View Single Post
Eski 29-06-2006, 13:42   #9
malina
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Ahmet Bey yazısının biraz kısaltıldığını söyledi ve orijinalini gönderdi. Umarım buradaki tartışmalara katılacak zamanı bulur...

Teşekkür ederiz


KAVAĞA ÇEVRİLEN ÇINARLAR
YABANCI TÜRLERLE ANKARA KUŞATMASI


Kavak düşmanlığı aldı başını gidiyor.İstanbul ve Ankara Büyükşehir sınırlarını kapsayan uygulama kararları yaygınlaştırılarak Anadolu kasabalarına değin uzandı.Duyanlarınız olmuştur gerekçe olarak; kavak polenlerinin insanlarda alerjik rahatsızlıklara yol açtığı hatta astım krizleri oluşturduğu öne sürüldü.bilgisizlik ve takıntı inatla, ısrarla sürdürülüyor. Konu ile ilgili olan insanlar, örgütler ve bilim insanları sürekli olarak açıklama yapıp yazılar yazdılar ama dinleyen yok. Bir kez kavaklar allerjen dedilerse sözlerinden dönmezler.

Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği olarak dört yıldır çeşitli girişimlerde bulunup yazılar yazdık. Kavak konusunda karar alanlara; polen olarak nitelendirdiğiniz uçuşan şeylerin dişi kavakların tohumlardır, bunların allerji yaptığına ilişkin bir araştırma bulunmadığını belirttik. Kavak polenlerinin erkek bireyler tarafından mart ve nisan aylarında oluştuğunu, o dönemde ise alerjik durumlara az rastlandığını ekledik. Allerjik polen üreten bitkilerin ilk sıralarında; buğdaygiller, kazayağıgiller, ayçiçeğigiller, çamgiller ve Akçaağaçlar bulunmakta kavaklar geri sıralarda yer almaktadır. Olsun onlar düşmanın kavak olduğunda karar kılmışlardır. O nedenle kavaklar birer ikişer kesilerek yok edildiler.Kavak sayısı belirgin bir şekilde azalınca yeni hedefler bulunmalı.

Başkent’ te yaşayanların ve sık gelenlerin dikkatini çekmiştir.Yıl başından bu yana yılların emeği olan güzelim koca çınarlar “budama yapıyorum” diyerek kavağa dönüştürüldüler. Hele bazıları içler acısı. Görünce, bir ağaca bu denli zarar verilebilir, bu denli kötü budanabilir dedirten görüntüde. Onlarca yıldır emek verilip büyütülen ağaçlar bilgisizce, sorumsuzca ve acımasızca doğrandı. Yapanlar, yaptıranlar kim? Ağaçları dikmek, bakmak, korumakla yükümlü olan belediyeler. Olaya tanık olanlar ve görenler üzülmekle, kendi kendilerine sokurdanmakla yetiniyorlar. Bir şeyler yapmak gerektiğini düşünen az sayıdaki duyarlı insan ise deyim yerindeyse ‘ çırpınıyor’ ama ağaçları kurtarmaya yetmiyor. Böylesi girişimler karşısında herkesin ortak bir refleks gösterip müdahelede bulunması gerekir.

Aslına bakılacak olursa yapılan eylemlerin çoğuna budama demek doğru değil. Budama ; ağacın kuruyan, hastalık taşıyan, ağacın kendisine yanındakilere zarar veren ve daha iyi gelişmesine olanak verecek dallarını, yaralarını kolayca onaracak biçim ve zamanda kesilmesidir. Budama diye yapılan şeyde, ağacın doğal biçiminin bozulduğu, açılan yarlar sonucunda erken çürümelerin başladığı ve ömrünün kısaldığı gün gibi ortada. Çirkinleştirilip ucubeye döndürülmesi başka konu. Neden bu denli bilgisizce ve acımasızca budama ( kesmek desek daha doğru olacak) yapıyorlar sorusuna bir yanıt verilecekse, fazla odun elde etmek demek gerekiyor.Evet kışlık odun çıkmış olacak. Başka bir neden daha var. Tepesine değin dalları kesilmiş çınarların altına ikinci ağaçları dikmek için yer açılıyor. Durum tam olarak böyle. Kızılay’ dan Gazi Mustafa Kemal Bulvarı boyunca Maltepe Camisine doğru yürürseniz; Çınarların dallarının nasıl budanıp altlarına yalancı servi ağaçlarının dikildiğini görebilirsiniz. Üstelik beş yıl önce şimdi dikilen ağaçların yerlerine doğu mazısı dikildiği, bunlardan çoğunun kuruduğu, kalanlarının da sökülerek uzaklaştırıldığı belleklerimizde.

Kötü budanmış çınarları görmeye yüreğiniz elveriyorsa; Kuğulupark’ ın yanından İran Caddesi boyunca yukarı doğru yürüyüp izleyin. Dayanma gücünüz kaldıysa yukarı devam edip Seğmenler Parkı’ nın bitişindeki ağaçların tepelerinin bile kesilerek yontuya çevrildiğine tanık olun.

Yapılan bu yanlış uygulamaları gözden kaçırmak istenirmiş gibi, başka bulvar ve caddelerde boyları 5-6 metre olan değişik türde ağaçlar dikilmekte. Yurt dışından satın alınarak dikilen bu ağaçların hangi ülkeden, kaç tane alındığını ve kaça alındığını bilmiyoruz. Öğrenmek amacıyla ( bilgi edinme hakkını kullanarak) Ankara Büyükşehir Belediyesi, Çevre Koruma Daire Başkanlığı’ na 1.5.2006 da başvurdum. İlgil Dairenin 15.5.2006 tarihinde verdiği yanıtta sorulan soruların hiçbirine açıklık getirilmeyip ”Bahse konu ağaçlar, bakım şartnamesi gereğince fidan dikim çalışmaları kapsamında olup Ankara’ nın iklim şartlarına uyum gösteren türler seçilmiştir. Ayrıca ağaçların tutma kapasitelerini artırmak amacıyla boylu ve formlu olmasına özen gösterilmiştir. Bitkilerin temini ile ilgili maliyetlerde ise birim teklif fiyatlandırması yapılmıştır. Dikim çalışmalarımız program dahilinde ilkbahar ve sonbahar aylarında yapılmaktadır” biçimindeki açıklamayla geçiştirilmiştir. Geçiştirilmekle kalınmamış bilimsel katkılarda da bulunulmuştur! Ağaç boyunun ve formunun tutma kapasitesini artırdığını bilmeyen çevrelere duyurulur.

Sıkça yinelediğimiz bir belirlemenin “her olgunun ekonomik, toplumsal, siyasal ve küresel boyutları vardır” ne denli doğru olduğunun bir kanıtı sanki yaşananlar.

Anımsanacağı gibi Çevre ve Orman Bakanlığı 2004 yılında 116 devlet orman fidanlığından 39 tanesini kapatma-satma kararı aldı.gerekçe olarak Türkiye’ nin fidan gereksinmesinin özel sektör tarafından karşılanabilir noktaya gelindiği, devletin pahalı çalıştığı, kaliteli fidan üretemediği gösterildi.Derneğimiz bu karara karşı dava açtı. Önce yürütmeyi durdurma, eylül 2005 te ise iptal kararı çıktı. Dava döneminde birisi yürütmeyi durdurma kararından sonra olmak üzere 6 fidanlık satıldı. Söğütözü Fidanlığı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ ne satıldı. Yine bildiğimiz başka bir gerçek; Ankara Büyükşehir Belediyesine ait fidanlıklarda yıllardır yeterli fidan üretimi yapılmıyor. Buna karşılık Aynı belediyede çeşitli mesleklerden 80 dolayın teknik eleman çalışıyor. Son yıllarda ülkede boylu fidan bulunmuyor şeklinde görüşler açıklanıyor. 1980 lerden sonra izlenen politikalarla kamu kuruluşları hantallaştırılıp işlevlerinden uzaklaştırılmış, ardından da özelleşme adı altında bu günkü sonuçlar çıkmıştır. Zonguldak Kömür Ocakları’nın kapatılarak dışardan kömür alınması karaları ile fidanlık kararlar arasındaki benzerlik yok mu?

Dışarıdan fidan satın alınması, tür seçimi, dikim yerlerin belirlenmesi kararlarına ilgili dairede çalışan teknik elemanlara danışılmadığı besbellidir. Kendi iradeleri dışında gelişen süreçten onların da rahatsızlık duydukları kanısındayım.

Uygulamanın Sakıncaları

a) “Ankara’ nın iklim koşullarına uyum gösteren türler seçilmiştir” savı gerçekdışıdır. Yurtdışından getirilen gürgenin Ankara’ nın ekolojik koşullarına uygun olduğu nasıl ileri sürülebilir. Bu kararları alırken hangi orman mühendisinin görüşü sorulmuştur.

b) Hangi tür ağacın ne zaman ve nasıl budanacağı bilinmemektedir.Cadde ve sokaklarda yanlış budama sonucu kurumaya yüz tutmuş, gövdesi çürümüş, kendi türünden başka bir şeye benzeyen yalancı akasya, dişbudak, sofora, mahlep ve Akçaağaçlar bulunmaktadır.Neredeyse doğal büyüme biçimini koruyabilmiş ağaç görmek olanaksızlaşmıştır.

c) Ankara öncelikle Başkent olması nedeniyle cadde,sokak ve parklara dikilecek olan ağaç, ağaççıkların seçilmesinde titiz davranmalı, Anadolu’ da doğal olarak yetişen türler seçilmelidir. Yabacı türler ise planlanmış belirli yerlere ve amaca uygun olarak dikilmelidir. Meşe çeşitliliği açısından en varsıl ülkelerden birisi olan ülkemize dışarıdan meşe fidanı getirilip yaygın olarak dikilmesinin haklı bir gerekçesi olamaz.

d) Bulvarlardaki 0,5-1 metre genişliğinde ve toprak yapısı bilinmeyen refüjlere gürgen, meşe, ıhlamur, batı çınarı gibi yüzlerce ağacı dikerken,20-50 yıl sonra erişecekleri boyutlar göz önünde bulundurulmamaktadır. Bazı yerlerde yeni ağaçları dikmek için 10-15 yaşındaki eski ağaçların sökülmesi nasıl açıklanabilir.

e)Tür ve yer seçiminin yanlış yapıldığının en belirgin örneği Ahlatlıbel’ den Gölbaşı’ na inen yolun kenarlarında ve refüjünde görülebilir. Belirtilen yerde 2004 yılında 15,-2 metre boyunda yüzlerce mazı fidanı dikilmişti. Bir yılsa kuruyan bu fidanların yerine; kenarlarda yalancı akasya, refujde çınarlar dikilmiştir. Şu anda çınarların tümüne yakını kurumuştur. Savurganlığın,özensizliğin, gösteriş merakının bunda iyi ne örnekletebilir.

Özet:

Önce kamu varlıkları olarak fidanlıklar gözden çıkarıldı, ardından parayı verip dışarıdan alırız yaklaşımı egemen kılındı. Ardından her şeyin özelleştirilmesi.Bizim ödediğimiz vergilerle, mali çerçevesini tam olarak bilemediğimiz ama büyük olduğundan emin olduğumuz savurganlıklar yapılıyor.

Mimari, kültürel öğelerle birlikte kent dokusunu oluşturan-oluşturacak olan ağaçların tür ve yer seçimine de titizlik göstermeli önem vermeliyiz.Bunun için günlük yaşamın bir parçası olarak müdahil olmalı, bireysel tutumlarımızı ortaklaştırmalıyız.


3.6.2006
Ahmet Demirtaş
Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Yön. Kur. Üyesi


Düzenleyen malina : 01-07-2006 saat 17:00
malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön