View Single Post
Eski 20-12-2008, 22:46   #1
Mine Pakkaner
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Fidanlık Nasıl Kurulur, Üretim ve İşletme Nasıl Yapılır?


FİDANLIK KURULUŞUNA VE ÇALIŞMALARINA AİT TEMEL ESASLAR VE
FİDAN, TOHUM ÜRETİMİ VE AĞAÇ ISLAHI ÇALIŞMALARI

Belkıs DİNÇ
Orman Mühendisi


1-GİRİŞ:

Belirli bir amaç doğrultusunda, daha sonra başka yerlere dikilmek üzere, ihtiyaç duyulan fidanları yetiştirmeye yarayan açık veya kapalı arazi alanlarına FİDANLIK denilmektedir.

Genel Müdürlüğümüz Orman Fidanlıkları, Bakanlığımızca yapılan ağaçlandırma, erozyon kontrolu ve sun’i gençleştirme çalışmaları ile kamu kurum ve kuruluşlarının ağaçlandırma çalışmaları için ihtiyaç duyduğu orman ağacı fidanlarını üretmek amacıyla kurulmuştur.

Ancak; son yıllarda ülkemizde çevre bilincinin artması ve bu paralelde park-bahçe tanzimi ile çevre düzenlemesine verilen önem nedeniyle Orman Fidanlıklarımızda park-bahçe tanziminde kullanılan boylu-kaplı orman ağacı fidanı ile süs bitkisi fidanı üretimine de yer verilmektedir. Fidanlıklarımız bu konuda da önemli bir kamu hizmeti görmektedir.

Fidan üretiminde kaliteli, sağlıklı fidan üretimi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, yalnız miktar olarak fidan üretmek yeterli değildir. Gerek ağaçlandırma çalışmalarında gerekse park-bahçe düzenlemelerinde başarılı olabilmek için mutlak surette standartlara uygun fidan üretmek ön şart olmalıdır.

2- FİDANLIK KURULUŞU

2.1. Fidanlığın Kuruluşunda Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Öncelikle fidanlık yeri, yetiştirilmesi istenen türlerin doğal yetişme ortamı isteklerine uygun olmalıdır. Eğer seçilecek fidanlık sahasında ve çevrede doğal olarak yetişen veya egzotik olmakla beraber çok uzun yıllardan beri orada bulunan türlerin fidanları yetiştirilecek ise seçimde önemli bir risk yoktur. Fakat o yörede hiç yetiştirilmemiş türlerin fidanının yetiştirilmesi öngörülüyorsa bu takdirde fidanı yetiştirilecek türlerin yetişme ortamı istekleri ile aday fidanlık sahasının yetişme ortamı şartlarının iyi etüd edilmesi ve çok yönlü karşılaştırılmaları gerekir.

Fidanlık yeri seçilirken dikkat edilmesi gerekli en önemli hususlar şunlardır.

2.1.1. Mevki ve Arazi Şekli: Fidanlık sahası fidanın kullanım yerlerine yakın yaz kış ulaşıma açık, elektrik enerjisi ve haberleşme imkanı olan yerlerde kurulmalı, makineli çalışmaya uygun olmalıdır.
2.1.2.İklim:
Ilıman, vejetasyon dönemi uzun, yağışları arzulanan miktarda olmalıdır.

2.1.3. Toprak: En az 120 cm derinlikte, pH 5.0-6.0 dereceleri arasında olmalıdır. Bu değerler bazen 7-8 pH derecelerine kadar çıkabilir.

2.1.4. Su Durumu: Ekim sahaları için dekara kurak mıntıkalarda günde 10 ton, rutubetli mıntıkalarda günde 5 ton su düşünülmelidir.

2.2. Fidanlık Alanının Düzenlenmesi:

Fidanlık alanının düzenlenmesinden maksat; fidanlığın parselasyonunun yapılması, toprak tesviyesi, drenaj, toprağın işlenmesi ve ıslahı ile fidan üretim planlarının yapılmasıdır.

Parselasyon:
Fidanlık alanının parsellere bölünmesinde; makineli çalışmaya uygun olması, bitkiye yararlı olacak şekilde ışık ve güneşin dağılışı, ekim yastıkları ve repikaj sıralarının kuzeyden güneye uzanacak şekilde olmasına dikkat edilmelidir. Fidanlık alanı eşit şekilde bölünmeye uygun ise, her parsel 1 hektar(100 m x100 m) olacak şekilde oluşturulur.

Yollar:
Fidanlığın parsel ve çevre yolları, mevcut makine, ekipman ve araçların her zaman girebileceği genişlikte olmalıdır. Genellikle 3.5-4.0 metre genişliğinde yollar yeterli olmaktadır. Ancak tesislerin yolları daha geniş(6.0m) bırakılmalıdır. Arazi kaybını önlemek için gerektiğinden daha geniş yol yapılmamalıdır.

Fidanlık yolları; fidanlık sahasının ortalama %25’i olarak düşünülmelidir.

Tesviye:
Fidanlıkta rahat bir makineli çalışma yapabilmek, sulamada kolaylık ve yeknesaklık sağlamak, yüzeysel su birikintilerine meydan vermemek için fidanlık sahası tesviye edilmelidir. Tesviye yapılırken tabii akış meyli yönünde ve %1-2 meyilde olmalıdır. Repikaj parsellerinde bu meyil %5’i geçmemelidir.

Drenaj:
Drenaj yüzey sularının fidanlık alanından uzaklaştırılması ve yüksek taban suyunun bitki gelişmesine engel olmayacak bir biçimde kontrol altına alınmasıdır.

Bitkilerin çoğu, toprak yüzeyindeki su göllenmelerine ve kök çevresindeki serbest suya belirli bir süre dayanabilirler. Durgun suyun içinde yeterli oksijenin bulunmaması sonucunda bitki ölür. Bu nedenle drenaj problemi olan yerlerde fidanlık kuruluşu tavsiye edilmemesine rağmen mecbur kalındığı takdirde topraktaki fazla suyun uzaklaştırılması için drenaj zorunlu hale gelir.

Drenajın Faydaları:
1-Toprak erken tava gelir. Vejetasyon dönemi uzar
2-Toprak işleme giderleri azalır.
3-Su baskınlarından doğacak zararları önler.
4-Toprağın fiziksel yapısını düzeltir, geçirgenliğini artırır.
5-Erozyona dayanıklı granüler toprak yapısının oluşmasını sağlar.
6-Buharlaşmayı azaltır, kuruma ve çatlamaları önler.
7-Toprağın havalanması sağlanır, ilkbaharda erken ısınır ve sonbaharda ılık kalır. Erken ve geç donların zararlarını önler.
8-Mikroorganizma faaliyetleri artar.
9-Tuzluluğun ve alkaliliğin kontrol altında tutulmasını sağlar.

Toprak İşlemesi:
Toprak; tohumun çimlenmesini temin eden bir yatak, bitkinin beslenmesi için lüzumlu su, besin maddeleri, oksijen ve faydalı bakterileri bünyesinde toplayan bir varlıktır. Bu nedenle, toprağın işlenmesi ve verimliliği fidanlık çalışmalarında önemli bir yer işgal eder. İyi işlenmiş toprak, fidan zayiatını azaltır, verimi arttırır ve fidan kalitesini yükseltir.

Fidanlık çalışmalarında, özellikle toprak işlenmesinde, 4x4 lastik tekerlekli traktörlerden yararlanılmalıdır. Bu tip traktörlerde dört tekerde birlikte çalışacağından patinaj durumu olmayacak ve dolayısıyla toprakta istenmeyen sıkışmış tabaka oluşmayacaktır.

Fidanlıklarımızda son yıllarda makineli çalışmalar yaygınlaşmış bulunmaktadır. Makine ile yapılan yastık yapma, repikaj, fidan sökümü, kök kesme işlerinin istenilen şekilde olabilmesi, alet ve ekipmanların, rahat, arıza yapmadan çalışabilmesi için de toprağın derin olarak işlenmesi zorunluluğu vardır. Ayrıca yetiştirilen fidanların kök-gövde oranının uygun şekilde oluşturulması, toprağın derin ve çok iyi hazırlanmasına bağlıdır. Ancak, derin işleme fazla gevşek kum topraklarında önemli olmayabilir. Her ne sebeple olursa olsun derin toprak işlemesi, fidanlık çalışmalarında fidan kalitesini yükseltir, maliyeti düşürür.

Fidanlık toprağının, organik maddenin az verildiği zamanlarda derin sürümlerle alt üst edilmesi mahzurludur. Bunun yerine 15-20 cm’lik üst toprak, alt üst edilerek işlenir. 25-30 cm derinlikteki kısımların yırtılarak alttan gevşetilmesi sağlanırsa toprak işlemesinden dolayı oluşacak hatalar önlenmiş olur. Devirme suretiyle çalışan pulluklarla sürekli aynı derinlikte toprak işlemesi yapılırsa, pulluk tabanı olarak adlandırılan sıkışmış sert bir zemin meydana gelir. Bu durum, makine ile sökümde büyük güçlükler ve aksaklıklar yarattığı gibi sürümün daha derinleştirilmesini ve bu tabakanın yırtılmasını güçleştirir.

Fidanlık toprağında kil miktarı fazla ise ve derin kısımda da kum oranı fazla olan bir tabaka bulunursa, işlenmenin derin ve devirme suretiyle yapılması uygun olur. Böylece daha hafif olan kumlu toprak yüzeye çıkartılarak toprağın fiziksel olarak iyileştirilmesi sağlanmış olur.
Ağır bünyeli topraklarda, topraktaki mikro floranın bilhassa ibrelilerin yetiştirilmesinde önemi ve bunun devamlılığı için de organik madde ve miktarının rolü büyük olduğundan toprağın istiflenmesinin bozulmamasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle fidanlık topraklarının derin olarak ve derindeki sıkı oturmuş tabakaları yırtan, ancak toprağı alt üst etmeden işleyen aletlerle işlenmesinde büyük faydalar vardır. Böylece derin işleme suretiyle kök gelişmesi kolaylaştırılmış ve teşvik edilmiş olduğu gibi toprağın havalanma ve drenaj imkanları da artırılmış olur. Alt tabaka, derin olarak toprağı yırtan ve gevşeten ekipmanlar(Dipkazan, graham pulluğu) ile işlenir, fakat alt üst edilmez.

Bu şekilde yapılan toprak işlemesi ile aynı zamanda toprağın 60-70 cm. derinliğinde yırtılması neticesinde drenaj imkanları da sağlanmış olur. Böylece fazla sulamadan veya sağanak yağıştan doğacak mahzurlar ortadan kaldırılır.

Toprak işlemesinde; toprak işleme zamanının, tavının ve toprak işlemede kullanılacak aletlerin büyük önemi vardır.
Toprak işleme aletleri şu şekilde gruplandırılabilir.

1-Toprağı devirerek işleyen aletler; Soklu pulluklar(Bir, iki ve üç soklu v.s.), döner kulaklı pulluklar (Bir, iki ve üç soklu), diskli pulluklar (tek, iki ve üç diskli)
2-Toprağı devirmeden işleyen aletler; Kültivatör, graham pulluğu, dip kazan
3-Toprağı karıştırarak, sathı işleyen aletler; Toprak frezeleri, rotovatör, diskaro, gobldisk
4-El aletleri. Çapalar, belkürekler, tırmıklar, kazmalar

2.3. Fidanlıkta Organik Madde Durumu
Yurdumuz fidanlıkları genellikle organik madde yönünden fakirdir. Organik madde toprak verimliliğini ifade eder. Çok defa toprağın zenginliği, organik maddenin toprağa vermiş olduğu koyu renkle ölçülür. Organik maddelerin toprak üzerindeki etkileri üç grupta toplanabilir. Bunlar sırasıyla fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkilerdir.

Toprağın organik maddesi bitkisel kökenli(sap, saman, yaprak vb.) ya da hayvansal kökenli(hayvan gübresi) olabilir. Bunların zaman içerisinde fiziksel parçalanma ve kimyasal ayrışmaya uğramasıyla humuslu topraklar teşekkül eder.

Organik materyal olarak hayvan gübresi, yeşil gübre, orman humusu ve çürüntüsü, ibre, kozalak, ağaç kabuğu ve odun artığı kırıntıları, talaş, ince yonga, yosun, çeşitli ot, sebze, saman, turba, mezbaha artıkları, melas, bira ve şarap fabrikası artıkları sayılabilir.

Turba:
Muhtelif organik kütlelerin su içerisinde devamlı ıslak koşullarda yığılması sonucu, çoğunlukla ilksel materyallerin şeklini koruyan veya kısmen ayrışmış, sarımsı, kahverengi, kahverengi esmer renkte organik oluşumlara turba denilmektedir.

Turba, modern teknoloji ile fidan üretiminde önemli bir yetiştirme ortamı olarak kullanılmaktadır.

Turbalar ayrışma derecelerine göre:

a)Hafif ayrışmış, beyaz turbalar(H1-H3)
b)Orta derecede ayrışmış, koyu kahverengi turbalar(H4-H6)
c)Çok ayrışmış, siyah turbalar olmak üzere 3 kategoriye ayrılır. Fidan üretiminde makbul olanı(H1-H3) kategorisine giren turbalardır.

Gübreleme Zamanı
Fidanlarda normal gelişimin durması yanında, bazı durumlarda yapraklarda sararmalar, küçülmeler, sürgünlerde kısalma, incelme, renginin kahverengine dönüşümü ile erken yaprak dökümü azot noksanlığının belirtileri olabilir.

Diğer taraftan fidanların yapraklarının kırmızı yeşilden, kahverengi yeşile veya siyahımsı bir yeşil renge dönüşerek donuklaşması, iğne yaprakların uçlarının iç kısımlarının mor renge dönüşmesi ve seyrekleşmesi, hastalık ve soğuğa karşı dirençlerinin azalması halinde fosfor noksanlığı düşünülmelidir.

Bunun yanı sıra, fidanların yapraklarının buruşması, kıvrılması ve mevsim sonuna doğru sürgün uçlarında başlayan ölümler, ibrelerde dökülmelerin hızlanması potasyum noksanlığına bir işaret olabilir.

Bu durumlar gözönüne alınarak, bitkinin ihtiyaç duyduğu elementlerin, öncelikle laboratuvar analizi ile tespiti gerekir. Daha sonra elde edilecek analiz sonucuna göre, zaman ve miktar olarak bir gübreleme planı yapılması gerekir.

2.4. Bitki Besin Elementleri
Bugüne kadar yapılan araştırma ve bitki analizleri sonucunda, bitki bünyesinde 60 element bulunmuş ancak bunlardan 16 tanesinin bitkiye mutlak gerekli olduğu tesbit edilmiştir. Bu elementlerden herhangi birinin yokluğunda bitkide biyolojik yapı oluşumu ve bitkinin gelişimi sekteye uğramaktadır.

Bitkiler mutlak ihtiyaç duyduğu besin elementlerinden C,H,O’ ni havadan ve sudan, diğer besin elementlerini topraktan temin etmektedirler. Topraktan alınan besin elementleri iki gruba ayrılmaktadır.

1-Makro elementler: N, P, K, Ca, Mg, S
2-Mikro elementler: Na, Fe, Co, Si, Cu, Mn, Zn, B, Cl

Bir bitkinin büyüyebilmesi için öncelikle; Güneş, karbondioksit ve su gereklidir. Bitkinin büyümesini asıl sağlayan karbon, oksijen ve hidrojendir. Bunların kaynağı da su ve karbondioksittir. Mineral olmayan besin maddeleri olarak bilinen karbon, oksijen ve hidrojen, su ve karbondioksit şeklinde birleşerek büyümenin %98’ini sağlarlar. %2’lik kısım ise mineral besin maddelerince karşılanır.

2.5.Toprağın Yapısı
Toprak; bitkilerin kökleriyle tutunduğu gelişip büyümesi için gerekli su ve besin maddeleri ihtiyacını karşıladığı canlı bir ortamdır.

Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik olmak üzere üç özelliği vardır. Fiziksel özelliği denildiğinde toprak türü ve strüktürü, kimyasal özelliği denildiğinde başta toprağın reaksiyonu (pH) olmak üzere ihtiva ettiği çeşitli besin maddeleri, su ve hava boşluklarındaki gazlar, biyolojik özelliği ise, ihtiva ettiği bakteri, mantar ve diğer canlıların faaliyeti ve toprağa etkileri akla gelmektedir.

2.5.1.Toprağın Tekstürü(Bünyesi-Türü)
Toprağın işlenmesi, su tutma kabiliyeti, geçirgenliği, tava gelmesi, besin maddeleri, zenginliği ile çok yakından ilgilidir. Topraklar bünyelerini teşkil eden kum,toz ve kil miktarına göre tasnif edilirler.

2.5.1.1.Kum Toprakları
Çapları 2.0-0,5 mm. arasında olan taneciklerin çoğunluğu teşkil ettiği topraklardır. Gevşek istiflenmiş kaba tabakalar halindedir. Kırıntı bünyesinden mahrumdurlar. Ancak içerisinde humus ve kireç bulunursa kırıntı bünyesi kazanırlar.

Su geçirgenlikleri fazla, su tutma güçleri azdır. Bu topraklara kil ve humus karıştırılmasıyla verimlilikleri artar.

2.5.1.2. Balçık Toprakları
Kum topraklarına fazla miktarda toz ve kil karışırsa balçık toprakları meydana gelir, yani kil toprağı ile kum toprağı arasında bir geçit teşkil ederler. Kil ihtiva ettiklerinden, ıslatıldığı zamanki şekillerini muhafaza etmeleri ile kum topraklarından, elle muayenede kumun bariz şekilde hissedilmemesi ile de kil topraklarından ayırt edilirler.

İçerisindeki kum ve kil nisbetinin değişmesine göre kumlu balçık, mutedil balçık, ağır balçık veya killi balçık gibi isimler alırlar.

Genel olarak iyi kültür topraklarıdır. Fiziki ve biyolojik karakterleri fevkalade iyidir.

2.5.1.3. Kil Toprakları
Kil toprakları çapları 0,0002 mm.den küçük olan taneciklerin çoğunluğu teşkil ettiği topraklardır. %50-%60’dan fazla kil ihtiva ederler. Bu tip topraklar çok fazla su tutan, geçirgenlikleri az, güç ısınan, geç tava gelen topraklardır. Kuru halde çok sert kesekler meydana getirirler, yarılırlar. Yaş iken çok yapışkandırlar. Besin maddelerince zengindirler.
Fiziksel özellikleri kötü olduğundan işlenmeleri güçtür. Yağışlı ve su tutan yerlerde kolaylıkla batak haline gelirler. İyi drene edilmeleri şarttır. İhtiva ettikleri humus miktarına göre verimlilikleri değişir.

2.5.2. Toprağın Strüktürü(Tanelerin İstiflenmesi)
Toprağın Strüktürü; toprağı teşkil eden zerrelerin bünyedeki duruşlarına denir. Toprağın fazla killi olması veya kumlu olması, humusun az veya çok fazla bulunması, asit veya alkali reaksiyonunun yüksek ve havalanmanın az olması, toprak strüktürünün bozulmasına sebep olur. Bu suretle toprakta kültürlerin yetiştirilmesi güçleşir. Strüktürü iyi olan topraklar normal zamanda tava gelir, çabuk ısınır. Su ve besin tutma kapasiteleri iyi olur. Kolay işlenir ve havalanması iyidir. Kırıntı bünye gösterir, keseklenmez.

2.5.3. Toprağın Humusu
Bitki artıklarının toprakta çürümesi ve ayrışması neticesinde toprak bünyesinde organik maddeler teşekkül eder. Bu çürüme ve ayrışma iklim şartlarına göre hızlı veya yavaş olur. Esmer koyu renkte olan bu maddeler humus adını alırlar. Humus terkip ve miktar itibariyle toprakta hiçbir zaman sabit kalmaz. Mütemadiyen değişmeye tabidir. Bundan dolayı toprağa verilen organik maddelerin arkası kesilirse şartlara göre kısa veya uzun bir müddet sonra topraktaki humus tamamen yok olabilir. Humusun topraktaki rolü önemlidir. Ağır bünyeli toprakları hafiflettiği gibi hafif bünyeli toprakları da normal hale getirir ve su tutma kapasitesini artırır. Toprakta iyi parçalanmış organik maddeler toprağın su tutma kapasitesini iki misline kadar artırır. Havalanmayı temin eder. Bunun neticesi olarak toprak sıcaklığının ayarlanmasında rol oynar. Ayrıca toprakta humusun fazlalığı toprağın besin maddelerini tutma kapasitesini artırarak düzenli bir beslenmeyi ve beslenmenin devamlılığını sağlar.

2.5.4. Toprağın Suyu
Topraktaki suyun kendisi, bitkiler için bir besin maddesi olmasının yanında, gazlar ve besin maddelerini eritici özelliği, ısı kapasitesine sahip olması, mikro-organizmaların yaşamaları için gerekli şartları temin etmesi ve toprak evsafı üzerinde etkili olması yönünden önemi çok büyüktür. Bitkiler, topraktan suda çözülmüş besin maddelerini ancak su vasıtasıyla alabilirler.

Toprağa fazla su verilirse, toprağın havalanması ve oksijeni azalır, toprak mikroorganizmaları ölür, bitki kökleri havalanmaz ve çürür. Fazla su aynı zamanda bitkinin olgunlaşmasını güçleştirir.
Bitki için daima lüzumlu olan su miktarı, bitkinin istifade edebileceği bir şekilde hazır bulundurulmalıdır. Bu bakımdan fidanlıklarımızda yapılacak kültür sulamasında toprak ve su münasebetlerinin iyi ayarlanması gerekmektedir.

2.5.5. Toprağın Havası
Toprak zerreleri arasındaki boşluklarda hava bulunur. Toprak içindeki havanın terkibi atmosferdeki havanın terkibinden pek farklı değildir.

Toprakta CO2’nin fazla olusunun sebebi, topraktaki organik ve inorganik bileşiklerin ayrışması esnasında bol miktarda açığa çıkmasıdır. Ayrıca bitki kökleri ve mikroorganizmaların teneffüs esnasında oksijen alıp CO2 vermeleridir. Bir toprakta şartlar, bitkilerin ve mikroorganizmaların faaliyeti için ne kadar müsait ise, çıkan karbondioksit de o kadar artar ve oksijen azalır.

Bitkilerin hayatında CO2’nin çok önemli rolü vardır. Çünkü asimilasyonda bitkiler, bol miktarda CO2 sarf ederler. Atmosferde çok az bulunan CO2 bitkilerin gelişmesi için kâfi gelmez. Bu bakımdan topraktan çıkan CO2’nin önemi büyüktür. Toprakta bitki köklerinin ve mikro-organizmaların faaliyeti için gerekli olan oksijen miktarının azalmaması için ise çapalama ve sürüm yapılır.

2.6. Toprağın Islahı
Orman fidanlık topraklarının, ideal olarak balçıklı kum veya kumlu balçık mekanik terkibinde olmaları arzu edilir. İbreli fidan yetiştirecek fidanlık topraklarının “Toz+Kil” muhtevasının %10-25 arasında olması lazım geldiği, yapraklılar için ise bu miktarın %35’e kadar çıkabileceği çeşitli literatürlerde belirtilmektedir.

2.6.2. Toprağın Reaksiyonu(pH)
Bir insanın tansiyonu ne kadar önemli ise, gerek toprağın gerekse sulama suyunun pH’sı da bitki hayatında o kadar önemlidir. Çünkü pH, bitkinin beslenmesi, kök gelişimi ve hormonal dengesi ile verimi üzerinde çok büyük bir öneme sahiptir.

Toprak reaksiyonu(pH), toprağın biyolojik ve kimyasal durumunu aydınlatan bir ifadedir. Bitkinin topraktan besin maddeleri alış verişinde önemli rolü vardır ve bitkiler kendileri için lüzumlu gıda maddelerini, belirli şartlarda ve belirli toprak reaksiyonlarında en iyi şekilde alabilirler. Ayrıca, toprakta yaşayan mikro-organizmaların yaşam ve gelişmesi, toprak reaksiyonu ile yakından ilgilidir. Toprakta mevcut besin maddelerinin çözünür hale geçerek istifade edilebilir şekillerde toprak solüsyonunda optimal miktarlarda bulunmaları ve kültürlerin bu besin maddelerini kolaylıkla alarak bunlardan azami derecede istifade etmeleri, toprağın mikroorganizma aktivitesi, ibrelilerde görülen Damping-Off(Devrilme hastalığı) ve Root-Rot(Kök çürüklüğü) gibi çeşitli mantar hastalıklarının mevcudiyeti ve netice itibariyle toprak verimliliği ve bitkilerin iyi bir gelişme gösterebilmeleri, toprağın değişen reaksiyonu ile doğrudan doğruya ilgili hususlardır.
Bitkilerin toprak reaksiyonu istekleri çeşitli olmakla beraber, genellikle ibreli türler 5.0–5.5 pH, yapraklı türler ise 5.0-6.5 pH değerleri arasında en iyi gelişimi göstermektedir.

Bununla beraber yapraklı türler 7.0–7.5 pH’a kadar normal gelişme gösterebilmektedir. Özellikle, kavak kültürleri için 6.0–7.0 pH şartları optimal olarak kabul edilmektedir.

Türkiye orman fidanlıklarının, genellikle pH dereceleri yüksektir. Onun için bazı önlemlerin alınması gerekmektedir.

pH da köklü değişikliklerin asit karakterde gübreler kullanılması suretiyle sağlanması mümkün değildir. Bu işlem ancak yardımcı olabilir. Bu itibarla, toprak reaksiyonunun düşürülmesinde esas olarak çiçek kükürt(S), sülfürik asit, demir sülfat ve alüminyum sülfat gibi asit karakterde veya toprakta asit hale dönüşecek kimyasal ıslah maddeleri kullanılır. Bunlardan herhangi birinin seçilmesi, daha ziyade, topraktaki reaksiyon hızlarına ve ekonomik oluşlarına bağlıdır. Örneğin, demir sülfat ve alüminyum sülfatlar oldukça pahalıdırlar. Sülfürik asit yakıcı olduğundan kullanılması esnasında oldukça dikkat ister. Kükürt de nispeten pahalı bir madde olmakla beraber, reaksiyonu kuvvetlidir. Ancak toprağa bir sene kadar önceden verilmesi, tahminen 10 cm derinliğine gömülerek zaman zaman sulanması ve toprağın sürülüp yahut çapalanarak kükürt oksidasyonunun sağlanması gibi çalışmaları da gerektirmektedir. Bugün için Orman Fidanlıklarında en yaygın olarak kullanılan maddeler kükürt ve sülfürik asittir.

2.6.3. Mikoriza
Bazı mantarlar birçok bitki türleri ile simbiyoz(ortak yaşama) olarak yaşayabilirler. Bunlar bilhassa bitkilerin kökünde bulunurlar. Bu şekildeki mantarlı köklere mikoriza adı verilir. Mikorizaların asıl görevi beraber yaşadıkları bitkiye azot temin etmektir.

Mikoriza mantarlarının kuvvetli bir emme özelliğine sahip oldukları ve bu suretle üzerinde yaşadıkları emici(kılcal) köklerin emme gücünü artırdıkları, mantar tarafından emilmek suretiyle alınan besin maddelerinin bir kısmını bilahare beraber yaşadığı bitki köklerine tedricen verdikleri tespit edilmiştir. Bu duruma göre, bu mantarlar geniş yüzeyleri ile besin arayıcı ve bulucu olup, bitki köklerinin besin deposu şeklinde çalışmaktadırlar. Mantarlar, bitki köklerinden karbonhidratları alarak yaşarlar. Mikorizalı fidanlar dona ve kuraklığa karşı daha dayanıklıdırlar.

Mikoriza mantarlarının diğer bir faydası da beraber yaşadığı bitkiyi, hastalık yapan amillerden korumasıdır. Hastalık yapan zararlılar toprakta çoktur. Mikoriza mantarlarının bitkinin köklerini bir kılıf gibi sarmış olması neticesi dıştan gelen zararlıların hücumuna karşı kökü çok iyi bir şekilde korudukları tespit edilmiştir. Çok faydalı olan bu mantarların, teşekkül edebilmesi için toprakta bazı şartların var olması gerekir. Genellikle orta derecede asit toprakları sever. Bazı türler 5.0-5.5 pH isterler ve iyi havalanan toprakları tercih ederler. Zira bu mantarların da oksijene ihtiyaçları vardır. Gelişmeleri için optimal sıcaklık 20°C’dir. Çok ıslak topraklardan kaçınırlar. Mantar, azotlu maddeleri(karbonhidratları) sevdiği için toprakların organik maddelerce zengin olması icap eder. Ancak toprağa yüksek dozlarda kimyevi gübre verilmesi, mikorizanın teşekkülünü kısıtlar. Bu durumda toprağa gübreleme ile verilecek besin maddeleri, mikorizanın teşekkülüne engel olmayacak şekilde ayarlanmalıdır.

Uygun bir aşılama tekniği ile fidanlık topraklarına mikoriza getirildiği takdirde yetiştirilen fidanlar sağlıklı ve ağaçlandırma sahalarındaki tutma başarıları yüksek olur.

Mikoriza mantarını bir fidanlığa aşılamak için, mantar sporları, orman toprağı, orman humusu, mikorizalı fidanın bizzat kendisi veya köklerinden faydalanılır. Orman humusu, diğerlerine nazaran daha fazla mikoriza teşekkülüne imkân vermektedir.

Hangi fidan türüne mikoriza aşılanacaksa, o türün teşkil ettiği meşçerelerden orman humusu alınıp, ekimden evvel toprakla 8–10 cm derinlikte karıştırılmalıdır.(Karaçam fidanı için bir karaçam meşçeresinden, sarıçam fidanı için bir sarıçam meşçeresinden humus temin edildiği takdirde en iyi netice alınmaktadır.) Tohum ekimi müteakip yastık üzerine bir miktar humus verilmesi başarı oranını daha da artırmaktadır.

3- FİDAN ÜRETİM TEKNİĞİ
Fidanlık topraklarında uygulanan kültürel işlemler, bir fidanlıktan diğer bir fidanlığa hatta aynı fidanlık içindeki parseller arasında bile değişebilir. Ancak, bazı ana işlemler hemen hemen her fidanlıkta aynıdır.

3.1. Ekim Yastıklarının Hazırlanması
Fidanlıkta ekim yastığının hazırlanma zamanı, fidan üretim planı ve fidan söküm zamanı tayin eder. Eğer yastıkların yapılması yeşil gübrelemeyi takip ediyorsa, yeşil gübre en az 30-45 gün önce sürülüp toprağa gömülmüş olmalıdır.
Ekimin başarısı, geniş ölçüde toprak hazırlığının derecesine bağlıdır. Bütün toprak işlemeleri ve gübreleme ekiminden önce ve toprağın yeterince oturmasını mümkün kılacak kadar önceden tamamlanmalıdır.

Mümkün olduğu kadar iyi tesviye edilmiş, çakıl, dal, çöp, kesek, vs. den temizlenmiş, tavında bir toprak üzerinde yapılmış bir ekim yastığı: tohumun ekimini ve çimlenmesini büyük ölçüde kolaylaştırır. Yastıklar, elle veya makine ile hazırlanır. Yastıkların yüzeyleri, mümkün olduğu kadar düz ve doğrultuları düzgün olmalıdır. Bu husus, makineli çalışma kolaylığı yönünden çok önemlidir. Genellikle ekim yastıklarının genişliği 120 cm, yastıklar arası genişlik(yastık yolu) 40 cm’dir. Yastık boyları, tarla veya parselin boyuna göre verilecek ara yollara bağlı olarak değişik olabilir.

Büyük fidanlıklarda, yastıkları makinelerle yapmak üzere traktöre bağlı yastık yapma ekipmanları kullanılır.

Ağır ve orta bünyeli toprak yapısına sahip fidanlıklarda drenaj kolaylığı için yastık yolları daha derin olmalıdır. İster makineyle, ister elle yapılan yastıkların yüzünün ince tırmıkla çok iyi işlenmiş, düzeltilmiş, kırıntı bünyeye getirilmiş olması, bilhassa küçük tohumların ekilmesi için şarttır. Yastıkların istikametinin çok düzgün olması gerekir.

Ekim yastıkları iyi bir drenaj sağlaması için genelde toprak seviyesinden itibaren 10cm kadar yüksek yapılır. Ekim yastıklarına, bölgenin yıllık ortalama yağışı 1000mm’nin altında ise 10 cm 1000mm’nin üstünde ise 10-15 cm yükseklik verilir.

Fidanlıkta ekim yastıkları sonbaharda yapılmalıdır. Çünkü sonbaharda yapılan yastıklar ilkbaharda büyük bir zaman kazandırdığı gibi pH ve kireci yüksek olan toprakların kar ve yağmur sularıyla yıkanması neticesinde fidanın yetiştirme ortamında pH düşmekte dolayısıyla kireç azalmaktadır.

3.2. Tohum Ekim Zamanı
Fidanlıkta tohum ekim zamanı, birçok faktöre bağlıdır. Ekilecek tohumların özelliklerine, katlamaya veyahut diğer ön işlemlere ihtiyaç duyup duymamasına, mevsimin iklim şartlarına ve fidanlığın iş kapasitesine bağlı olarak değişebilir.

Sedir, göknar, kayın gibi türler ile çimlenme zorluğu bulunan sert kabuklular (ceviz, badem, meşe, ligustrum vs.) ile saklama zorluğu bulunan atkestanesi ve kestane tohumları, katlamaya alınmayacaksa mutlaka sonbaharda ekilmelidir. Kayın tohumlarının rutubet miktarı %30’un altına düşürülmemelidir. Ocak ve şubat aylarında kayın tohumları –5 ºC sıcaklıkta ekim zamanına kadar bekletilebilirler. Kayın tohum ekim zamanında bir hafta önce bir hangarda beton üzerine serilerek devamlı sulama yapılır ve kürekle zaman zaman karıştırılır. Bu şekilde bir ön çimlenme meydana gelir. Kök uçları beyazlıklar halinde görülmeye başladığında tohumlar ekilmelidir.

3.2.1.Çimlenme Engeli ve Bu Engelin Giderilmesi:
Olgun tohumun kabuk, endosperm, meyve eti, embriyo gibi faktörlerden bir veya birkaçının etkisi ile çimlenmenin gecikmesi durumudur. Çimlenme engelleri başlıca dört sebepten ileri gelir:

-Kabuk: Kabuk sert olduğu taktirde suyun ve oksijenin girişine engel olur. Bu durum Ceviz, Badem, İğde, Yalancı Akasya, Sofora, Gladiçya, Katır Tırnağı gibi tohumlarda vardır. Tohumun ekilme zamanı ve diğer uygulanacak metodlarla kabuk sertliği giderilir. (Sülfürikasit, sıcak su, çizikleme vb.

-Endosperm: Bazı türlerde endosperm sertliğinden dolayı besin maddelerinden yararlanma mümkün olmamaktadır. Bu türlerin başında Ihlamur gelmektedir. Soğuk ve ıslak ön işlemle giderilir. Ayrıca Ihlamur tohumu toplanır toplanmaz ekilirse herhangi bir işlem gerektirmez.

-Meyve Eti: Bazı türlerde meyve etinde veya endosperm içinde bulunan bazı maddeler çimlenmeye engel olucu etki yaparlar. Çimlenme engellerinden dolayı pratikte bu tür tohumların(üzümlü, çekirdekli meyveler vs.) et kısmını veya meyveyi saran tabakayı ezerek, parçalayarak tohumdan sıyırmak ve bol su ile yıkamak gerekmektedir.(örneğin Mahlep, İğde)

-Embriyo: Embriyonun gelişmemiş olmasından(Pinus cembra) veya embriyonun dinlenme ihtiyacından(Meşe, Dişbudak, Gürgen, Akçaağaç) ileri gelen çimlenme engelidir. Soğuk ve ıslak ön işlemle bu engel giderilir.

Karaağaç tohumu ise, ilkbaharda toplanır toplanmaz hemen ekilmelidir.

Tohum ekimleri, mahalli iklim şartlarına ve tohumların biyolojik özelliklerine göre sonbaharda erken çimlenmeye sebebiyet vermeyecek şekilde geç, ilkbaharda ise, toprağın çalışmaya elverişliliği oranında ve geç donlardan zarar görmeyecek şekilde erken yapılmalıdır.

Bazı Orman Ağacı Tohumlarının Ekim Tarihleri

Name:  agactohumalma.jpg
Views: 49361
Size:  32.0 KB



Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön