View Single Post
Eski 14-02-2009, 23:20   #1
Arzu Kasapoğlu
Ağaç Dostu
 
Arzu Kasapoğlu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,813
Mavi yıldız nasıl kurtuldu

Onu pek tanımazsınız, zaten hepimize veda etmek üzereydi. Hepi topu 10 metrekarelik alanında, artık hastalanmış tohumlarıyla sessizce direnmeye çalışıyordu. Toprağın ve tarihin derinliklerine gömülürken bir avuç insan tuttu çekti elinden. Biri gövdesinden çelik aldı, biri tohumlarından örnek, diğeri botanik bahçesinde türlü deneylerle çoğalttı. Bir başkası evinin balkonunda sevgisiyle yetiştirdi. Türkiye’nin korumaya söz verdiği 87 bitkiden biri olan Mavi Yıldız için kurtulma umudu böyle doğdu.


Latince adı amsonia orientalis veya rhavya orientalis, Türkçe’de ise mavi yıldız. Benzeten iyi benzetmiş, çiçeği gerçekten mavi bir yıldız gibi açıyor. İstanbul, Bursa, Balıkesir ve Yunanistan’da yetişiyor ama İstanbul’da soyu tükenmek üzere. Bern Sözleşmesi’yle koruma sözü verdiğimiz 87 nadir bulunan bitki türünden biri.
Doğal Hayatı Koruma Derneği, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi elele verdi, bu bitki İstanbul’da yok olmasın diye çalışmaya başladı. Haziran 2006’da saha araştırması yaptıklarında mavi yıldızın bulunduğu eski yerlere baktılar. Halkalı’da ve Ömerli Havzası’nda olduğunu biliyorlardı. Ama Halkalı keşfi çok da sevindirici değildi, çiçek artık ortalarda yoktu. Ömerli Havzası’ndaki durum için sevindirici mi yoksa felaketten bir öncesi mi denmeliydi? Bitki burada topu topu 10 metrekarelik bir alanda yaşıyordu.
Mavi yıldızdan çelik, yani gövdesinden parça aldılar. Daha tohumları oluşmamıştı. Üç ay sonra bu alana tohumları almak üzere yeniden gittiler. Amaç bitkiyi farklı yöntemlerle tohumlandırmaya çalışmaktı. Ama tohumlarda bir hastalık vardı. Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde görevli Ziraat Teknikeri Banu Altınay (25), bu zorluğu aşmak için uzun süre çabaladı: “Kök çürüklüğü hastalığı ya da mantar olabilir ama tam ne olduğunu tespit edemedim. Mavi yıldız çelikle üremesi çok kolay olan bir bitki, tohumlar daha çok uğraştırıyor. Çelikle köklendirince yeni çıkan bitkinin çiçek renkleri de, yaprakları da orijinalinden farklı olabiliyor. Ama tohumla üretince bitki birebir orijinal ürüyor. “

TOHUMDAN ÜRETMEKTE ZORLANDILAR

Tohumlar üç gruba ayırıldı. 10 tohum doğrudan toprağa ekildi. Daha doğrusu toprak, kum ve suyun nemini tutmayı sağlayan perlit’ten oluşan bir karışıma. Bir başka grup tohumu yine bu karışıma koyup alttan ısıtmalı bir yastığın üzerinde çimlendirmeye çalıştı. Üçüncü bir grup ta önce soğutup sonra ekti. Bir Sonunda anlaşıldı ki tohumun soğuklamaya ihtiyacı vardı,ama çimlenme normal ısıda gerçekleşiyordu. Eylül - ekim aylarında ekilen tohumlar daha başarılı oldu.
Tohumlar çimlenince, her bitkiyi tohum tavasından alıp saksıladılar. Sonra belirli bir süre kapalı mekanda tuttular. Ardından saksılar, soğuk limonluklara ya da seralara yerleştirildi.
Artık yeni tohumlar için de aynı yöntem kullanılıyor; bir ay soğuk limonlukta bekletiliyor, ardından fidanlığa alınıyorlar. Böylece bitki bir yaşına gelene kadar saksıda kendini toparlıyor. Bir yaşından sonra da uygun bir ortamda dikilebiliyor.
Bugün Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde 150’ye yakın Mavi Yıldız fidesi var. Bu rakamın 1000’i geçmesi gerekiyor ki doğaya geri götürüp dikebilsinler. Şimdiden kendi bahçelerine dikmişler ve sağlıklı tohumlarını da almışlar bile. İlk amaç doğal ortama geri götürmek olsa da eğer başarıyla çoğaltılırsa bu güzel çiçekler neden bahçelerde de olmasın.

ŞİLE’DEKİ BALKONUNDA ÇOCUĞU GİBİ BAKTI

Mavi Yıldız’ın bir başka kurtarıcısı daha vardı. Şile’de yaşayan emekli Seher Bostancı (60) bir DHKD gönüllüsü. Bu çiçek için yürütülen projeden derneğin Kelaynak isimli yayını sayesinde haberdar oldu. Çiçeğin Ömerli’de bulunması haberi onu heyecanlandırdı. Aynı yıl haziran ayında DHKD’den Sema Atay ona bir çelik getirdi. 400 metrekare bahçesi ve balkonu vardı. Telgraf çiçeği, küpe çiçeği, sardunya ve çuha çiçeğinin yanına mavi yıldız da yakışabilirdi.
Seher Hanım, Sema Atay’ın istediği gibi çeliği üçe bölerek ekti. O ne bir botanikçiydi, ne de özel bir yöntem denedi. Şile’nin İstanbul’dan 2-3 derece daha soğuk ve rüzgarlı havasında üstü açık bir balkonda, yağmurda biraz kenara çekerek baktı bitkilerine. Üç denemeden sadece biri çimlendi. Seher Hanım bu bitkiyi büyük bir dikkatle takip etti. Dibi kuruyunca suladı, büyüdükçe saksı değiştirdi, şu anda üçüncü saksıda. İki yılda boyu 50 cm’ye ulaştı, 2008 yazında üzerinde çiçekler görünmeye başladı.
İki yıllık çabanın sevindirici bir sonucuydu bu. Vahşi bir bitkiyi evinde yetiştirmeyi başarmıştı. Onun tecrübesi bu bitkinin yayılması için güzel bir örnek olacak. Yetiştireceği yeni bitkileri DHKD’ye yapılacak bağış karşılığında isteyenlere verebileceğini söylüyor.

ÇİÇEĞİN TIBBİ POTANSİYELİ VAR

Mavi yıldız için çalışmalar İstanbul Üniversitesi’nde de devam ediyor. DHKD Yönetim Kurulu Başkanı Neriman Özhatay, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi. Mavi yıldızın zakkumla aynı familyadan olduğunu ve tıbbi değeri bulunduğunu söylüyor: “İçindeki alkoloid, tedavide çok değerli etken madde, üzerinde araştırma yapılmadan bir şey söylemek çok zor, ama tıbbi potansiyeli var. Bu bitki Avrupa’da bahçelerde yetiştiriliyor. Doğal ortamına yakın evlerin bahçelerinde yetişebilir. Bunun için el kitabı ve broşür hazırlıyoruz.”


Kaynak: Hürriyet

Eklenen Resimler
 
Arzu Kasapoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön