View Single Post
Eski 15-01-2020, 09:45   #232
WindWild
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 20-03-2016
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 67
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Bu konuyu tartışmanın çok yeri değil ama kısaca belki şunlar söylenebilir.

Söylediğiniz, kavun, karpuz, buğday için düşünülürse kuvvetli argümanları olan bir tartışma olabilir. Anavatanı veya anavatanının kıyısı olan türlerin orijinal çeşitlerinin kaybedilmemesi, genetik kaynaklarının yaşayarak koruma altında olması vb. elbette çok önemli. Bunu da siyasi sınırlarla değil, coğrafi bölgelerle tanımlamak daha doğru olur. Bu bakımdan Anadolu, ortadoğu ve kuzey afrikanın bir kısmını içe alab bölgeyi belli bazı türlerin anavatanı gibi düşünmek doğru olur. Son yıllardaki bu gibi etkinliklerin az da katkısıyla eski çeşitlerin ortaya çıkmaya ve çoğalmaya başladığını söylersek çok yanlış olmaz.

Buna karşın bazı türlerin anavatanı Anadolu, ortadoğu değil. Güney Amerika, Hindistan vb. kökenli ve bugün için yaşamımızda vazgeçilmez olan bir çok tür var. Domatesin tadına tadına ilk bakan osmanlı padişahının kim olduğunu hep merak etmişimdir. Domatesin ortadoğuda ilk yetiştirilme tarihi olarak 19.yüzyılın hemen başı deniyor. 250 yıl olmamış daha. Buna rağmen belli bölgelerde yetiştirilmiş bazı çeşitler olduğunu biliyoruz. Çoğu kaybolmuşsa da bazılarının en azından adı bugünlere gelmiş. Kaç farklı ayaş domatesi var bilmiyorum. Maniye'yi yeniden keşfetmemiz çok yakın bir tarih.

37-38 yıl önce o zamanki küçük bahçemizde ilk defa cherry tip bir domates çeşiti yetiştirdiğimde o güne kadar ne duyulmuş ne de görülmüş bir şeydi. O sıralar yerli denebilecek bir cherry domates var mıydı bilmiyorum. Vardıysa da ben bilmiyorum. Bizim Alis's pembe kiraz bile 10 senelik stabil bir çeşit oldu. nereden nereye? Bugün bu haliyle yüzlerce kişinin elinde var.

Bir türün anavatanı, o türün en çok çeşitliliğe sahip, genetik olarak en güçlü olduğu coğrafyadır dersek yalan olmaz (buğdayda, kavunda başımıza gelenleri saymazsak). Domatesin bilinen 7500 çeşit atalık ve açık tozlanan çeşidi olduğu söyleniyor. Ne yapalım? Bizim ayaş domatesi (hangisi) tehlikeye girmesin diye Cherokee Purple çeşidini yasaklayalım, hatta toplayıp yakalım. Bu da bir yaklaşım tabii, ancak katılmam mümkün değil. Yerelleşme diye bir şey var tabii. Bundan 10 sene önce Kuzey Amerika kökenli siyah cherry domates, ilk yılında her salkımında 15-20 kadar domates verirken, takip eden yıllarda salkımda 200-250 domatese kadar çıktı. Bitkinin boyu, dalı budağı da ilk halinin 2-3 misli oldu. Yerelleşti mi evet, ama hala siyah cherry. Atalık ve açık tozlanan çeşitlerin hibridlere üstünlüğü de burada zaten.

Uzun lafın kısası. Çeşitlilik iyidir. Perunun 3 bin çeşit patatesine karşın Irlandanın bir çeşiti hastalandığında koca ülke aç kaldı, binlerce insan açlıktan ölmüştü.
Yani şimdi burda ben 200-250 yıllık bir farklılaşma dediğim için, domatesin ortadoğuya gelmesi(anadoludan bahsediyoruz halbuki) 19. yüzyılın hemen başı deniliyor deyip 250 yıl olmamış demişsiniz. Sizin hesabınıza göre 19. yüzyılın hemen başından başlarsak 220 yıl olmuş Ben size 200-250 yıl aralığını verdim. Yani sırf cevap vermek için de cevap vermeyin Allah aşkına. Bahsettiğiniz patates olayı 1800 lerde yani, insanların milyonlar düzeyinde grip salgınlarından öldüğü bir dönemde gerçekleşmiş. O zamanın şartlarıyla hareket etme fikriniz yani her şeyi yetiştirelim demeniz çok doğru bir fikir değil şu anki zaman için. Neyse ben fikrimi belirttim. Yabancı tohumlarda kısıtlamaya gidersek iyi olur. Yönetim kabul eder ya da etmez.

WindWild Çevrimdışı   Başa Dön