View Single Post
Eski 18-05-2008, 08:40   #18
yazsonu
Ağaçsever
 
yazsonu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 09-05-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 81
Zirai ilaç kullanımı üzerine...

Kimyasallardan ne kadar uzak durmaya çalışsak da beceremiyoruz, ya da kaçımız uzak yaşayabiliyor? Geçen hafta, her zaman olduğu gibi eşim pazara çıktı ve çeşitli sebzeler alıp geldi. Bunların kimyasal maddelerce durumları ne bilmiyoruz. Bilemiyoruz. O gün yeni gelen salatalıklardan bir tanesini köpük köpük yıkayarak kabuğu ile birlikte yedim. Yemez olsaydım, yarım saat kadar sonra yarım mide bulantısı, genel durumda olumsuzluklar başladı. Geri kalan 3 kg salatalığı çöpe atmakla yetindik. Kim hakkında ne işlem yapılabilir. 3-4 yıl önce de çilekten aynı zehirlenmeyi geçirmiştim ve o günden sonra her gördüğüm çilekleri ne kadar resimlik ve gösterişli olurlarsa olsunlar zehir deposu olarak sanmaya başladım. Çilek yiyemez oldum.

Değinmek istediğim nokta şu: Eğer bir sebze veya meyve bu kadar seri ve akut bir zehirlenme tablosuna neden olabiliyorsa, ihtiva ettikleri zehirli madde oranı akıl almaz düzeyde olmalı. Kaldı ki, akut zehirlenme tablosuna neden olmayacak kadar kimyasal madde içermeleri de sağlık açısından önemli derecede sakıncalıdır.

İki uçurum arasında hissediyorum kendimi. Bir yanda organik tarım, öte yanda bir gün önce sistemik ilaçlarla ilaçlanmış bir sebzenin toplanıp pazara sunulması. Bu olay salt cehaletin değil ihanetin de kendisidir. Kontrol mekanizması yok. Sabah pazara çıkıyorsunuz tıka basa sebze dolu, akşam üzeri bakıyorsunuz hepsi hemen hemen satılmış. Yazık değil mi bunu tüketenlere? Kim el atacak, nasıl önlenecek?

Benim 50 metre karelik, toprağı dağlardan parası getirtilmiş minik bir bahçem var. Mayıs başında 10 kök patlıcan 20 kök domates 70 kök biber diktim. 12 gün sonra bahçeye vardığımda şaşırıp kaldım, hiç bir gelişme olmamıştı. Gözlüğümü takıp yaprakları kontrol ettiğimde yeşil yaprak bitlerini gördüm ve kimyasal (DDVP) kullandım. Sn Mine hanımın bitkisel kökenli formüllerini anımsadım ama o anda acilen beceremedim. Neyse böyle gideceğiz. Hasat zamanı değil.

1 - Şu anda hasat zamanı olmadığı için kullandığım bu ilaçlar önemli derecede insan sağlığını tehdit ederler mi? Toksik etkilerinin kaybolması için ne kadar beklememiz gerekiyor. İnaktive olmalarını çabuklaştıracak bir yöntem var mıdır?Prospektüslerine inanmadığımı ve bağlı kalmadığımı da ekleyeyim.

2 - En az sakıncalı olduğu ve etkisi az olsa da geniş spektrumlu olduğu için kükürt kullanmam önerilmişti ve ben de kısa aralıklarla kullanmaktayım. Başarılı da oldum, geçen yıl mantar enfeksiyonlarına yakalanmadım. Kükürdün sağlığımızı tehdit boyutu ve sakıncası nedir?

3 – Sulu ve toz kükürtler arasında da önemli farklar var. Toz kükürt bulamadığımda sulu olanını kullandım, yapraklar üzerinde kükürt lekeleri kaldı. Bunun özümleme olayına olumsuz etkisi olduğunu sanmaktayım, özellikle gelişimini yeni sürdüren fideler üzerinde. Kuşkum doğru mudur yoksa yersiz mi?

4 – Kükürtün diğer kimyasallarla geçimsizliği olduğunu duydum, doğru mudur? İnternette çok dolaştım ama bu soruya yanıt bulamadım. Özellikle çatıdaki asmamı bakırlı preparatlarla periyodik olarak ilaçlamam öneriliyor. Bakırlı preparatlarla kükürdü aynı anda kullanabilir miyim, kullanamazsam ne kadar aralıklarla beklemeliyim? Şu anda iki haftalık aralarla dönüşümlü olarak bakırlı ve kükürtlü ilaçlama yapmaktayım. Devam mı edeyim değiştireceğim bir yöntem önerilir mi?

Uzun mu ettim, çok mu oldum?
Tüm çabalarımızın sonucu sağlıklı ve mutlu olmamız için değil mi? Bence öyle…

Saygılarımla...


Düzenleyen yazsonu : 06-06-2008 saat 21:28 Neden: İlgi olmadığı için konu kapatılsın
yazsonu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön