View Single Post
Eski 06-01-2009, 00:05   #54
Nariel
Ağaç Dostu
 
Nariel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-04-2008
Şehir: Silifke & İstanbul
Mesajlar: 2,203
Yazdıklarınızı okurken, çocukluğumun büyük kısmının geçtiği toros yaylalarına daha da çok özlem duydum..

Gerçi henüz gencim ama yine de çocukluğumu doğayla başbaşa, köy kadar küçük bir ilçede, her istediğimizi bulamayacağımız kadar sınırlı imkanları olan bir ilçede geçirdiğim için şanslıyım..

Ormanlık tepelerde gezer, kalın çam ağacı kabukları getirirdik evin bahçesine. Sonra onları tırtıklı bir zemine sürte sürte dışlarındaki kaba kısmı rendeler, içlerindeki kıpkızıl kısmı açığa çıkarırdık. Bu kısmın şekil alması kolay olurdu, yine tırtıklı yere sürterek dikdörtgen, silindir, yuvarlak şekiller yapar, bunları hayal gücümüze göre toplu iğnelerle birleştirir, oyuncak yapardık. Bebekler, arabalar, yatak ve yastıklar...

Adını bilmediğim bir bitki vardı, renk renk minicik çiçekleri olurdu. Bir dalın üzerinde birçoğu sıralanırdı. Bunları dalından koparınca ortaları delik kalırdı, bu çiçekcikleri sırayla saman ya da ince dallara geçirir, sonra da bunları renkleri bozulmadan kurutma yolları arardık..(annemizin saç spreyini sıkardık üzerlerine ama işe yaramazdı) Gece mavisi renginden daha bol bulunurdu, arada pembe ve beyaz da bulurduk..

Yerfıstıklarını ise değişik bir metodla birbirlerine birleştirip "fıstık adamlar" yapardı kimi çocuklar, ben hiç yapamadım, çok özenirdim

Çam iğnelerinden zincir yapardık biz de

Tırnaklarımıza yapıştırdığımız çiçek yaprakları ise "cosmos" yapraklarıydı, birçok rengi olurdu bahçede, taç yapraklarını koparır, yalar, tırnaklarımıza yapıştırırdık

Biçilmiş buğday tarlalarında kalan saplardan biraz toplar, içleri boş bu sapcıkları boy boy keser ve uzundan kısaya doğru yerleştirip hepsini yanyana tepelerinden dikerdim ve kapılara asardım

Yine buğdaylar henüz yeşilken saplarını koparırdık, belli bir kısmı olurdu, o kısmı alıp üflerdik, düdük sesi çıkardı..

Bir kez bir piknikte, bir amca, çam ağacından küçük bir dal kesmişti ve büyük bir beceriyle ortasını boşaltmıştı, ağız kısmına özel şekil verip gövdesine delikler açmıştı ve müthiş bir flüt yapmıştı bana.. Hala unutamam.. Tabii dal kuruyunca ses çıkmaz olmuştu

Şimdilik hatırlayabildiklerim bunlar.. Keşke şimdi de hayatım o kadar tasasız olsa da, tüm vaktimi doğada gezip, köy çocuklarıyla koşturarak harcayabilsem..

Nariel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön