Fotoğrafları gördükce, yazılanları ve planları okudukca, heyecanınızı gözlemledikce acaba farklı ülkelerde mi yaşıyoruz diye düşünmeye başladım.
Benim yaşadığım ülkede balkondan halı, kilim, çarşaf, sofra bezi silkelemekte, sigara külü ve izmariti atmakta, çay bardağı dibi dökmekte sakınca görmeyen, merdiven aralıklarına ayakkabı bırakan, çöp çıkaran titiz-temiz yurdum insanı
dikeceğiniz o pislik kaynağı, rüzgarda yağmurda toprağı dağılan, yaprağı kopup o canım tertemiz balkonlarına düşen, sularken es kaza damlayan o çirkin(!) çiçeklerinizi balkonda rahat bırakırlar mı dersiniz?
Size mi kaldı güzel, şık, herkesin göz zevkine hitap edecek balkonlar yaratmak. Çok istiyorsanız gidip köye, dağa, bayıra yerleşin; şehrin göbeğinde çiçek böcek yetiştirmek de ne ola ki!
Oturduğum apartmandaki on daireden dokuzunun gözüyle hayallerinizin gereksizliğine dair fikri. Bunu genellersek yurdum insanının %99'unun bu konuya bakışı. Alt kat komşusuyla papaz olmadan bunları başarabilen bizlere de anlatsın lütfen. Ben evin içinde beslediğim, kimseye zararı olmayan köpeğim için öyle çok mücadele ettim ki karamsarlığa kapıldım açıkcası.