View Single Post
Eski 23-12-2007, 23:25   #3
Selahattin Yılmaz
Ağaç Dostu
 
Selahattin Yılmaz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-05-2006
Şehir: Bursa
Mesajlar: 5,284
Çinko

Erezyozyona uğramış topraklarda ortaya çıkar. 5.5-7.0 Ph ortamında çinko alımı en az düzeydedir. Düşük pH larda toksisite noktasında alıma sebebiyet verir. Bitkiler çinkoyu suda çözünebilir formda ve aktif olarak alırlar. Toprakta çinko çözünürlüğü toprak pH'sı ile ters orantılıdır. pH yükseldikce çözünülürlük azalır pH düşdükce çözünülürlük artar. Çinko alımı ile bakır, demir, mangan ve kalsiyum alımı arasında rekabet mevcuttur. Bitki bünyesinde çinko Zn 2+ iyonları şeklinde veya organik asitlere bağlı olarak xylem dokularınca taşınır. Sınırlı da olsa yaşlı yapraklardan genç yapraklara taşınma olmaktadır. Bitkilerde fosfor ile çinko arasında antagonistik bir etki vardır. Bazı elementler diğerlerinin bitkiler tarafından obsorbsiyonunu yavaşlatır. Örneğin kalsiyum potasyum alımını yavaşlatır veya öteki diğerini gibi. Bu olay "antogonizm" olarak bilinir.
Çinko Noksanlığı
Çinko eksikliği çoğunlukla fosfor yönünden zengin, karbonhidrat içerikli nötr veya alkali topraklarda meydana gelir. Çinko eksikliği kültür bitkilerinde daha ziyade kökleri etkiler ve yaşlı kök dokularının ölümüne sebep olur. Öte yandan çinko noksanlığında yaprak damarları arasında kloroz meydana gelir. Yaprak damarları yeşil kalırken, damarlar arası renk açık yeşil,sarı hatta beyaza döner. Septomlar yaprakların rozet şeklini alması veyahut küçük yaprak oluşumu olarak tanımlanmaktadır. Yeni gelişmekte olan yapraklar normalden daha küçüktürler. Sürgün gelişimi kısa olduğu için yapraklar birbirine yakındır ve rozet görünümü verirler. Bu oluşumun nedeni ise boğum araları uzunluklarının oldukça kısalmış olmasıdır. Şiddetli vakalarda yaşlı yapraklar düşebilir. Erken İlkbaharda geçen yılın lateral yapraklarında yeşil aksam gecikmesi dikkati çekebilir. Bu septomlar soğuk zararı diye karıştırılabilir, fakat soğuk zararının belirgin özelliği kambiyum dokusundada bir kahverengileşme görülmesidir. Yaprak kenarları bazen dalgalı bir hal alır. Yaprak yüzeyinde damar kenarları yeşil kalmak üzere damarlar arasında sarı mozaik şeklinde lekeler oluşur. Noksanlık şiddetli değilse sadece yaprakları etkiler. Şiddetli noksanlı olursa sürgün gelişimi de tamamen durur. Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır, hatta tamamen yok olur. Sert çekirdekli meyvelerin meyve etlerinde kararmalar görülür.
Bağlarda çinko noksanlığı yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. Erken ilkbaharda oluşan yapraklar küçük, dar ve dişli olurlar. Damarlar arasında çok sayıda klorozlu lekeler oluşurken damarların etrafında 1-2 mm genişliğinde bir bölge yeşil rengini korur. Alt yapraklar yeşil kalır ve hafif klorozlu olurlar. Belirtiler sürgün uçlarına doğru daha şiddetli bir hal alır. Büyüme geriler, ana sürgünler çalımsıdır.
Çinko Fazlalığı (Toksisitesi) septomları nadir görülür ve büyük ihtimallede diğer mikro besin maddeleri noksanlıklarına benzeyen septomlar tarafından maskelenmektedir.
Çinko Uygulamaları
Yaprak analizleri sonucunda Zn eksikliği bulunmuşsa 100 litre suya 0,5 kg çinko sülfat, 250 gr sönmüş kireç ve 200 gr üre ve yapıştırıcı karıştırılarak hazırlanan çözelti, meyve tutumundan itibaren eksikliğin şiddeti de göz önüne alınarak 20'şer gün aralıklarda yapraklara püskürtülerek verilebilir.

Bakır

Bakır bitki fizyolojisi açısından çok önemlidir. Vitamin, karbonhidrat ve protein sentezi, fotosentez ve solunum gibi çok sayıda kompleks olaylarda görev alır. Bitkilerin üreme organlarının ve verim yönünden bitkilerin gelişmesinde büyük önem taşır.

Bakır bitkilerin köklerinde yoğunlaşır, azot metabolizmasında, proteinlerin kullanılmasına görev yapar. Çeşitli enzimlerin bir yapı taşıdır. Karbonhidrad ve protein kullanan enzimlerin bir parçasını teşkil eder. Noksanlığında sürgün uçlarında kuruma meydana gelir ve terminal yapraklarda kahverengi benekler oluşur. Bakır organik maddelere sıkı bir şekilde bağlanır ve organik maddelerce zengin topraklarda noksanlıklar görülebilir. Topraktan kolayca kaybolmaz fakat bitkilerin alamayacağı şekilde bulunabilir.

Bitkiler bakırı çok küçük miktarlarda alırlar. Bakır alımında demir, manganez, çinko ve nikel gibi ağır metaller arasında rekabet söz konusudur. Bitkilerde taşınması % 99 oranında xylem özsuyunda olmakta ve floemde taşınma gerçekleşmemektedir. Bu taşınma transprasyon akımına bağlıdır. Bakır az da olsa yaşlı yapraklardan genç yapraklara taşınabilir.

Bakır eksikliği


Genç yapraklar durgunluk geçirmiş ve bozuk şekilli gözükür. Yapraklar dardır ve hafifce uzamıştır. Yaprak kenarları dalgalıdır. Meyve ağaçlarında terminal dalların uç kısımlarında kurumalar görülebilir. Genellikle bakır ve çinko noksanlığı birlikte oluşur ve yüksek pH ı olan topraklarda dahada ağırlaşır.

Bitkilerin bakır kapasitesi vegetatif organlarda 4-20 ppm civarındadır. Noksanlık sınırı 4 ppm olarak kabul edilmektedir. Bakırın yaşlı yapraklardan genç yapraklara taşınma kabiliyeti iyi olmadığından eksiklik belirtileri öncelikle genç yapraklarda görülmektedir. Grimsi yeşil renk, hatta beyazlaşma gibi renk değişimleri ve solma görülür. Gelişme zayıflar. Bazı hallerde uç kurumalarının görülmesinden önce normalden büyük yapraklar oluşur.

Bakır Fazlalığı (toksisitesi)


Meyve bahçesi şartlarında toksisite belirtileri pek görülmez. Görüldüğü zamanda çinko noksanlığı na benzer septomlar oluşturur


Kükürt

Kükürt aminoasitlerin, proteinlerin(örneğin cystine), vitaminlerin, enzimlerin, hardal yağı gibi bazı uçucu bileşiklerin bir yapı maddesi olarak bitkilerde bulunur. Klorofil için esas teşkil eder. Birçok sebzeye tat verir. Enzim ve vitamin gelişimini ve aktivitesini artırır. Kök büyümesini ve tohum üretiminin ıslahına yardımcı olur. Bitkinin güçlü olmasına ve soğuğa dayanıklılığına yardım eder. Kükürt yağmur suyunda olabilir ve bitkilere yağmur suyundan kükürtü alabilirler. Ayrıca bazı gübrelerin içine, özellikle düşük kaliteli gübrelere, katkı olarak katılır. Jips (Gypsum = alçı taşı) kullanımı ayrıca toprak kükürt düzeylerini artırabilir. Kükürt organik maddelerin yapısında bulunan bir elementtir. Bu yüzden toprakta organik ve inorganik formda bulunabilir. Ancak topraklardaki kükürt miktarının önemli bir kısmını organik kükürt oluşturmaktadır.

Bitkiler kükürdü kökleri vasıtasıyla sülfat iyonu (SO4-2) şeklinde alırlar. Öte yandan stomaları aracılığı ile de kükürt dioksit olarak alabilirler. Kükürt bitkilerde daha çok yukarı doğru taşınır. Aşağı taşınma çok sınırlıdır. Yaşlı dokulardaki kükürt genç dokulara taşınmaz. Sulama ile yıkanır. Sulama suları kükürt ihtiva edebilirler.

Kükürt Noksanlığı


Bitkilerde kükürt eksikliğinde azot eksikliğine çok benzeyen belirtiler görülür. Yani homojen bir sararma vardır. Noksanlığında açık yeşil yapraklar vardır. Ancak aradaki fark, sararmanın önce genç yapraklarda olmasıdır. Azotta ise sararma yaşlı yapraklarda olur. Bunun sebebi kükürdün yaşlı yapraklardan genç yapraklara taşınamamasıdır.

Kükürt gübrelemesi : Kükürt yağışla birlikte yıkandığı için kükürt gübrelemesi daha çok yağışlı bölgelerde önem taşır. Jips, amonyum sülfat, potasyum sülfat vs.gibi kükürt içerikli gübreler kullanılabilir. Bitki, iklim ve toprak şartlarına bağlı olarak değişmekle birlikte genellikle dekara1-5 kg arasında kullanılır. Kükürtlü gübrelerin özellikle yağışlı bölgelerde ilkbaharda uygulanması önerilir.

Bor

Bor hücre duvarının teşekkülü, Hücre çeperinin bütünlüğü, kalsiyum alımı için gereklidir ve bitkide şekerlerin taşınmasında yardımcı olur. Bor bitkilerde birçok fonksiyonu etkiler. Bu fonksiyonlar, çiçek açma, polenin çimlenmesi, meyve verme, hücre bölünmesi, su ilişkileri ve hormonların hareketini kapsar. Boron bitkinin bütün hayatı boyunca alınması gereklidir. Bitki bünyesinde hareketi yoktur, bitkilerde soymuk (xylem) dokusunda transprasyon etkisi ile taşınır. ve topraktan kolayca yıkanabilir. Bor toprakta borik asit ya da borat anyonu şeklinde bulunur. Bitkilerce bor iyonize olmamış borik asit formunda alınmaktadır.

Bor Noksanlığı


Normal olarak bitkiler 25-100 ppm (part per million = Milyonda bir kısım) arasında bor içerirler. 20 ppm bitkilerde borun eksiklik sınırı olarak kabul edilmektedir.

Birçok meyve ağacında bor noksanlığı yapraklarda ortaya çıkmasından önce meyvelerde gözükür.

Elma ve armutlarda bor noksanlığında çiçekler soğuktan zarar görmüş gibi aniden solar ve siyah bir renk alır. Bu halleri ile dökülmeyip bir süre dalda kalırlar. Don zararı aynı görüntüyü oluşturmakla beraber dondan etkilenmiş çiçekler hemen dökülürler. Şiddetli noksanlıkta yaprak çıkışı gecikir, vejetatif büyüme noktaları ölür bitkide bir rozet etkisi görülür. Yapraklar kalın, kıvrımlı ve gevrektir. Ancak yapraklarda kloroz görülmez. Meyvelerde, yumru ve köklerde, renk bozukluğu oluşur ve kahverengi küçük çatlamış benekler görülür. Sürgünler kısa, yapraklar küçük ve bozuk şekilli olurlar. Meyveler normalden küçüktür ve bazen çatlamalar olur. Bitkilerde bir çok hastalığın bor noksanlığından meydana geldiği bilinmektedir. Elma ve armutlarda septomlar boğum boğumdur, genellikle sert mantarlaşmış dokunun altında oluşan bir çöküntüyle meyvenin şekli bozuktur. Bu septom genellikle kalsiyum noksanlığından kaynaklanan acı benekle sık sık karıştırılır. Bor noksanlığı acı benekten kabuktan çekirdek evine kadar mantarlaşmış çürüklük oluşumuyla ayırt edilebilir. Halbuki acı benekte çürüme sadece çiçek ucunda olur ve kabuğa çok yakındır. Bazı bor noksanlığı durumlarında bütün yüzey üzerinde kallus oluşan çatlaklarla kaplıdır ve koyu kırmızı kuru yaprak şeklinde bir görünüm oluşturur. Acı benek ya dalda meyvenin olgunlaşmasına yakın, veyahut daha çok hasat sonrasında depolama sırasında görülür.
Eriklerde septomlar meyve etinde küçük noktalardan bütün meyveyi kaplayacak kadar değişik büyüklüklerde kahverengi çökük bölgeler olarak gözükür. Meyveler genellikle erkende renklenir ve dökülürler. Meyve etinde ayrıca zamk (reçine) paketleri oluşabilir.

Şeftalilerde çürüyen bölgeyle bitişik olarak kahverengi, kuru, mantarımsı bölgeler oluşur, ve bazı meyvelerde birleşme yeri (sutur) boyunca çatlaklar oluşabilir.

En tipik vejetatif septomlar ise terminal (uç) büyüme noktalarının kuruması ve cadı süpürgesine benzeyen bir görünüm oluşturmasıdır.


Bor Fazlalığı (Toksisitesi)


Borun eksikliği gibi fazlalığı da sakıncalıdır. Bu sebeple bor gübrelemesi yapılırken dikkat edilmelidir. Elmada Septomlar sürgünlerin kuruması, daha çok 1-2 yıllık sürgünlerde boğumlaşma, erken meyve olgunlaşması ve meyvenin içinin kararması ve dökülmesi şeklinde görülür. Yeşil aksam septomları önce yaşlı yapraklarda ana damar boyunca ve büyük lateral (yanal) damarlar boyunca sararmaları kapsar. yaprak uçları sararır ve nekrozlar oluşur. Belirtiler daha sonra yaprak kenarlarına ve orta damara yayılır. Yapraklar yanık bir görüntü alırlar ve erken dökülürler. Belirtiler yaşlı yapraklarda görülür. Şeftalilerde vejetative (yeşil aksam) septomlar yapraklarda nekrotic (ölü doku) lezyonlar oluşumu, yaprak uç ve kenarlarında buruşmalar şeklinde oluşur. Azalmış çiçek gözü ve meyve oluşumu ve çekirdek evi yarılmaları görülür.

Klor

Bitkilerde klorun rolünün kanıtlanması biraz tartışmalıdır, ve genel bir değerlendirme yapılamaz. Tütünde dokularda su muhteviyatını artırdığı , karbonhidrat metabolizmasını etkilediği ve yapraklarda nişasta toplanmasına yol açtığı bulunmuştur. Klor bitkiler tarafından klorun iyon formu olan klorid olarak alınır, ve tamamen eriyebilir formdadır. Sulamayla yıknarak kaybolur.

Klor hücrelerde su ve suda eriyen maddelerin hareketi olarak bilinen ozmos olayında görev alır. Bitkilerin mineral maddeleri alması için gerekli olan iyon dengesini sağlamada ve fotosentezde görev alır.
Klor Noksanlığı
Belirtileri, solgonluk, kılcıklı kökler, kloroz (sararma) ve bronzlaşma gibi septomları kapsar. Bazı bitkilerde koku artabilir.
Klor Fazlalığı (toksisitesi)
Eğer klor sevyeleri çok yüksekse bazı bitkiler toksisite septomları gösterebilir.


Manganez (Mangan)

Manganez fotosentez için enzim aktivitesi, solunum, ve azot metabolizmasında görev alır. Manganezin görevleri klorofil teşekkülünde olduğu gibi demirin görevleri ile sıkı bir şekilde ilişkili olduğu düşünülür. Bu sebepten dolayı manganez noksan olduğu zaman sarılık yaygın bir septomdur. Manganez demirin oksidasyon yoluyla çözünebilirliğini azaltır ve bu sebepten dolayı bitkide çok miktarda manganezin bulunması demir noksanlığına ve sarılığa yol açar. Toprak pH'sı ile mangan elverişliliği arasında sıkı bir ilişki vardır. Yüksek pH' lı topraklarda manganın alınabilirliği düşüktür. Bu sebeple kireçli topraklarda Manganez eksikliği sık görülür.
Manganez Noksanlığı
Mangan noksanlığı daha çok kireçli yüksek pH' ya sahip topraklarda yetiştirilen bitkilerde görülür. Böyle topraklara mangan sülfat gibi tuzlar vermek genellikle faydasızdır. Çünkü verilen mangan kısa sürede yükseltgenerek alınamaz hale gelir. Böyle topraklara mangan verilecekse serpme yerine banda toplu olarak verilmelidir.

Manganlı gübrelerin yaprağa uygulanmaları da mümkündür. Bu amaçla kullanılmak üzere çeşitli Manganez-şelatlar üretilmektedir. % 1' lik Managanez Sülfat çözeltisi veya dekara 10-50 gr Mangan hesabıyla şelatlı gübreler yapraklardan uygulanabilir. Manganın bitkilerde hareket kabiliyeti iyi olmadığından uygulama 2-3 kez tekrarlanmalıdır. Toprağa verilecekse dekara 3 kg Mangan hesabıyla mangan sülfat verilebilir.
Manganez Fazlalığı (Toksisitesi)
Özellikle Johnatan ve Delicious elmalarında görülen önemli bir düzensizlik "kızamık" tır. Bu daha çok düşük kalsiyum düzeyinin eşliğiyle fazla miktarda mangenezden kaynaklanmaktadır.


Molibden

Molibden nitratı amonyuma indirgeyen enzimlerin yapı taşıdır. Molibden olmadan protein sentezi engellenir ve büyüme durur. Kök nodüllerinde Nitrojen fiksasyonu yapan bakterilerin molibdene ihtiyacı vardır. Tohumlar tam şeklini almayabilir, ve eğer bitkilerde molibden noksanlığı varsa bitkilerde azot noksanlığı oluşur.

Molibden Noksanlığı


Kıvrılmış veya kap şeklini almış ve soluk renkli yapraklar vardır.

Nikel
Son zamanlarda tanınan esansiyel elementlerden birisidir. Üreaz ensiminin ürenin kullanılabilir azota dönüşümünde ve demirin absorbe edilmesinde gereklidir. Tohumların çimlenebilmesi için nikel e ihtiyaç duyarlar.

Silisyum (Silikon)

Hücre duvarlarının ana elamanlarından birisidir. Delerek öz suyunu böceklerin zararlarına ve mantarlara karşı engeller oluşturur. Bazı bitkilere yapraktan verlmesi halinde yaprak bitlerinin populasyonunu azaltır. Yaprağın sıcaklık ve kuraklığa dalyanıklılığını artırır ve terlemeyi azaltır.
Silikon Noksanlığı: Solgunluk, zayıf meyve tutumu ve çiçek oluşumu vardır. Hastalık ve haşerelere dayanıklılık azalır.

Kobalt

Azot tesbit eden bakteriler için gereklidir.

Kobalt Noksanlığı

Azot noksanlığı septomları oluşur.

Sodyum

Sodyum bitkilerde ozmotik ve iyonic denge için gerek duyulur.

Anonim


Düzenleyen Selahattin Yılmaz : 28-12-2007 saat 21:24
Selahattin Yılmaz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön