View Single Post
Eski 14-09-2021, 20:54   #108
halcur
Ağaç Dostu
 
halcur's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-12-2018
Şehir: Adana
Mesajlar: 557
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Portakal Rengi Mesajı Göster
Çayı da şekeri de bırakmıyorum. Bırakmayacağım işte ! Başlarım şeker düşmanlığına.
Yok efendim sağlıklı yaşamak için şunları bunları yapmalıymışım. İyi, hoş da uzun yaşamak için yaşamak istemiyorum ki. Zevk aldığım şeyleri de yapmak istiyorum. Bu vücut denen nesnenin hiç mi toleransı yok ? Benimki toleranslı. 17 yaşından bugüne (63) şekerli çay içerim. (Hafif tatlı) Su gereksinimimi de çayla karşılarım. Rakı içmiyorsam su içtiğim pek görülmez. (yemek sofrasında su bulundurmam. O derece) Çay su sayılmadığı için susuzluktan öldüm mü ben ?
Haftada 4-5 gün bisiklet sürerim üstelik. 25-30 km bisiklet üstüne çay gibi keyifli bir içecek bilmiyorum. Yolda da susuzluğumu termostaki çayla gideririm. Önlemler bir yere kadar. Bu tür önleyici önlemlere gelince kulak asmam.
Avcı toplayıcı topluluklar nereden enerji sağlayabilirdi ?
Karbonhidrat kaynağı olarak buğdayı bile bilmiyorlardı. Topladıkları meyvelerdeki şeker olmazsa ölürler. Yani bedenimiz o günlerden beri şeker yakmayı bilir. Benim çocukluğum pilav ve hoşaf yiyerek geçti. Karbonhidrat üstü şeker demek. Hala ölmedik ama. Arkadaşlarım da yaşıyor.
Sorun gıda endüstrisini desteklemeye çalışan "endüstriyel bilim" anlayışı. Her hazır gıdaya şeker veya türevi, tuz, tatlandırıcı vb eklentilerle dengeli beslenme bozuluyor. Aradan bir şeyi çekip suçlu bu deyince de sistem sürüyor. Yeni ürünler ortaya çıkıyor.
Şekeri kanserli hücreye verirsen hücredeki kanser coşuyor. (Çalışmanın bilimselliğine karşı çıkmıyorum.) Kanserli hasta kötüleşince hastaya serumu niye veriyorlar ? (Serumdaki şeker ne olacak ? ) Beden karmaşık işlemlerle ayakta kalıyor. Hücreye bakıp beden hakkında karar verilemiyor.
Uzatmayayım. Önlem iyidir. Önleyici önlemlere gelince aynı fikirde değilim.
V A Z G E Ç M E M .
Sayın Portakal Rengi, böyle güzel ve coşkulu anlatıma hak ettiği şekilde mukabele edememe korkusuyla cevap yazamadım ama şimdi biraz cesaretlendim.

Ben de "Başlarım şeker düşmanlığına!" demek istiyorum hatta "Tutmayın küçük enişteyi!" moduna girip gaza geliyorum ama şeker hastası olduğumu hatırlayınca isyanım anında sönüyor.

"Hayat zevk vermiyorsa uzun yaşamanın cazibesi ne ola ki?" diyorum. Sonra aklıma geliyor. Şükür Adanalının şeker haricinde de bir sürü zevki var.

Bisiklet sürme meselesi bence çok önemli. Ben yürümem, spor yapmam, bisiklet sürmem...kısaca sağlıklı ve yararlı bir faaliyetim yok. Biraz bahçede enerji sarf ederim. O kadar. Emin olun spor yapsaydım şekeri ve şekerin baş rolde olduğu tatlıları sabah kahvaltısı niyetine yerdim. Ben de haykırırdım: VAZGEÇMEM, diye.

halcur Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön