View Single Post
Eski 18-03-2006, 20:23   #15
AYDIN_ATICI
Ağaçsever
 
AYDIN_ATICI's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2005
Şehir: BODRUM
Mesajlar: 38
Sayın İlter Türkmen bu ülkede Dışişleri Bakanlığı yapmış bir kişi, çok deneyimli bir diplomat. Makalesinde çok haklı olduğu yanları var; Türkiye'nin enerji seçeneğini çeşitlendirmesinin gerekliliği, Doğal gaz konusunda tehlikeli bir şekilde Rusya'ya bağımlı hale gelmesi vb. gibi konularda doğru bir saptama yapmış.
Linyitle ilgili rakam 8.2 milyon ton değil, milyar ton olmalı. (bu görünen rezerv olarak-düşük kalorili ve yüksek kül içeriyorlar)
Türkiye'nin su zengini bir ülke olmaması da doğru. Ancak Türkiye'de eğimlerin fazla olması, akarsuların enerji potansiyelinin yüksek olmasına neden olmaktadır. Elbette HES lerin (Hidro elektrik santralleri) doğal, kültürel ve sosyal çevreye olumsuz etkilerini de gözönünde bulundurmak gerek!
Gelelim Rüzgar, Güneş ve Jeotermal enerjiye, ayrıca biomass da (biyo kütle) çok önemli unutmamak gerek.
İşte bu açıdan Türkiye çok zengin bir ülke. Aşağıda bu konuyla ilgili bir makale var;buyurun okuyun: Yazının tamamı için http://www.ressiad.org.tr/makaleler.php?ID=12 adresini tıklayabilirsiniz.
Bugün Türkiye'ye son derece riskli, pahalı ve tümüyle dışa bağımlı nükleer santraller kurmak yerine çok hızlı bir şekilde rüzgar enerjisi yatırımlarına öncelik verse kısa süre içinde 10.000 MW elektriği havadan üretebilir hale gelecektir. Bu da Türkiye'deki elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payını %30-40 lara yükseltebilecektir ve bu hayal değil gerçektir. Gereken en önemli şey ise; tercihlerin bu yönde olması, buna göre politikalar üretilmesidir.

Rüzgârda kapasite artışı sağlayan yatırımlar

Dünyanın global rüzgar kurulu gücü yaklaşık 40 GW'a ulaşmış bulunuyor. Amerikan Rüzgâr Enerjisi Birliği (AWEA) ve Avrupa Rüzgâr Enerjisi Birliği (EWEA) tarafından rapor edildiğine göre, 2002 yılında 7 milyar US dolar olan global rüzgar enerjisi yatırımı, 2003 yılında 9 milyar dolara yükselmiş bulunuyor. Böylece 2003 yılında ulaşılan kurulu güç 39294 MW'a ulaşmış durumda. 2003 yılında rüzgâr santrallarına eklenen kapasite 8133 MW. Buna karşın 2002 yılında eklenen kapasite 7227 MW ve 2001 yılında 6824 MW da kalmıştı. Bugün dünya kurulu rüzgâr gücünün yüzde 40'a yakınını elinde bulunduran Almanya'nın pazarı 2003 yılında yüzde 18.5 büyüme sağlamış bulunuyor.

Alman Rüzgâr Enerjisi Enstitüsü (DEWI), 2012 yılında global kurulu rüzgâr gücünün 150 bin MW olacağını söylüyor. Dolayısıyla 2012 yılına kadar 110 bin MW yeni rüzgâr gücü eklenecek. Bu da 130 milyar Euro'luk bir yatırım gerektiriyor. (Aydın Atıcı'nın notu: 110 bin MW a lütfen dikkat edin! 2012 yılında yani sadece 6 yıl sonra)
Öte yandan EWEA, Avrupa'daki kurulu rüzgâr kapasitesinin 75 bin MW'a ulaşmasının hedeflendiğini belirtiyor. DEWI'nin 2010 yılı Avrupası için tahmini buna yakın ve 73 bin MW düzeyinde. EWEA Avrupa'nın kurulu rüzgâr gücünün 2020 yılında 180 bin MW'a çıkacağını kestiriyor. Bu kurulu gücün dağılımına gelince, 110 bin MW'ı karasal alanlarda (onshore) 70 bin MW'ı da denizsel alanda (offshore) yer alacak. Deniz üzerinde kurulacak rüzgâr santralları için 4-5 MW'lık türbinler geliştiriliyor.

Raporlara yansıyan 2004-2008 dönemine ilişkin rüzgâr piyasası tahminlerine göre, 2004 yılında 2003 yılına göre daha az olan satışların, 2005 yılında piyasanın toparlanmasından sonra, özellikle 2007 yılından itibaren keskin bir yükselişe geçeceği şeklinde açıklanıyor. Avrupa, rüzgâr santrallarında lider kıta olacak görünüyor. Avrupa'da liderlik Almanya'da, ama ikinci sıradaki İspanya arayı kapatmaya çalışıyor.

AYDIN_ATICI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön