Biyolojik mücadele çalışmalarında birçok canlı grubu (doğal düşman)’ndan yararlanılmaktadır. Bunlardan başlıcaları böcekler, akarlar, örümcekler, kuşlar ve hastalık etmenleri (bakteri, virüs, fungus v.b.)’ dir.
Doğal düşmanları üç grupta toplayabiliriz.
1)
Predatör (Avcı) Böcekler:
Hayatı boyunca serbest olarak yaşayan, avını yiyerek veya vücut sıvısını emerek öldüren, çoğunlukla avından büyük boyda olan ve gelişmesini tamamlayabilmesi için birden fazla ava ihtiyacı olan canlılardır. Bu gruba örnek olarak gelin böcekleri, altın gözlü böcek, avcı akarlar ve örümcekleri verebiliriz.
Gelin böceklerinin farklı boy ve desenlerde çok sayıda çeşidi vardır. Bunlardan bazıları yaprak bitlerinin, bazıları kırmızı örümceklerin , bazıları da beyaz sineklerin etkili avcısıdırlar.
Altın gözlü böcek bir çok emici zararlı (yaprak biti, kırmızı örümcek, beyaz sinek, yaprak pireleri v.b.) ile beslenebildiği gibi küçük tırtıllar ve güve yumurtaları ile de beslenmektedir (Şekil 3).
Avcı akarlar, yaprak uyuzları ve kırmızı örümceklerin etkili avcısıdırlar. Armut şeklinde ve açık sarı renkli vücuda sahiptirler (Şekil 5). Yapraklar bir büyüteç ile incelenirse görülebilirler.
Örümcekler, meyve bahçelerinde tüm mevsim boyunca görülebilmektedirler. Yaprak pireleri (yeşil sinek), tırtıllar gibi birçok zararlı ile de beslenebilirler.
2.
Parazitoit (Asalak) Böcekler:
Yumurtasını konukçusunun içine veya üzerine bırakarak gelişmesini tamamlayıp, konukçusunu öldüren ve ergin oluncaya kadar, yalnız bir tek konukçuya ihtiyaç gösteren canlılardır. Bu faydalı böceklerden bazıları yaprak bitlerini, bazıları beyaz sinekleri, bazıları tırtılları ve bazıları da böcek yumurtalarını parazitleyerek öldürürler.
Parazitlenmiş yaprakbitleri mumyalaşmış bir hal alır .
3.
Entomopatojenler:
Böcekleri hastalandırarak öldüren mikroorganizmalardır. Bunlar bakteri, virüs, fungus (mantar) v.b. olabilirler.
Biyolojik mücadele programlarının hazırlanabileceği bölgelerdeki kültür bitkilerindeki tüm zararlıların ve bu zararlıların doğal düşmanlarının saptanması gerekmektedir. Söz konusu doğal düşmanların birbirleriyle ilişkilerinin çok iyi bilinmesi gerekir. Ayrıca, bu doğal düşmanların konukçularına hangi şartlarda ve ne oranda etkili olduklarının da ortaya konması gerekir.
Biyolojik mücadele çalışmalarında aşağıdaki yöntemler kullanılabilir.
1.
Doğadaki Mevcut Doğal Düşmanların Korunması ve Desteklenmesi: Biyolojik mücadele çalışmalarında öncelikli amacımız bahçelerimizdeki faydalı böcekleri korumak ve etkinliklerini arttırmaktır. Bu amaçla, bahçelerimizdeki mevcut doğal düşmanları tanımalı; zararlılara karşı ilaçlama yapmak gerektiğinde bu faydalılara etkisi az ilaçları seçmeli (bu konuda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Entegre Mücadele Teknik Talimatları’ndan yararlanılabilir); doğal düşmanlara daha iyi bir yaşam ortamı sağlamak amacıyla bahçe kenarlarındaki çalı ve yabancı otları korumalı, yakmamalı ve ilaçlamamalıyız.
2.
Doğal Düşmanların Çoğaltılarak Salınması: Eğer zararlımızın doğada etkili bir doğal düşmanı yoksa veya zararlının sorun olduğu dönemde yeterli yoğunlukta bulunmuyorsa, bu durumda doğal düşman çoğaltılıp uygun zamanda ve yeterli sayıda salınır. Örneğin: Turunçgillerde zararlı Unlubit’e karşı Cryptolaemus montrouzieri isimli gelin böceğinin kullanılması.
3.
Doğal Düşman İthali: Yeni bulaşan bir zararlının bulaştığı yerde doğal düşmanları yoksa veya yetersiz kalıyorsa, yurt dışında var olan etkili doğal düşmanları getirtilerek zararlının biyolojik mücadelesinde kullanılır.
Biyolojik mücadele uygulamalarını olumsuz yönde etkileyen başlıca faktörleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.
1) Zararlı ve Hastalıklara Karşı Kullanılan Zirai İlaçlar: Zararlılara karşı kullanılan ilaçların birçoğu faydalı böceklere çok zehirlidir.
2) İklim: Bazı doğal düşmanların çoğalabilmeleri ve etkinliklerini sürdürebilmeleri için iklim uygun olmayabilir.
3) Karıncalar: Karıncalar, yaprak bitleri ve kabuklu bitler gibi zararlıların salgıladıkları tatlımsı maddelerle beslendiklerinden bu zararlıları doğal düşmanlarından korurlar.
4) Toz : Parazitoit ve predatör böceklerin etkinliklerini azaltıcı etki yapmaktadır.
5) Ergin Gıdası: Birçok faydalı böceğin erginlerinin beslenebilmesi ve çoğalabilmesi için nektar, polen, balözü v.b. maddelere ihtiyacı vardır.
BİYOLOJİK MÜCADELE Böcek populasyonunu dolayısıyla böcek zararını azaltmak için canlı organizmalardan yararlanmak suretiyle yapılan mücadeleye biyolojik mücadele denir. Kuşlar Tüm Vertebrata’lar içinde, kuşlar en önemli böcek yiyen hayvanlardır. Bir çok kuş türü tüm hayatları boyunca sadece böcek yiyerek geçinirler. Bunlar arasında kırlangıçlar ve Gece atmacaları anılabilir. Birçok tohum yiyen kuşlar da, yuva dönemlerinde böcek yerer. Zira tohum yiyen böcekler, yuvalarını böceklerin fazla oldukları dönemlerde yaparlar ve böcek populasyonunun azalmasında önemli rol oynarlar. Bu nedenle ormancılar yararlı kuş türlerini yalnız korumakla kalmayıp, aynı zamanda kışın yemlemek ve yuva yapabilmelerini sağlamak amacıyla uygun yerler hazırlamak suretiyle onları korumalıdırlar. Kuşların besin gereksinimlerini tespit etmek için ya midelerini tetkik etmek, **** bunları böcekle beslemek gerekir. Bu hususta yapılan araştırmaların birinde 2 adet Karabaş, Parus major L.(Passeres, Paridae)’in saat 6’dan 19’a kadarki 13 saatlik süre içinde 187 Malacosoma neustria (L.) (Lepidoptera, Lasiocampidae) ve Earias chlorana (L.) (Sögüt örücüsü (Lepidoptera, Noctuidae) pupasını yedikleri tespit edilmiştir. Bir başka denemede de 1 adet Mavi karabaş, Parus coeruleus L’ın günde 1000’den fazla böcek yumurtası yediği görülmüştür. Böcek yiyen kuşlar arasında Cuculus canorus L. (Guguk kuşu) (Cuculi, Cuculidae) başta gelmektedir. Yapılan bir araştırmada, bir Guguk kuşunun midesinde 2cm uzunluğunda 88adet Thaumetopoea processionea (L.) (Meşekesimi böceği) tırtılı ve bir başkasının midesinde de 110 adet Tortrix viridana (L.) (Yeşil meşe bükücüsü) tırtılı ile 10 tane Mayıs böceği bulunmuştur. Yukarıda adı geçen türlerden başka Sığırcık, Bülbül, İspinos, Çoban aldatan, Turna nevileri, Ağaçkakan, Leylek, Tavuk
vb. böcek yiyen başlıca kuşlardır. Böceklerle geçinen kuşlar, Biosönoze’nin önemli üyeleri olduklarından doğadaki ahengin devamı için çok lüzumludurlar. Fakat böcek yiyen kuş türlerinin bir böcek epidemisini tamamen ortadan kaldırması hiçbir zaman beklenemez. Kuşların bu yararlı faaliyetleri, böceklerin fazla bulunmadığı normal zamanlarda yaptıkları önleyici etkilerinde görülür. Böcek yiyen kuşların bir yöreden diğer yöreye nakledilmesi pratikte iyi sonuçlar vermemiştir. Bazı türler getirildikleri yeni alanlarda çoğalmışlar ve yerli türlere arzulanmayan bir ortak olarak onların miktarını azaltmışlardır. Böceklerin zararlı etkilerini önlemek için, böceklerle geçinen kuşları korumak çok önemli bir tedbirdir. Bunun pratik bir şekilde gerçekleştirilmesi için aşağıdaki hususların sağlanmasına çalışılmalıdır. (1) Böcek yiyen kuş türlerinin yuva yapabilmesi için ormanın ve ağaçların uygun yerlerine yapay kuş yuvaları asmalıdır. Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bir araştırmaya göre, yapay kuş yuvalarının konulduğu ormanlarda Coleotechnites milleri (Busck) adlı yaprak delicesinin miktarının %30 azaldığı saptanmıştır. Fakat yapay kuş yuvalarının her yıl temizlenmesi gerektiği unutulmamalıdır. (2) Açıkta üreyen kuşların yuva yapabilmelerini kolaylaştırmak üzere kuş koruma ağaçları denilen fazla dallı bitkileri yetiştirmelidir. (3) Ötücü kuşların düşmanları ile savaş etmelidir. (4) Kuşları kışın fena havalarda yemlemelidir.(6) YAPAY YUVA SANDIKLARINI HANGİ REVİRLERE VE NE SAYIDA ASMAK GEREKİR? Orman zararlıları ile biyolojik olarak savaşmak için, ormanda mevcut kuş populasyonlarının artırılması kaçınılmaz bir durumdur. Bu uygun yerlere yeterli sayıda yuva sandığı asmakla gerçekleştirilebilir. Böylece böcekçil kuşların rahat ve tehlikesizce üremeleri, populasyonlarını artırmaları sağlanmış olur. Zararlıların bulunduğu bölgeye asılan yuvalarda kuluçkaya yatma imkânı bulan kuşlar, ormandaki zararlıların en yoğun olduğu mayıs-haziran aylarında, yavrularını sabahın erken saatinden, akşam karanlığı çökünceye kadar böceklerle beslerler. Asılacak yuva sandıklarının sayısı alanın toprağının yapısına, iklime, ağaç türlerine, meşcere yaşına ve zararlı böcek tehdidi altında bulunup bulunmadığını göre değişir. Bu nedenle yuvaların asılacağı ormanları üç grup altında toplamak mümkündür: 1. GRUP : Ağaç türlerinin değişmediği ve böcek zararının olmadığı, **** çok az görüldüğü ormanlar bu gruba girerler. Bu gibi ormanlarda sembolik de olsa 10 hektara, en azından birkaç yuva sandığı asmalı ve böylece oradaki kuşların belirli bir populasyonu korumaları sağlanmalıdır. 2. GRUP : Bu gruptaki ormanlık alanlar, orman zararlılarının zaman zaman kitle halinde üredikleri bölgelerdir. Eğer buralarda Totrix viridana L., Lynantria dispar L.Euprcetis chryorrhoea L., Diprionpini L., Neodiprion sertifer Geoffr., vd. gibi orman zararlıları kitle halinde ürerse, mümkün mertebe çok sayıda yuva asılması gerekir. 3. GRUP : Bu grup ormanlarda sık sık zararlı tahribatı görülür. Çoğu kez de ağaçlar çıplaklaşıncaya kadar tahrip edilir. Böylece alanlara eldeki imkânları zorlayıp mümkün mertebe çok sayıda yuva sandığı asılmalıdır. Burada uygulamacıyı en çok ilgilendiren husus, yukarıda verilen orman gruplarına ne kadar sayıda kuş yuvasının asılmasının rantabl olacağıdır. Yuvaların asılacağı alanı birbirinden uzakta bulunan her biri 100 hektar büyüklüğünde 10 revire ayırmak gerekir. Bu 100 hektarlık alan başlı başına büyük olacağından her revirde 20 hektarlık iki odak bölgesi; yeni yuvaların yoğun olarak asıldığı bölgeler saptanmalı ve her odak bölgesine (20 hektarlık alana) 100 yuva asılmalıdır. Böylece her hektara 5 yuva isabet edecektir. Bu örnek yuvaların işgal oranının yüksek olması halinde (%85-90), maksimum değer alınarak tatbik edilir. Normal olarak bir alanda asılan yuvalar %60’dan aşağı işgal edilirse oraya başka yuva asmak rantabl olmaz; ana her halükârda kuluçka döneminde erkek bireylerin geceyi geçirecekleri yuvaları da nazarı dikkate almak lazımdır. Yuvaların asılma mesafesi birbirinden en az 25 adım olmalı; ama bu arada çok uygun bir ağaç görülürse bu kurala bağlı kalmaksızın oraya asılmasında yarar vardır. Yuvalar genellikle kapalılığı yüksek, dolayısı ile karanlık, rutubetli ve serin ladin-kayın ormanlarında, ışığın içeri girdiği boşluklara veya yol boyunca asılmalıdır.