View Single Post
Eski 15-03-2008, 14:41   #45
Oğuz Karsan
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Keşke her bürokrat işini sizin gibi yapsa . . .

Sn. Özlem,

Yazdıklarımdan alındığınızı hissediyorum. Ama şahsi algılamayın lütfen

Anlattıklarım malesef doğru ve hukuk devletinde olmaması gereken uygulamalar.
Devletin ikilemi var. Hem kanunu uygulayacak hem de kendini koruyacak ikilem bu. Ayrıca ben de uzun seneler devlet memurluğu yaptım. Devletin işleyişini bilirim.

Bazı kendini bilmezler kraldan fazla kralcı olup kanunların ve yargının yerine kendilerini koyup öyle davranırlar. Bunuda çok iyi bilirim.

Sizin gibi görevini canla başla ve doğru bir şekilde yapan kişiler yok değil ama yeterli de değil. Herkesin daha duyarlı olması lazım ben bunları benim davam ile ilgili söylemiyorum.

Kimse işini yapmak istemiyor çünkü bir yakınının menfaatine dokunuyor. Zaten burası 10,000 nüfuslu bir yer malum ahbap çavuş ilişkileri hukukun ve kanunların uygulanması için gerekli olan delillerin bulunup ortaya çıkartılmasının önündeki en büyük engel.

Sn.Özlem burada bir oldu bitti var. İsyanım ona. Kızgınlığımdan ve coşkumdan dolayı gerektiği gibi anlatamıyor veya nakledemiyor da olabilirim. Sizin zamanında görevinizi layıkıyla yaptığınıza şüphem yok. Ama ben zaten sizin gibi davranmayanlar yüzünden mağdurum. İsyanım bu gibi kişilerin içinde barınmasına izin veren sisteme.

Sadece işlerini savsaklamamakla kalmıyorlar bir de bu davada kendilerini ormanın yardımcısı ve davanın müdahili gibi görüyor olacaklar ki. Bazı evraklar kayboluyor, bulunmuyor,bulunsa bile bazıları daha önce ele geçirdiğim evraklardan farklı. Boyanmış veya yeni mi yapılmış belli değil. Gerçek mi tahrifat yapılmış mı onu da araştırmak gerekiyor. Şu aşamada çok zorlanıyorum.

Yoksa zaten hukuk ve kanunların işlemesine izin verilse. 5-6 adet yargıtay kararı var. Ayrıca zamanında ormanı korumak amacıyla konulmuş olan kurallar da benden yana ama maalesef birileri gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyorlar.Demek ki olayın boyutları sandığımızdan daha büyük de olabilir.

Mesele sadece tapu iptali değil. Zamanında birileri büyük bir yanlışlık yaparak kadastro görmüş ve tahdit sınırları dışında kalmış araziye eski sahibinin yaşlılığından ve ilgisizliğinden de olsa gerek orman idaresince ağaç dikilmiş. Böyle bir yanlışlık olur mu demeyin benim bulabildiğim belgeler ve yaptığım konuşmalar bunu gösteriyor.

Hep tersi olurdu. Vatandaş ormanı bir şekilde yok ederek tarla yapardı. Bizim olayımızda ise tam tersi olmuş. Orman tapulu araziye ağaç dikmiş şimdi ise bu yanlışlığı yapanlar çabuk tarafından ve dillenmeden olayı kapatmak istiyorlar yoksa foyaları meydana çıkacak. Bence olayın tarifi bu.

1950 li yılların haritalarını bulup çıkaranlar 15-20 yıl önce dikilen ağaçların tutanaklarını bulamadıklarını söylüyorlar.

Öyleyse İki ihtimal var.

1

Eğer ağaçlar tahditten önce dikilmiş olsa, orman tahdidini yapan 88 nolu kadastro komisyonund görev alanlar dikili ağaçları görüp burası orman demezler mi ?

2

Eğer tahditten sonra orman ağaç dikmişse elinde harita yok mu ? tapulu araziye neden ağaç dikmiş. ?

Hadi bir yanlışlık oldugunu varsayalım 16 yıldır neden kimse görevini yapmadı, her gelen haritaları doğru kabul etmiş bütün icraatlar bu haritalara göre yapılmış bize gelince haritalar yanlış olmuş. Hadi buyrun bakalım.Şimdi 16 yıldır yani Kadastronun yaptığı orman tahdidinden beri kaç orman müdürü, orman şefi ve diğer yetkilileri bu işten ve yanlışlıktan sorumlu.? Peki bütün bu kişilerin yaptığı ve düzeltmedikleri yanlışlığın bedelini biz ödeyelim ?

Hadi bu sorulara cevap bulun. Cevap bulduğunuzda bu yanlışlığı yapan ortaya çıkacaktır.

Şimdi acaba evrakları vermek istemeyenler zamanında bu yanlışlığı yapan kişiler olmasın sakın.

Her iki ihtimale verilecek cevap bizim mantıken lehimize.

Kaldı ki bu konuda hiç bir yanlışımız yok. Okumuş ve ağaç sever kişiler olduğumuzdan araziyi 2001 yılında almadan önce orman idaresine tapu ve çap ile başvurup alacağımız arazinin orman ile bir ilişkisinin olup olmadığını ısrarla sorduk. Orman Yetkilisi olan şef O.Ü ise ısrarla ormanla bir ilişkisi yok dedi biz daha da üsteleyip içinde çam ağaçları var dediğimizde bize ağaç olması önemli değil, önemli olan tahdit haritası deyip fotokopisini çekip sarıya boyadıktan sonra elimize tutuşturmuştu.
Aradan 7 yıl geçti biz araziyi telle çevirdik kuyu açtık,ağaçların bakımını yaptık, yeni bir sürü ağaç diktik,drenaj kanalı açtık ve bütün bunları yaparken de her defasında şefe gittik.

Aynı şef bir tutanak düzenleyip burası orman olabilir dedi diye hazine dava açtı

Hem de aşağıdaki İçtihat Birleştirme Kararına rağmen.

BİR İÇTİHAT BİRLEŞTİRME KARARI
7,1,1948 gün 16/19-1 numaralı içtihat birleştirme kararında ve 30,9,1981 gün ve 1979/1-157 esas ve karar numaralı Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği gibi, Orman ile ilgili davalarda gerçek hasım ister davalı ister davacı olsun Orman Yönetimidir. Orman olan bir yer için Hazinenin dava hakkı yoktur. Demiştir dolayısıyla

Eğer orman iddiası varsa ,Bu nedenle hazine dava açamaz.

Kesinleşmiş orman tahdidi olan yerlerde ise, kural olarak yerin orman olup olmadığı kesinleşen bu tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir. Bu yapılan sınırlama işlemi, tahditten sonra açılacak davalarda kesin hüküm sonuçlarını doğuracaktır. Davadan önce kesinleşen orman tahdidi, taşınmaz yönünden kesin delil teşkil edeceğinden mahkemenin diğer delillerle o yerin orman olup olmadığını araması gereksizdir.

Bilirkişi ve mahkeme çok iyi bilmektedir ki her olayda olay tarihinde yürürlükte olan kanun ve belgelerden faydalanılır.

Orman tahdit haritasının yerine uygulanmasını gerektiren Yargıtay Kararlarını aşağıya iliştiriyorum

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 28,12,1995) E.1995/10488 , K.1995/17623 Sayılı Kararı Özet : Teknik Bilirkişinin,Orman Tahdit Haritasıyla uyum sağlamayan eksik kroki ve raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 13,05,1993) E.1992/10248 , K.1993/4283 Sayılı Kararı : Özet : Orman tahdidinin kesinleştiği yerlerde bir taşınmazın orman olup olmadığı kural olarak tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 09,02,1994) E.1994/268 , K.1994/1045 Sayılı Kararı : Özet : Orman kadastrosu yapılıp kesinleşmişse, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının yerine uygulanması ile çözümlenir.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 25,10,1993) E.1992/14005 , K.1993/8560 Sayılı Kararı : Özet : Kesinleşen orman tahdit haritası zemine uygulanmadan, bir yerin orman olup olmadığı hakkında sonuca ulaşılamaz.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 04,06,1992) E.1992/1885 , K.1992/2696 Sayılı Kararı : Özet : Bir taşınmazın bulunduğu yerde kesinleşmiş Orman tahdidi var ise, İnceleme kesinleşmiş tahdidi gösteren orman tahdit haritasına göre yapılır. Kesinleşmiş tahdit söz konusu değilse,3116,4785,5658,6831 sayılı yasalar uyarınca araştırma yapılması gerekir.

Halbuki bu konuyu çok iyi bilmesi gereken bilirkişi ısrarla raporunun son bölümünde “ Eski tarihli belgeler verilerine göre dava konusu parsel sahası,3116 ve 4785 sayılı yasalara göre orman kapsamında olup 5658 yasa ile ilişkili değildir. Aynı parsel 6831 sayılı yasanın 1, maddesi gereği orman sayılan yerdir tespit ve kanaatimi içerir işbu rapor, Hakimliğinize saygı ile sunulur. Demiştir.

Dolayısıyla yukarıdaki Yargıtay kararına aykırı hazırlanmış bilirkişi raporu geçersiz olması lazım değil miydi?

Kesin hüküm için 1992 senesinde ki Kadastro ve Kesinleşen Orman tahdit haritasının zemine uygulanması zorunludur. Bu benim iddiam değil. 20, Hukuk Dairesinin koyduğu içtihat. Ama maalesef bu da yapılmadı.

Bir gün nasıl olsa tahdit haritasını bir şekilde ele geçireceğim.

Bu işlem yapıldığında kanunlar karşısında orman iddiası çürüyecek ve ortadan kalkacaktır.

Hakimin de bu olaydaki davranışını ve kanunlar ile yargıtay kararları karşısındaki tutumunu Hakimler ve Savcılar kurulu değerlendirecektir. Umarım.

BÜTÜN BUNLAR ORMAN İDARESİNİN HAKSIZ OLDUĞUNA DAİR DELİLLERDİR.

Ama demin bahsettiğim gibi, bir tarafta devletin hakimi ve yine devletin orman idaresi var. Bir tarafta da vatandaş. Hukuğu katletmek pahasına devletin tarafını tutmak zorunda hissedenler bugün verdikleri yanlış kararlara ileride kendileri katlanmak zorunda kalacaklar. Türkiye Cumhuriyeti işte böyle insanlar yüzünden en büyük bedelleri ödüyor ve yaptıkları icraatlarla bizi bütün dünyaya rezil ediyorlar. Bu olayda ihmali olanların umarım Yargıtaya kadar uzantıları yoktur.

Tabi ki hukuğun üstünlüğünü koruyacağız. Ama eğer hukukun üstünlüğü birileri tarafından kendi hatalarını kapatmak için kullanılabiliyorsa o hukuk zaten üstün değildir.

Bir düşünün Avrupa insan hakları mahkemesinde ben ülkemi şikayet edip kazanırsam. Bu gün ormanı korumak uğruna delilleri değiştirenler, yok edenler, saklayanlar, karartanlar,tahrifat yapanlar ve hukuğu çiğneyenler ne kazanmış olacaklar. Ve ülkemize neler kaybettirmiş olacaklar.

Sizi kırmamış olduğumu varsayıyorum.
Saygılar.


Düzenleyen Oğuz Karsan : 11-01-2009 saat 17:56
Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön