklü bir maliyet gerekmemektedir.atıl durumda verimsiz arazilerimiz jojoba ile değerlendirilebilir.hem altenatif ürün hemde ülke ekonomisine katkı olacaktır.yağ tesisi çok maliyetli değil basit bir zeytin yağı sıkma makinesi bu işi görebiliyor.sanayicimiz için yurdiçinden yağ almak daha avantajlı olacaktır.ben şu an bir arazimi bu iş için ayırdım olsada olmasada bekliyeceğim.ama çok umutluyum.birde çiftçimiz bilinçli değil.çiftçinin bilinçlenmesi lazım.bu konudada sizin gibi kişilerin bu işin çok önemli olduğunu resmi kanallardan anlatılması lazım.malum çiftçimiz dededen kalma yöntemlerden veya ürünlerden dönüş yapmak istemiyor.3-5 sene bekliyeceğim daha sonra satamazsam diye endişe ediyor.ama benim konuştuğum Çukurova üniversitesinden biri 10 sene içinde aranıpta bulunmayacak ürün diyor.değeri ileride anlaşılacak diyor.bunun için şimdiden önçalışma yapmak yani o dönemde tohum verecek ağaçlarımız olması lazım.sanayicimiz çiftçimize garantör olmalıdır.siz ekin ben alacam demesi lazım.çünkü daha az maliyetli hammadde sağlıyacak.belkide bazı kişilerin birleşip kooperatif kurmaları lazım.bunlar hayal gibi gelebilir ama olmayacak şeyler değil.israil bu bitkiyle 30 seneden beri uğraşıyorsa düşünün ülke olarak halimizi.siz değerli kişilerinde desteğiyle bu işlerin yavaş yavaş çözüleceğini düşünüyorum.saygılar..
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Özhan Kürkçü
Bir dış ticaret şirketinde kordinatör olarak çalışıyorum. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi 1996 girişli ve 1998 terk bir işletme mezunuyum. Ziraat'e olan ilgim bu noktada oldukça derin. Keşke okulu bitirseydim...
Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm ve internet aracılığı ile forumunuzu bulmama sebep JOJOBA bitkisi konusunda araştırıma içerisindeyim. Söylemeliyim ki en geniş (Türkçe) bilgi paylaşımının olduğu platform burası diyebilirim.
Jojoba bitkisi ve tohumları hakında yurt dışı kaynaklardan ve oldukça eski 1985 - 2002 yılları arasında yayınlanmış istatistiki verilere ulaştım.
Öyle görünüyorki JOJOBA TARIMI ve JOJOBA YAĞI ticareti oldukça havada kalmış, Türk çiftçisi tarafından yeterince ciddiye alınmamış bir konu. Ulaştığım veriler 2001 yılında 3192 nihai ürünün ya üretiminde yahut bil fiil hammadesi olarak JOJOBA YAĞI kullanıldığını ortaya koyuyor. Tabi son zamanlarda ikame olabileceği endüstriyel ürünleri düşününce bu rakamın çok daha yüksek olarak gerçekleşeceği aşikar.
Konunun ticari boyutu oldukça karmaşık. Tarımının yapılması (verimli ve endüstriyel hacimler için) oldukça yüklü bir finansman gerektirmekte. Bununla birlikte yağ tesisinide hayata geçirerek üretim döngüsünü tamamlamak gerekiyor. Tabi konu bununlada bitmiyor, yatırımın geri dönüşü açısından ürünlere talebi olan alıcıların olduğu pazarlara ulaşmak gerek. Gözle görülmeyen ve üretici ile sanayicinin elini kolunu bağlayan bu ve benzeri maliyetler yatırımcılarda cekince yratan katlanılması zor malyetlerdir. Çünki somut sonuçları zamana yayılmış ve ağır ağır gerçekleşen gelirlerdir. Örneğin bu gün 500 dönümlük, ilk etap yatırıma ikna edilecek bir yatırımcı için gerekli fidanları nereden bulacağız? Bu fidanların verimliliği konusunda garantör kim olacak? Bahçelerde çalışacak bu konuyla ilgili Ziraat teknikerleri ve yetkili Ziraat Mühendislerini kolay bulabiecek miyiz? %85'ten fazlası alakası olmayan işlerle meşgul ve tarımın içinde olmak hoşlarına gitmiyor.
Neyse, şu an, bu konuda yatırım yapacak firmalarla görüşmeler yapmak üzere, çeşitli araştırmalarıma devam ediyorum. Herkese merhaba....
|