Konu: Baldaş
View Single Post
Eski 25-11-2008, 15:51   #1
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Baldaş

Agaclar.net'e geliş maceranız nasıl oldu?

Nereden aklıma takıldıysa bambu bitkisini araştırıyordum. Belki memlekette deneyebiliriz diye düşünmüştüm. Google'a bambu yazdım Ağaçlar.net "Buralardan çekip gitmek" başlığı çıktı karşıma. Kendi konumu unuttum; sayfaları okumaya daldım. Sonra forumu kurcalaya kurcalaya gerçek bambu sayfasına ulaştım ve sonrasında siteye postu serdim diyebilirim.

Bambu konusu ne mi oldu? Nedense öylece kaldı; ilerleyemedim...

Burada neler öğrendiniz?

1- İnsanlık, yardımlaşma, paylaşma
2- İnternet ortamında Türkçe'nin imla kurallarına uygun yazılması
3- Tüm bitkilerle ilgili aklıma gelen hatta aklıma bile gelmeyen herşey ( Lithopsları görünce ağzım açık kalmıştı. Bir de begonvillere, plumeriaya, mumçiçeğine, sellukaya hayran kalmıştım )
4- Çevre, güncel olaylar, sağlık, duyuru ve yayınlar

Diğer üyeler sizden neler öğrendi?

Bilmem. Elimden geleni yapıyorum.

Sizi tanıyalım

Yolda Trabzon'da doğmuşum. Hastaneye zor yetişmişler. Normalde o kadar canıtez değilimdir. Yani fikirlerimin hızına vücudum bir türlü yetişemez diyeyim. Tipik teraziyim. Yaşım.... Eeee mesela Dallas dizisini hayal meyal hatırlıyorum. Adile Teyze'nin Uykudan Öncesine de yetiştim.

İstanbul'da büyüdüm. Anadolu'da yaşamaya başladıktan sonra İstanbullu olmanın insanı neye dönüştürdüğünü farketmeye başladım. Arkadaşlarım: " Sen daha anasının gözü, şüpheci bir tipsin, insanları daha hızlı tanıyorsun ne de olsa İstanbul bebesisin " diyorlar.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Çok değerli hocalardan ders aldık; bir kısmının kulakları çınlasın bir kısmına Allah rahmet etsin. Yine de koca fakültede bir tek Turgut Tarhanlı'nın derslerini hakkıyla anlıyordum. Neyse birkaç yıllık avukatlık deneyiminden sonra rotamı değiştirmem gerektiğini farkettim. Yok bu yalan oldu. Yanlış rotada olduğumun 16 yaşından beri farkındaydım. Aslında Ziraat Mühendisi olmalıydım. Ya da turizm okumalıydım. Ya da radyo televizyon ne bileyim...

Doksanlı yılların başında ailene "Ben Ziraat Mühendisi olmak istiyorum" dediğin zaman aldığın tepki şuydu: " Kaç tane Ziraat Mühendisinin işsiz gezdiğinden haberin var mı?"

Şu anda başa döndüm diyebilirim. Memleketime dönebilmek uğruna devlet memurluğundan yeniden başladım. Evliyim, şimdilik bir kızım var. Sayenizde hayallerime adım adım yaklaşıyorum. (agaclar.net = Katalizör)

Zamanınızın ne kadarını bitkilere ayırıyorsunuz?

Fırsat buldukça, tüm zamanımı bitkilere ayırıyorum. Görev başındayken boş kalınca bilgi toplamaya çalışıyorum. Sabah kalkar kalkmaz sarhoş gibi hemen salona çiçeklere bakmaya gidiyorum, sonra da balkona tabi....Onları ihmal ettiğim zaman nereye gidersem gideyim ne yaparsam yapayım içimde hep bir huzursuzluk oluyor. Bunun haricinde zaten Türkiye'nin en yeşil ilindeyim başımı nereye çevirsem yemyeşil bitki örtüsü.

Annem "Kafayı üşüttün artık" deyip kızıyor. Bitki delileri sınıfına kaydımı yaptırmam lazım. İyi de başka türlü nasıl birşeyleri başarır ki bir insan. Kafayı birşeyle bozmak lazım yani...

Agaclar.net'te "şu da olsaydı" ya da "olmasaydı iyi olurdu" diyebileceğiniz neler var?

Olmasaydı dediğim bir başlık yok. Olsaydı diyeceğim bir başlık da yok. Neden mi? "Madem olmasını istiyorsun ekle o zaman" derler adama haklı olarak...Yani burada yer almasını istediğim bir konuyu sağda solda, kitapta, dergide, internette farkedersem hemen buraya ekliyorum zaten. Uygun görülürse kalıyor, uygun başlıkta değilse taşınıyor, uygunsuzsa da silinir zaten.

Diğer üyelere ne tür önerileriniz olabilir?

Daha çok tohum biriktirin. Daha çok paylaşalım, takas edelim. Yerli tohumlarımızı koruyalım.Verimli, hibrit olmayan tohumları yaygınlaştıralım.
Hey deliler ! Boş alanlara uygun bitkileri dikiverin...

Hem sağlığımız açısından hem ormanlarımız için mangal yakmaktan, ormanlara cam kırıkları atmaktan vazgeçelim. ( Bunu site üyeleri için yazmıyorum gerek yok çünkü google, mesajı gereken yerlere ulaştırsın diye yazıyorum ) Ormanlar yandıkça hırslanmamız lazım..

Bitkilerle ilgilenmek sizi nasıl etkiliyor? En çok ilgilendiğiniz türler hangileri?

Müthiş keyif alıyorum, mutlu ve huzurlu oluyorum, zamanla çarpıklaşan bakış açım düzeliyor, kendimi iyi hissediyorum. En çok güzel kokan, çok yıllık ve sarılıcı türleri seviyorum. Hanımeli, yasemin, begonvil, morsalkım, selluka, mumçiçeği, gül...

Bitkilerle ilgilenirken yaşadığınız en ilgi çekici, trajik ya da komik olay hangisi?

Yeni evliydim. Hediye gelen bir difenbahyamız vardı. Belime kadar gelen gelişmiş bir çiçekti. Artık niye büyümüyor diye kurcalarken kökünü koparmışım, çiçeğin gövdesi elimde kaldı. Ne yapacağımı bilemeden biraz öylece durdum. Sonra aklıma daha iyi bir fikir gelmediğinden toprağına su döküp gövdeyi olduğu gibi yerine geri soktum.

Daha sonra da bir akşam eşime çiçeğin yerini değiştirmesini söyledim (Bak hinliğe bak) Eşim saksıyı kaldırır kaldırmaz çiçek devrildi haliyle. Eşimi bir güzel fırçaladım ve çiçeğimi kırmakla suçladım tabi...

Foruma katıldıktan sonra ileriye dönük planlarınızda değişiklikler oldu mu?

Oldu tabi olmaya da devam ediyor. Siteden cesaret alıyorum...

Agaclar.net toplantılarına katılıyor musunuz? Gözlemlerinizi yazar mısınız?

Bir kere katıldım. Misafir olarak. Doğu Karadeniz Bonsai toplantısıydı. Çok güzel bir düşünce. Yaygınlaştırılmalı ve geleneksel hale getirilip takvime bağlanmalı. "Hadi toplanalım mı" tarzında olmamalı. Seminer havasında geçmeli. Bazen gezi eğlence amaçlı ama çoğu kez eğitim ve paylaşım amaçlı olmalı...Hatta toplanıp organize olup atıyorum TEMA"nın organizasyonlarını istila etmeliyiz.

Bitkilerle ilgili yararlandığınız ve önereceğiniz kitaplar hangileri?

Büyük şehirlerde olanlar Üniversite kütüphanelerini rahatlıkla kullanabilirler. Evimde elimin altında olan kitaplar: Remzi Kitabevi'nin bitkilerle ilgili kitapları. Burada bazı üyelerimiz meslekleri bitkilerle ilgili olduğundan çok daha güzel kitaplar önerebilir...

Doğa ve çevre ile ilişkisini örnek aldığınız ya da örnek diye gösterebileceğiniz insanlar var mı?

Başta tüm Ağaçlar.net üyeleri, Tema Vakfı kurucu ve üyeleri, Atlas Dergisi yönetici ve çalışanları, Akut üyeleri, İsmini sayamadığım tüm çevreci sivil toplum kuruluşları, özelde artık hayatta olmayan dedem ve büyükannem...

Üye olduğunuz diğer forumlar hangileri? Agaclar.net'i onlardan ayıran özellikler ne?

agaclar.net. Burada mutluyum. Ayrılan özellikleri. Sayfa tasarımları, Türkçe'ye gösterilen özen, Üyelerin seviyesi ve bilgi birikimi, paylaşımlar, samimiyet...

www.kesfetmekicinbak.com Çok sık uğramasam da gerektiğinde mutlaka bakarım.
www.antoloji.com Aktif olarak katılmıyorum ama çok sevdiğim bir sitedir.
www.memurlar.net Bir dönem takip ettim.
www.zargan.com

Bitkilerle ilgili mesleki bir eğitim aldınız mı? Almak ister misiniz?

Almadım almayı çok isterdim. Burada bazen Ziraat Fakültelerinin seminerleri oluyor onları takip etmeye çalışacağım artık. Kısmet bakarsın eğitim şansı da doğar...

Zamanınızın ne kadarını agaclar.net'e ayırıyorsunuz?

İş gereği gün boyu internete bağlı kalmak zorundayız. Ağaçlar net açık bir pencere olarak duruyor. Fırsat buldukça okuyorum. Akşamları evde internet yasak. Çünkü internet savaşları çıkıyor. ( Bakınız Yalancı Romantik dizisi evin beyi ve hanımı )

Bitkilerden başka ilgilendiğiniz neler var?

Müziğe ilgim var, yeteneğim de var. Birkaç sene klasik batı tarzı keman eğitimi de almıştım. Şimdi anne babayız tüm uğraşlarımızı rafa kaldırdık. Yine de kendi yöremin enstrümanlarından birini çalmayı öğrenmek isterim ( Nefesim yeterse tulum ya da kemençeyi ). Türk Halk Müziği, klasik batı müziği dinlerim. Çok dertliysem Türk Sanat Müziği dinlerim. Başka birşey dinlemem.

Bunun dışında bol bol okurum. Kimseye söylemeyin, ilçeme kütüphane kurabilecek kadar kitabım var ama artık vermiyorum hiçkimseye. Okusunlar diye verdiğim kitapları hiçbiri geri gelmedi bugüne kadar. Hatta dönmeyen kitaplarımın aynısına para verip yeniden rafıma koyduğum da oldu. Lise yıllarımdan beri aldığım harçlıkların tamamı kitap ve dergilere harcandı. Üstbaş almadığım için arkamdan " Arkadaş olarak bula bula bu kılıksızı mı buldun" diyenleri duydum. Kulaklarınız çınlasın arkadaşlar !!

Herkes gibi kendimi dağlara vurmayı severim. Hiçbir zaman bir kaya tırmanışçısı gibi profesyonel olmadık ama ailece fırsat buldukça dağlarda yürüyoruz. Gitmişken de evin suyunu alıp geliyoruz.

Eşim ve ben İFSAK"ın kurslarına katılmıştık. Fotoğraf çekmek de hobilerimizden biri. Henüz dijital gelişmiş makinemiz yok mekanik Canon ile idare ediyoruz.

Yine eşimle yolculuk yapmayı seviyoruz. Gidelim de neresi olursa olsun...

Bunun dışında öğrenciyken deşarj olmak için dönem dönem yüzmeyle ilgileniyordum ama çok sürmedi kayda değer bir spor geçmişim yok açıkçası ama sporcu olsaydım mutlaka yüzücü olmak isterdim...

Mecburi hobilerimden biri Sinemadır. Mecburi diyorum çünkü eşim film hastasıdır hatırı sayılır bir film koleksiyonu vardır. O da yetmez televizyondaki belgeselleri ( Karadenizle ilgili olanları ) kaydedip CD yapar. Ben filme başlarım ve yarısına varmadan sarmadıysa horlamaya başlarım. Neyse bunu da yazalım çeşit olsun.

Şu andaki en önemli ilgi alanım kızımdır. Kendisi tam bir beter böcektir. Başedemiyorum pes ediyorum bazen ama o hayatımın en değerli varlığıdır. Sağlıklı beslenmesi ve yaşaması için elimden geleni yapıyorum.

Bitki, tohum, çelik paylaşımlarına katıldınız mı? Neler düşünüyorsunuz?

Katıldım, katılmaya devam ediyorum, harika buluyorum. Daha çok kişi katılmalı, daha yaygın olmalı. İnsanlar çok yardımsever. Hiç tanımadıkları insanlara tohumlarını, çeliklerini gönderiyorlar. Sevilay sayesinde Mumçiçeğim, Balıkçı sayesinde domateslerim ve kudretnarı tohumlarım, Nevsune sayesinde kefir mayam, Feridun Usta sayesinde kabak soyma bıçağım, İklimsiz sayesinde ( Söylemeeeemmm )....

Bunun haricinde Mahon67'den sebze tohumları yine Karınca70'ten çiçek ve sebze tohumları aldım. Ben de elimden geldiğince ihtiyacı olanlara elimden geldiğince birşeyler gönderiyorum. Burada herkes çok kibar ve alicenap, karşılık vermek için adres istiyorum onu bile vermiyorlar. Herkese çok teşekkür ederim...

Forumdaki hangi üyeler sizi olumlu yönde etkiliyor, neden?

Ayırmam hepsi aynı değerde benim için. Hepsi de olumlu etkiliyor. Tartışmaları bile gülümseyerek okuyorum. Sebep gerçekten donanımlı, iyikalpli insanlarla birarada olduğum için tabi ki.

Gönüllüsü olduğunuz Sivil Toplum Örgütleri var mı? Hangileri?

TEMA'ya üye olmuştum ve bağışlarda bulunuyordum aktif değilim itiraf edeyim. Bunun dışında malesef Deniz Fenerine de bağışta bulundum ve çok kısa bir süre çalışmalarında da bulundum.

Doğa ve çevre konularında yapılan protestolara aktif olarak katılır mısınız, katılmak gerekir mi?


İstanbul'dayken imza kampanyalarına katılarak destek oluyordum.Bir de internet üzerinden yürütülen kampanyalara destek oluyordum bunun dışında bir faaliyetim olmadı açıkçası.

TV ve radyoda bu konuları işleyen programları yeterli buluyor musunuz, nasıl olmalı?


Yeterli bulmuyorum ama yeterli olacak bu gidişle. Çevre konularının ciddiyeti anlaşılmaya başlandı diye düşünüyorum. Medya magazinleştirip sulandırmadan daha ciddi olarak konuya eğilmeli. Bu konuda en duyarlı kanal NTV. TRT'nin de konuyla ilgili çalışmaları var. Son birbuçuk yıldır televizyonlarda ne olup bittiğinden haberim yok aslında, gün gelecek internet televizyonun tahtına oturacak zaten...

Hobi bahçeleri hakkında neler düşünüyorsunuz?


Tabi ki olumlu buluyorum. Daha yaygın hale gelmeli. Belediyeler öncülük etmeli. Mümkün olduğu kadar nefes alınacak alanlar yaratılmalı.

Hepsinden sadece birer tane yazın: En sevdiğiniz;
ağaç: Çınar
çiçek; Gül
Gülden terazi yaparlar
Gül ile gülü tartarlar
Gül alırlar gül satarlar
Çarşı pazarı güldür gül
kitap: Cengiz Aytmatov ( Tüm eserleri )
şarkı: Mora Nene
müzik grubu/müzik sanatçısı: Kardeş Türküler, Kazım Koyuncu
ressam: Renoir, E. Vigee Le Brun
şair:Çok şair tanımıyorum ama güzel bir şiir eklemek isterim...

Ben bir kayısı ağacıyım

Ben bir kayısı ağacıyım
Kırşehir'in Dinekbağı'ndan.
Küçücük bir ev önünde yaşarım yapyalnız.
Yılda bir çiçek açar,
yılda bir kayısı veririm,
avuç içi kadar.
Yaz olur,
bir kadın silkeler dallarımı,
bir çocuk yerde bağırır, güler,
bense hoşnut olurum.
Hem zaten benim
ne söğütler gibi nezaketim vardır,
ne kavaklar gibi gururum.
Ben bir kayısı ağacıyım
Kırşehir'in Dinekbağı'ndan.
Dinekbağı'nda üç insan severim,
bir çocuk,
bir genç kadın,
bir genç adam,
benim kadar sessiz sedasız,
benim kadar halim selim.
En güzel ay nisan ayı,
toprak yumuşak yumuşak,
en güzel ay nisan ayı.
Yamur yağdı, çiçek açtı,
bir hoş oldu içerim,
en güzel ay nisan ayı.
Kavaklar uzakta upuzun,
bir sağa, bir sola,
başı döner kavakların.
Ben bir kayısı ağacı,
başımda çiçeklerim.
Ben bir kayısı ağacı,
üç insan severim:
bir çocuk,
bir genç kadın,
bir genç adam.
Çocuğun adı Ahmet,
kadının adı Fatma,
adamın adı İbrahim.
Ahmet küçük ve sarı,
Fatma tombul ve beyaz,
İbrahim uzun ve narin.
Bir tek toprak odaları var üçünün,
toprak odanın bir tek penceresi.
Ben bir kayısı ağacı,
bazan eğilir bakarım odaya,
yerde bir eski yatakla yorgan görürüm,

duvarda bir eski kırık ayna,
yerde bir eski kilim,
bir eski hasır.
Bir kayısı ağacı,
bazan eğilir bakar odaya,
çiçeklerinden utanır.
Dün gece gaz yakamadılar,
ayışığında gördüm üçünü.
Üçünün suratı asık.
Önce oturup
zeytin ekmek, taze soğan yediler,
sonra baktılar birbirlerinin gözüne,
sonra esnediler.
Gökyüzü bembeyazdı.
Gökyüzü çiçeklerimin renginde.
Gökyüzünde kavaklar..
Fatma uzandı İbrahim'in yanına,
sağa döndü.
Tombul,beyaz yüzü pencerede,
gözleri açık durdu sabaha kadar.
Çiçeği en önce kayısı döker.
Ben bir kayısı ağacıyım,
döküyorum çiçeklerimi.
Yer beyaz beyaz,
başım yeşil yeşil,
kayısılarım memede.
Haziran gelecek,
güneş yakacaktır tepemi,
kayısılarım balla, şekerle dolacaktır.
Ben bir kayısı ağacıyım,
haziran gelecek,
avuç içi kadar kayısılarım
Ahmet'in ekmeğine katık olacaktır.
Ben bir kayısı ağacıyım.
Kötü bir düşüncedir almış beni.
Geçti bağları budama zamanı, dedim,
dedim, çarşıda dört döner İbrahim,
dedim ekmek parası,
zeytin parası,
gaz parası.
Dedim, insanlar
neden yaşatılmıyor
ağaçlar kadar olsun.
Ben bir kayısı ağacı.
Fatma'nın, İbrahim'in, Ahmet'in
yumurtası, şekeri, eti.
Gittikçe artmakta kederim.
Günlerden pazartesi.

Gene geldi, elinde çanta, o şişman adam.
Şişman adam bir düşman gibi beni seyreder,
ben şişman adamı bir düşman gibi seyrederim.
Durmuş İbrahim kapıda,
yüzü dalgın ve sinirli,
bakıyor eli çantalı şişman adama.
Şişman adam uzattı gövdeme elini,
pencereden korkmuş kuzular gibi baktı Ahmet,
büktü boynunu kuzular gibi.
Ben bir kayısı ağacı.
Gövdemde sarı kağıt.
Yol parasını verememiş İbrahim,
verilmiş haciz kararı.
Yapmayın, dedim.
yılda bir çiçek açarım, dedim.
Etmeyin, dedim.
ekmeğe katık oluyor kayısılarım, dedim.
Bir öğle vakti baktım,
kavaklar uzakta upuzun,
bir sağa,bir sola.
Ben kışlık odun,
altı lira...

Abdülkadir Meriçboyu (1917 - 1985)

film: Tanrılar Çıldırmış Olmalı
web sitesi:www.agaclar.net

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön