[aykutalp]

Bu, "tanışma" bahsinden sonra attığım ilk mesajım. Tekrar herkese merhaba.

Bundan bir buçuk sene önce oldukça başarısız bir çiçek yetiştiriciliği deneyimim oldu. Öncelikle bundan bahsedeyim. Eski evimde oldukça hevesle bir çok saksıya Eminönü'ndeki çiçek pazarından aldığım tohum ve fideleri ektim\diktim. Kısaca,

1. Aldığımda her tarafından çiçek fışkıran açelyam önce çiçeklerini döktü. Sonra yaprakları paslandı. O panikle "Çiçek Coşturan" gibi komik bir ismi olan sıvı gübreyi kullandım, işe yaramadı. Nihayet açelya kurudu. İnatla tekrar açmasını bekledim, ama bitkim öldü.

2. "Salon gülü" ismiyle aldığım bodur gülün de önce çiçekleri, sonra tamamı kurudu. Fakat ben bu isimde bir bitkiyi birdaha görmedim. Genetiği ile oynanmış olabilir.

3. Soğan olarak ektiğim lalelerim ve ters lalem (Ağlayan Gelin) hiç filizlenmedi. Böceklendi. Saksının her tarafına parlak bir salgı bırakan beyaz bir tür örümcek bunlara musallat oldu. Sonunda çürüdüler.

4. Diğer saksılara tohum olarak ektiğim şeker begonyası, krizantem vs. gibi çiçeklerin bir çoğu hiç çimlenmedi. Kalanları küçük filizler halindeyken öldü.

5. Bir de memlekette (Yozgat) çekirdekten yetiştirdiğim Yeni Dünya (Malta Eriği) vardı. Oradayken kocaman olmuştu. Normal şartlarda bir tane bile hemcinsinin bulunmadığı Yozgat'ta gayet sağlıklı olan ağaç, iklimi çok daha müsait olan İstanbul'da kurudu.

Anlayacağınız, hangi dalı tuttumsa elimde kaldı ve oldukça hevesim kırıldı. Fakat eski evim hiç güneş almıyordu. Şimdi güneş alan bir eve taşındım ve artık bir balkonum var. Yeniden denemek istiyorum. Haftaya yine Eminönü'ne gidip bazı fideler almak istiyorum. Bu sefer her bir çiçeğin kendine has gereksinimlerine dikkat edeceğim.

Çok uzattım, kusuruma bakmayın. Sorum şu:

Mayıs sonu\Haziran başı ekmek\dikmek için hangi çiçekleri alayım?

(Doğrudan güneş almayan fakat aydınlık, en azından yarı gölge bir balkonum var. Anlattığım üzere herşeye baştan başlıyorum. Bakımı nispeten kolaylardan söylerseniz sevinirim.)