View Single Post
Eski 13-06-2021, 13:57   #277
Asoo
Ağaç Dostu
 
Asoo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: GB
Mesajlar: 622
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi camouflage Mesajı Göster
Habersiz bırakmayın bizi sayın Asoo ��

Sayın Camouflage ve tüm dostlar. Uzun zaman olmuş gerçekten. Mesajınızı gördükten sonra da bir süre yazamadım, üzgünüm.


Hayli zamandır ruhumda bir durgunluk vardı. Bedenimdeki güç ise durgun ruhumun taleplerini bile karşılayamıyor. İsteksizken çabuk da yoruluyorsanız ortaya bir iş çıkmıyor.

Nedir bu hallerin sebebi diye soruyorum kendime. Net bir cevap bulamasam da, birkaç ihtimal var gibi.

Bu salgın baş aktör gibi.

"Issız bir yerde yaşıyorsun şanslısın." dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız üstelik. Ama yine de farklı bir şekilde etkileniyoruz.



Adamın biri ishal şikayetiyle hastaneye gitmiş. Fıkra bu ya: Hastaneden kaçan bir deli ile karıştırılmış, tüm itirazlarına rağmen gömleği giydirip bir yere kapatmışlar. Kaçan delinin doktoru da izinde olunca adamcağız bir hafta orada kalmış. Doktor geldiğinde durumu fark edip adamcağızdan özürler dilemiş. Belki bir faydam dokunur diye:

"Hastaneye niçin gelmiştiniz?" demiş.

Adamcağız, "İshal şikayetim vardı," diye cevaplamış.

Doktor, "Şimdi nasılsınız, şikayetleriniz geçti mi?" diye sormuş.

Adam, "Hala ishalim, ama artık kafama takmıyorum," demiş.



Bu fıkrayı çok severim. Pek farklı konular üzerine anlatmışımdır. Şehir ahalisi artık pek takmıyor gibi.



Ara ara yaptığımız günübirlik İstanbul seyahatlerimiz ve Göynük'teki, bir hafta, on gün arayla yaptığımız alışverişlerimiz hariç kimseyi görmüyorum.

Köyde biri birine gidip gelenler var. Ama çoğunluk ev ziyaretlerini kesti. İki senedir bahçelerde ayaküstü konuşabiliyoruz. Ama Rasim Aga'nın sırtını sıvazlayamamak bana her geçen gün daha ağır geliyor.

Köy camisinde virüs korkumuz yok. Zaten haftada bir namaz kılıyoruz, onda da herkesin yeri belli. Benim yerimde salgından bu yana benden başkası namaz kılmamıştır sanırım. Sosyal mesafe de misliyle.

Ama çok özledim:

Omuz omuza namaz kılmayı.

İtiyad haline getirmeye çalıştığım itikafı.

Kalabalık mescitlere erkenden gidip, doluşunu seyrederken, "Eyvah ön safları kaçırıyorum," diye içimden geçirmeyi.





Ben tabiatım gereği temastan pek hoşlanmam. El sıkışmak bile bazen zor gelir. Daha doğrusu ben öyle sanıyordum.

Meğer öyle değilmiş. Birkaç sevenim ziyarete geldi bu dönemde.

Hele biri, üniversiteden arkadaşım Murat.

"Yârin yanağından gayri" her şeyi paylaştığımız Murat.

Hani şu yirmi beş senedir görmediğim Murat.

Zamanın onu bir yerlere, beni başka yerlere savurduğu, farklı farklı dönüşümlere uğrattığı gerçeğine rağmen, sımsıkı sarılma iştiyakını paylaştığımız Murat.

Olmadı.




Bizim evin bir adeti vardır. Hemen her şeyi en hassasımıza göre ayarlarız. Mesela Eşim bize göre temizlik konusunda daha hassas olduğundan, diğer bireyler onun ölçülerine uymaya çalışırız yapabildiğimizce.

Eşim ve kızım covid-19 olmama konusunda çok hassas. Kızım bu dönemde dışarıda yemek yememek gerektiği görüşünde. Harçlıklarını biriktirmiş. "Şu iş bitsin, arkadaşlarla gidip, elle yemek hazırlanan her yeri dolaşacağız," diyor.
İkinci turu da bana söz verdi.




Bir de ölüm oldu köyümüzde. Canbaz İsmail'i uğurladık.

Ne var bunda, zaten yaşlıydı, beklenen bir şeydi. Neden aklımı meşgul ediyor bu ölüm? Bir süre cevap bulamadım. Sonra jeton düştü.

Köyde 17 kişiyken 16 kaldık. Oranlarsak İstanbul'da 1 milyon kişinin ölmesi gibi bir şey.

Yalnız kalan Ayşe Teyze'nin vahim halini gözlemlemek de cabası.



Bu arada kayınpederimin kanser olması moralimizi, hayat arkadaşımın çoğu zaman onun yanında olması düzenimizi alt üst etti.


Parasızlık ayrı bir problem. Verandamızı düzenleyemedik. Bodrumun ve garajın kapısı yok. Ufak tefek inşaat işleri var. Vs. vs. Müstakil evde oturanlar beni anlar. Parasızlık deyince yanlış anlaşılmasın temel ihtiyaçlardan arta kalan kısım bu işlere yetmiyor.


Bahçeden yana da işler pek iyi gitmiyor. Pek çok ağacım gibi huş fidanım da büyümüyor. Yılda 10 cm büyünür mü kardeşim?

Tavuklarda ayrı bir alem. İyi kötü yumurta alıyoruz. Hatta satıyoruz bile. Ama bir türlü çözemediğimiz şekilde ara ara ölümler oluyor. Belki de zayıfların elenmesi gerekiyordur.

Çok karamsar bir yazı oldu, farkındayım. Sıkıntılarımız da var. Ama başarı ile mutluluğun hep beraber anıldığı çağımıza inat mutluyuz.

Mutluyuz eşim ara ara bir haftalığına köye geldiği için.
Mutluyuz birkaç güne kaz yavrularımızı teslim alacağımız için.
Kuluçka makinasına koyduğumuz yumurtaları beklediğimiz için mutluyuz.
Soğuktan etkilenen meyvelere inat üşümeyenler için mutluyuz.
Büyümeyen onca fidana rağmen, iyi gelişen kayısı fidanı için mutluyuz.
Birkaç güne papatya denizinde yürüyeceğimiz için, doğan güneş, yükselen ay, alınan nefes için mutluyuz.

Vesselam.

Asoo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön