View Single Post
Eski 22-02-2009, 09:13   #10
Oğuz Karsan
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Merhaba.

Çok uzun olduğundan bir bölüm daha eklemek zorunda kaldım.

[51]. Bkz. Kılıç, sh. 1240; 8. HD. T. 29.1.1990, E. 1989/13636, K. 1990/824 (Kılıç, sh. 1240).

[52]. Güneş, sh. 94 vd. Hatta, bu görüşü savunan yazarlar, böyle bir düzenlemenin 31.12.1981’den önceki tahripler için en büyük affı getirdiğinin iddia etmektedirler. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Güneş, sh. 94-95.

[53]. Orman sınırları dışına çıkarma işlemlerinin, şekli ve hukukî yönden mevzuata uygun olup olmadığını inceleme görevi Orman Genel Müdürlüğü’ne aittir. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Turhan, sh. 74.

[54]. Orman sınırı dışına çıkarılan yerlerin miktarı 411.000 hektara ulaşmıştır. Bkz. Ayanoğlu, Tartışmalar, sh. 66.

[55]. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, DPT Yayını Ankara 1995, sh. 58 vd. Ayrıca bkz. Ayanoğlu, sh. 36, Tartışmalar, 66.

[56]. Bkz. Turhan, sh. 73.

[57]. Dalgıç, Sabri; Orman Sınırları Dışına Çıkarma, 1. Ormancılık Şûrası, C. 1, Ankara 1994, sh. 72. Orman sınırları dışına çıkarma işlemlerinde karşılaşılan fiilî durum ve çözüm önerleri konusunda geniş bilgi için bkz. Usluoğlu, H. Avni; Tahditte Fiilî Durum, 1. Ormancılık Şûrası, C. 1, Ankara 1994, sh. 143 vd.

[58]. 2896 sayılı Kanunla, orman kadastro komisyonundan hukukçu üyenin çıkarılmış olması, doktrinde şiddetle eleştirilmektedir. Bkz. Turhan, sh. 50; Dalgıç, sh. 72-73.

[59]. Dalgıç, sh. 72; İBK. T. 22.3.1996, E. 1993/5, K. 1996/1: “...3116 sayılı Orman Kanunu’nun 5663 sayılı Kanunla değişik 1/e maddesine göre çıkarılan “Makilik ve Orman Sahalarının Birleştiği Yerlerde Orman Sınırlarının Tesbitine Ait Yönetmelik uyarınca kurulan maki komisyonları yasal olup yaptıkları işlemler de geçerlidir. Orman sınırlandırılması kapsamında iken söz konusu komisyonlar tarafından makilik alan olarak belirlenen taşınmazlar hakkında, özel kanunlar gereğince oluşturulan tapulara değer vermek gerekir...” (YKD. 1996, S. 6, sh. 882-945). Bu konuda geniş bilgi için ayrıca bkz. Sezgin, Cafer; Maki Tefrik Çalışmalarının Doğurduğu Sorunlar; 1. Ormancılık Şûrası, Ankara 1994, sh. 120 vd.

[60]. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Dalgıç, sh. 72 vd.

[61]. Taşınmaz üzerindeki orman örtüsü kaldırılmış olsa bile, bu durum, söz konusu yerin zilyetlikle iktisabı için yeterli değildir. Çünkü, OK. m. 2/B’ ye göre, orman niteliğini yitiren yerlerin orman sınırları dışına çıkarılması yetkisi ve işlemi orman kadastro komisyonlarına aittir. Geniş bilgi için bkz. 6831 Sayılı Orman Kanunu Hükümlerine Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmelik m. 8 vd. (RG. T. 2.9.1986, S. 19209); 16. HD. T. 8.12.1989, E. 1791, K. 17916 (YKD. 1990, S. 9, sh. 1361-1363); Arlı, İlyas; 6831 Sayılı Orman Kanunun(un) 2/B Maddesine Göre Orman Sınırları Dışına Çıkarma, 1. Ormancılık Şûrası, C. 1, Ankara 1994, sh. 45 vd; Atbaşoğlu, Ferruh; Orman Sınırları Dışına Çıkarma, 1. Ormancılık Şûrası, C. 1, Ankara 1994, sh. 52 vd; Dalgıç, sh. 70 vd; Kuru, sh. 104 vd; Okur, Galip; Ormancılık Mevzuatı ve Uygulamasında Orman Sınırları Dışına Çıkarma, 1. Ormancılık Şûrası, Ankara 1994, sh. 114 vd.

[62]. Ozanalp, sh. 90 vd. Böyle bir karar idarî nitelikte olduğundan ilgililer, orman idaresi aleyhine idari yargı yoluna başvurabilirlerdi. Gerçekten de, 1744 sayılı Kanunla değişik OK.m. 2 uygulamaları idari işlem olduğu için, ilk uygulamalarda tartışılmış ve Yargıtay ve Danıştay tarafından verilen kararlarla sorun halledilmiştir. Buna göre söz konusu işlemler, idari işlem olup, bu konudaki davaların önce 60 günlük, daha sonra 90 günlük süreye tabi olduğu kabul edilmiştir. Bkz. Uçar, Ali; Orman Sınırları Dışına Çıkarma, 1. Ormancılık Şûrası, C. 1, Ankara 1994, sh. 176 vd. Ancak, Orman Kanununda 2896 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, orman kadastro komisyonunca veya Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığı tarafından verilen kararlar aleyhine açılacak davalar, adlî yargıya dahil edilmiştir (OK. m. 2/IV). Ayrıca bkz. Düzceer, sh. 39.

[63]. 2896 sayılı Kanun’da orman sınırı dışına çıkarılan yerler, öncesinde kime ait ise, onun adına tescil edilmesi hükmünü taşımaktaydı. Bkz. Ormancılık Mevzuatı ve Uygulama Ön Çalışma Grubu Raporu, 1. Ormancılık Şûrası, C. 1, Ankara 1994, sh. 14 vd.

[64]. 1744 sayılı Kanun döneminde toplam 114 040 Hektar saha orman sınırı dışına çıkarılmıştır. Bkz. Uçar, sh. 175.

[65]. 3302 sayılı Kanunla ayrıca, orman sınırları dışına çıkarılacak yerlerin, eskiden olduğu gibi, su ve toprak rejimine zarar vermeme, orman bütünlüğünü bozmama şartları da kaldırılmıştır. Ayrıca bkz. Kızılay, sh. 20.

[66]. Bkz. 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun, m. 4.

[67]. Ozanalp, sh. 94. Fakat, söz konusu yer, Devlet tarafından uzun süre, 2924 sayılı Kanun uygulamasına tabi tutulmamışsa, durumun ne olacağı Kanunda belli değildir. Kanımızca, 2924 sayılı Kanunda yapılacak bir değişiklikle sorun halledilmelidir. Buna göre, orman sınırları dışına çıkarılan yer Devlet tarafından 5 yıl içinde 2924 sayılı Kanun hükümlerine tabi tutulmadığı takdirde, zilyetlik veya ihya yolu ile iktisabı mümkün olan yerler arasına alınmalıdır. Çünkü, bu tür yerlerin uzun süre boş kalmasında hiç kimsenin menfaati bulunmamaktadır. Ayrıca, eşya ile kişi arasındaki ilişkiyi uzun süre şüpheli (meşkûk) halde bırakmak doğru değildir. Zira insanlar, kendilerine ait olmayan bir yere fazla emek ve mesai harcamazlar. Her kurum, topluma faydalı olduğu müddetçe uygulanmalıdır. Ayrıca, kötüye kullanılır düşüncesiyle, bir kurumdan vazgeçmek mümkün değildir.

[68]. 2924 sayılı Kanun’un “otlak ve kışlakların değerlendirilmesi” başlığını taşıyan 10. maddesi 4342 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

[69]. Bir görüş bu konuda hangi kriterin esas alınacağını sormakta ve bilim ve fen bakımından tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar bulunan yerler veya orman olarak muhafazasında yarar olmayan yerler kriterlerinin, her halûkârda orman alanlarının daraltılmasına sebep olacağı gerekçesiyle söz konusu hükme ve uygulamaya karşı çıkmaktadır. Bkz. Güneş, sh. 94-95.

[70]. 2924 sayılı Kanunun 3763 sayılı Kanunla değişik m. 11/III hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa m. 170’a aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Söz konusu iptal kararının gerekçesinde, Anayasa m. 170’te orman sınırı dışına çıkarılacak yerlerin orman köylüsünün yararlanmasına tahsis edileceği açıktır. Anayasa m. 170 ile orman sınırı dışına çıkarılan yerlerin Devlet tarafından ihya edilerek halkın yararlanmasına tahsis edileceği vurgulanmıştır. Bununla ekonomik sıkıntı çeken orman içi veya bitişiği köyler halkına Devlet eliyle ihya edilmiş tarım ve yerleşim alanları sağlanmak istenmiştir. Bu nedenle, orman sınırı dışına çıkarılan yerin yalnız orman halkının nakli ve yerleştirilmesi amacıyla değerlendirilmesi mümkündür. Kararın diğer gerekçeleri hakkında geniş bilgi için bkz. RG. T. 5.3.1994, S. 21868 (=AMKD. S. 30, C. 1, Ankara 1995, sh. 118-129).

[71]. 7. HD. T. 9.4.1996, E. 1995/8897, K. 1996/3655 :” ...Dava konusu taşınmazın, bölgede, 1946 yılında ilk kez yapılan orman sınırlandırma harita ve tutanağının kapsamında kaldığı, bu nedenle orman sayılan yerlerden iken daha sonra, 1977 yılında, 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi hükmü gereğince or(m)an sınırları dışına çıkarıldığı, yörede, ayrıca 5653 sayılı Yasa uyarınca makilik alanların belirlenmesi için 1952 yılında maki tefrik komisyonlarınca çalışma yapıldığı, ...dava konusu taşınmazın maki alanı dışında kaldığı saptandığı takdirde, orman sınırları dışına çıkarıldığı gün ile kadastro tespitinin yapıldığı gün arasında iktisap sağlayan yirmi yıllık sürenin dolmadığı dikkate alınarak çekişme konusu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmelidir...” (YKD. 1996, S. 8, sh. 1235-1237).

[72]. Ozanalp, sh. 93. ” ...1744 sayılı Kanun uyarınca kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi, başka bir anlatımla orman sınırı içerisine alınmadan önce tesis edilmiş kişilere ait tapulara değer verilebilmesi için, söz konusu kanun zamanında başlamış ve tamamlanmış bir çıkarma işleminin bulunması şarttır...” Bkz. HGK. T. 18.2.1998, E. 1998/7-125, K.135 sayılı karar (YKD. 1998, S. 4, sh. 495-499).

[73]. 8. HD. 6.0.1988 tarih ve 11166/10482 (Karar için bkz. Düzceer, sh. 55).

[74]. Bkz. HGK. T. 19.10.1988, E. 88/8-29, K.1 88/814. Kararın tam metni için bkz. Dönmez, İrfan; Tapu İptali ve Tescil Davaları, 7. Baskı, İstanbul 1998, sh. 371-373.

[75]. 2896 sayılı Kanunla, orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin eski maliklerine iade edilmesi imkânı ortadan kaldırılmıştır. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Arslan, sh. 43-44.

[76]. Bkz. 22.3.1996, E. 1993/5; K. 1996/1 nolu İçtihadı Birleştirme Kararı. Karar metni için bkz. YKD., 1996, S. 6, sh. 882-945.

[77]. Bu konuda ayrıca bkz. Sınmaz/Karataş, Gayrimenkul, sh. 780-785).

[78]. Bkz. 8. HD.’nin, 6.0.1988 tarih ve 11166/10482 sayılı kararı (Karar için bkz. Düzceer, sh. 55). Aynı yönde başka bir karar yine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından verilmiştir. Gerçekten, 8. HD. 14.6.1990, 4251/10610 sayılı kararında aynen : “...1744 sayılı Kanunla Orman Kanunu m. 2’de değişiklik yapılmıştır. Buna göre 15.10.1961 tarihinden önce orman niteliğini yitirmiş olan yerlerin, taşımaz tapulu ise tapu sahipleri adına orman sınırları dışına çıkarılması gerekmektedir. Bu tür taşınmazlar başka hiçbir işleme gerek kalmadan, kendiliğinde sahiplerine geri döner. Başka anlatımla 15.10.1961 tarihinden önce orman niteliğini yitirmiş olan yerlerin sahibi adına orman sınırları dışına çıkarılması gerekmektedir (1744 sayılı Kanun, 2896 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle, 1.1.1984 tarihinde yürürlükten kalkmıştır). Orman idaresinin başvurusu üzerine 15.10.1961 tarihinden önce orman niteliğini kaybetmiş olan yerin Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılması üzerine davacı Danıştay’a başvurmuştur. Davacı Danıştay’dan orman sınırları dışına çıkarılan yerin kendisinin tapulu yeri olduğunu, adına tescil edilmesi gerektiğini talep etmiştir. Danıştay 8. Dairesi somut davadaki tapulu yerin Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılması işleminin haksız olduğuna karar vererek iptal etmiştir. Karara göre, sahibi adına bu yerlerin orman sınırları dışına çıkarılması halinde davacı 1744 sayılı Kanundan yararlanır. Buna göre, 1744 sayılı kanun döneminde haklı olan davacının 2896 sayılı kanundan önce orman sınırları dışına çıkarılan yerler için mülkiyet hakkı doğmuştur. Bu durumda davacı tescil talebinde bulunabilir. Her ne kadar tapulu bir taşınmazın yeniden tescili yapılamayacağı ileri sürülse bile, olayda 1971 tarihinde bu yörede tapulama yapılmış ve bitmiş olduğundan artık yeniden bu yörede tapulama yapılamayacağı ve eski tapu işlemine tabi niteliğini yitirmiş bulunduğundan, davacının bu gayri menkulün kendi adına tescilini istemekten başka yolu kalmamıştır. 1744 sayılı Kanun döneminde hak elde edenlere 2896 sayılı Kanunun uygulanması imkânı yoktur. 1744 sayılı Kanun yürürlükte olduğu dönemde davacının tescil hakkı doğmuş bulunduğuna göre, artık kazanılmış hak durumunda bulunan bu halin 2896 sayılı Kanun ile ortadan kaldırıldığı ileri sürülemez. Orman kadastro komisyonunca 1744 sayılı Kanunun yürürlüğü sırasında yapılan işleme 2896 sayılı kanun uygulanmaz. Olaydan sonra yürürlüğe giren 2896 sayılı kanunla getirilen değişik hükümlerin uygulanması imkânı bulunmamaktadır...” gerekçesi ile mahalli mahkeme kararını bozmuştur. Kararın tam metni için bkz. Dönmez, sh. 354-356. Aynı sonuca HGK. T., 18.2.1998, E. 1998/7-125, K. 135 sayılı kararından da varılmıştır. (YKD. 1998, S, 4, sh. 495-499).

[79]. 1744 sayılı Kanun hükmüne göre, 15.10.1961 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş ve sınırlaması itirazsız kesinleşmiş yer, tapulu arazi ise, orman dışına çıkarılabiliyor ve mülkiyeti tekrar sahiplerine intikal ediyordu. Bkz. Sınmaz/Karataş, Gayrimenkul, sh. 839.

[80]. Kılıç, sh. 1240-1241.

[81]. Kılıç, sh. 1234, 1240 Danıştay, 1744 sayılı Kanun döneminde açılan davalarda orman kadastro komisyonlarının yalnız orman sınırları dışına çıkarma yetkisinin bulunduğunu, söz konusu yerin mülkiyetinin kime ait olacağının tesbitinin ise, adliye mahkelerinin görevi olduğuna karar vermekte idi. Bkz. Kılıç, sh. 1234.

[82]. Orman sınırı dışına çıkarılan taşınmaz, orman sınırı dışına çıkarma işlemi ile Hazinenin adına tescil talebinde bulunup, onun adına tescil edildiği tarih arasında, zilyetlikle iktisaba elverişli tapusuz bir yerdir. Hazine adına tescil edilmeyen yer, bir kamu hizmetine de tahsis edilmemiş ise, sınırlandırma tarihinden itibaren, çekişmesiz ve aralıksız malik sıfatıyla zilyetliğin 20 yıla tamamlanması halinde, zamanaşımı yoluyla iktisap edilebilir. Ancak, sınırlandırma işleminden önceki zilyetlik hesaba katılmaz. Çünkü, orman sınırı dışına çıkarma işleminden önce taşınmaz orman sayılmaktadır. Bu nedenle, taşınmazın orman niteliğini kaybetmiş olmasına rağmen, henüz orman sınırı dışına çıkarma işlemi yapılmamışsa, yine orman sayılmaktadır. Taşınmaz, orman sınırı dışına çıkarıldıktan hemen sonra Hazine adına tescil edilmişse, çıkarma işleminden sonra ne MK. m. 639/I, ne de KK. m. 14’e dayanılarak iktisap edilebilir. Bkz. Kılıç, sh. 1240; 8. HD. T. 29.1.1990, E. 1989/13636, K. 1990/824 (Kılıç, sh. 1240).

[83]. 2896 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesine göre, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanmış, ancak henüz tamamlanmamış orman kadastrosu ve orman sınırı dışına çıkarma işlemlerine de 2896 sayılı Kanun uygulanacaktır. Bu nedenle, söz konusu sınırlandırma işlemlerinde de taşınmazın kimin adına orman sınırı dışına çıkarıldığının belirtilmesi gerekmektedir. 8. HD. T. 29.9.1987, E. 9211, K. 10316:”... Dava konusu taşınmaz 1942 yılında, Devlet ormanı olarak tahdit edildiğine göre, davacının dayandığı tapu kayıtları, bu yerlerin orman sayılması nedeniyle, geçerliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık bu yerler, tahditle birlikte Devlet ormanı sayılmaktadır. 6831 sayılı Kanun’un 2896 sayılı Kanun’la getirilen geçici 2. maddesine göre, çıkarma işlemi, 2896 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği sırada tamamlanmış olduğundan, bu madde delaletiyle, az önce açıklanan 6831 sayılı Kanun’un değişik 2. maddesinin uygulanması gerekecektir. Yani bu yerler Hazine adına orman dışına çıkarılacaktır...” (Kılıç, sh. 1235).

[84]. YKD. 1996, S. 6, 882-945.

[85]. Ayrıca bkz. 16. HD. T. 24.9.1993, 697/9205 sayılı kararında aynen: “...Her olaya, olayın oluştuğu tarihte bulunan kanun hükümleri uygulanır. 1744 sayılı kanun döneminde orman sınırları dışına çıkarmada taşınmaz tapulu ise çıkarma kayıt maliki adına yapılır. Dava konusu taşınmazın 1949 yılında orman tahdidi içine alındığı 1981 yılında orman tahdidi dışına çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Davalı, 1273 tarih ve 9 numaralı tapudan tedavül gören kayıtlara dayanmıştır. Dava konusu olayda 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1744 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesinin uygulanması gerekir. Orman sınırları dışına çıkarma işleminin tarihine göre, 1.1.1984 tarihinde yürürlüğe giren 2896 sayılı Kanun hükmünün geriye yürütülerek dava konusu olaya uygulanması mümkün değildir. 1744 sayılı Kanunda tapulu arazilerin sahipleri adına orman dışına çıkarılacağı öngörülmüştür. Orman dışına çıkarılan bu yerler hakkında Hazine adına idari yoldan tapu oluşturulması, tapulu olan taşınmazlar hakkında hukuki sonuç doğurmaz...” Kararın sonuç kısmında aynen: “...Hal böyle olunca mahallinde keşif yapılarak dava konusu parselin, davalı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, tapu kaydının kapsamında kaldığının sabit olması halinde tesbit malikleri adına..... tescile karar verilmelidir...” sonucuna varılmıştır. Karar için bkz. sh. Kılıç, sh. 1313.

[86]. Bkz. Akipek, J./Akıntürk; T.; Türk Medeni Hukuku, C. I, 3. Bası, İstanbul 1998, sh. 97; Edis, Seyfullah; Medeni Hukuka Giriş ve Başlangıç Hükümleri, 4. Bası, Ankara 1989 sh. 177-178; Zevkliler, A./Acabey, B./Gökyayla, E.; Zevkliler Medeni Hukuk, 5. Bası, Ankara 1997, sh. 82-83.

[87]. Bkz. Turhan, sh. 49

[88]. Aynı yönde görüş için bkz. Özer, Nurten; Ormancılık Hukuku, Tartışmalar, Ankara 1999, sh. 45.

[89]. Geniş bilgi için bkz. Ayanoğlu, Tatışmalar, sh. 65-66.

[90]. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Özdönmez, M./İstanbullu, T.; Orman Yasasındaki Ağaçlandırma ile İlgili Hükümlerde Yapılan Değişiklikler ve Bunların Kritiği, İÜOFD. C. 39, S. 1, sh. 50 vd. özellikle sh. 57; Tokmanoğlu, Tahsin; Ağaçlandırma Çalışmaları ve Orman Kadastrosu, İÜODF. C. 28, S. 1, sh. 31 vd.

[91]. Böyle bir düşünce trafik kazasına sebep olduğu gerekçesiyle otomobili trafikten men etmeye benzer. Benzer bir görüş taşınmazın ihya ile iktisabında da ileri sürülmüştür. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Başpınar, sh. 91.

Selamlar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön