View Single Post
Eski 24-12-2007, 11:35   #37
Oğuz Karsan
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Özel ağaçlandırma ne kadar gerçek, inandırıcı ve uygulanabilir olabilir ?.

Merhaba,

Sn. Malina ve Sn. Yücel Özlem.

Yararlı bilgiler verdiğiniz gerçeğini gözardı etmiyorum. Özel Ağaçlandırma Kanunun da yararlı olması amacıyla çıkartıldığına eminim Ancak, Orman Bakanlığımızda hala çağdışı bazı fikirler, tanımlar, yorumlar var.

Ağaçlandırmanın önündeki en büyük engel işte bu örümcekli fikirler.

Şöyle ki; Diyelim ben arazime ağaç dikip ağaçlandırma yaptım. Orman İşletme Müdürlüğü nden işgüzar birilerinin rapor düzenleyerek, bize yapmış olduğu gibi, eylemli durumda içinde ağaç bulunduğu gerçeğine dayanarak orman ilan edilmek suretiyle, dava açmayacağı ne malum. Böyle bir garantiniz var mı? Yok. Malesef yok diyorum çünkü benim başıma geldi. Biraz araştırdığımda ise korkunç gerçekle yüzleştim. Bütün kozlar devletin, dolayısıyla ormanın elinde. Tapun var mı?

Tabi var. Yerimiz tapulu diyeceksiniz. Bizim ki de tapuluydu. Yetmez.

Hemen Orman Kadastrosu geçip geçmediğini soracaksınız. Evet Orman Kadastrosu da geçmiş. Orman olmayan yer tanımı ile tarım arazisi olarak işlem görmüş ve tapuya işlenmiş. Üstelik kadastroya itiraz süresi olan 10 yıl da geçmiş. Ama bu da yetmez. Ayrıca, lehinize bulacağınız başka belgeler de yetmez. Bütün haritalarda orman görünmese bile yine yetmez.

İşte arazinizi ağaçlandırmamanız için önünüzdeki ilk engel. Devletin yoruma açık tanımları ve onun işgüzar memurları.

Böyle bir durumla karşılaşmamak için yapmanız gereken bir işlem daha var. Arazinizin orman ile bir ilişkisinin olmadığını ispat etmek durumundasınız. Peki bunu nasıl başarabilirsiniz. Ben size asla başaramayacağınızı peşinen söyleyebilirim. Çünkü devlet kanunları koyarken hep muğlak ifadeler kullanmış. Ve lazım geldiğinde de o muğlak ifadeler bağımsız yargı tarafından doğal olarak devlet yararına kullanılıyor.

Bir düşünün evveliyatı orman olan bir yer ifadesi var. İşte sadece bu ifade bile herşeyi anlatmaya yetiyor. Diğer bütün durum ve evraklarda haklı olsanız bile bu ifade karşısında baştan kaybetmiş sayılırsınız. Eğer Fatih Sultan Mehmet veya Kanuni dedeniz değilse ve arazi onlardan birinden kalmamış ise, baştan kaybettiniz demektir.

40-50 Yaşın üzerindeki herkes bir düşünsün acaba eskiden nereleri orman değildi diye? İstediğiniz kadar düşünün eskiden orman olmayan yer yok gibidir. Şişli, Mecidiyeköy, Levent, Feriköy, Çamlıca, Boğazın iki yakası, eski resimlere bir bakın bakalım. Orman olmayan yer varmıymış. Eğer 1400 lü yılların fotoğrafını bulabilseniz Topkapı sarayı nın bulunduğu yer bile orman görünür. Mahkemelerde binlerce kişinin arazisini orman ilan eden sayın hakimlerimizin şu an oturdukları yerler de ormandı. Daireler, apartmanlar, siteler hepsi. Çünkü 14 yıl kendi haline bırakılan bir arazinin orman görünümü kazanacağını Bilim Teknik dergisinde yazı yazan bilim adamları söylüyor.

Eskiden zaten her yer ormandı. Bu tesbite bir de bir yerin orman olup olmadığını belirlemek için eski ve gizli memleket haritaları lafı da eklenmiş. Bütün bunlar devletin daha doğrusu ormanın elini güçlendiren unsurlardır.

Belki çok kötü bir tablo diyenleriniz de olabilir ama gerçek malesef bu.
Eğer isterse devlet bir araziyi alır. Ama orman diyerek alır, ama başka birşey diyerek alır.

Peki şimdi esas konumuz olan ağaçlandırmaya gelelim. Benim bu yazıyı yazmış olmam bile ağaçlandırma için bir engel teşkil edebilir. Bunun da bilincindeyim. Yazımı okuduktan sonra bazıları, arazilerine ağaç dikmekten vazgeçecektir.

Ama bütün bu olumlu kanun ve tanımlara rağmen, Ormanlarımızın neden çoğalamadığı sorusuna da en gerçekçi cevap şu olsa gerek. 1-Beceriksizlik 2- Nemelazımcılık 3-Diğer, ormanlarını geliştirebilmiş olan devletleri emsal alamamak 4 - Çağı anlayamamak 5 - Orman seven, İş bilen, yetenekli, çalışkan kişilerin iş yapmalarını engellemek suretiyle, bıktıran ve bezdiren, içinde barındırmaya müsait olmayan bir bürokrasi

Ama korkmasınlar, bu sitede tanıştığım birçok orman görevlisi, daire başkanıyla, müdürüyle, şefiyle, memuruyla, işçisi ve görevlisiyle o bahsettiğim örümcek kafalı zihniyeti taşımıyor. Ve korkusuzca anlamsız bürokrasiyle mücadele ediyorlar.


Hala birkaç yerde ağacımız ve ormanımız varsa onlar sayesindedir.

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön