View Single Post
Eski 14-01-2020, 21:28   #227
MeyveliTepe
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi WindWild Mesajı Göster
Domatesten bahsedelim mesela. O da patlıcan gibi patlıcangillerden ve patatesi de kapsayan cins şemsiyesi altında ayrı bir türdür. Tür olarak latincesi de Solanum lycopersicum'dur. Yabani olarak Solanum arcanum adından türler de vardır. Ben domatesi TÜR olarak komple kısıtlayalım demedim. Domates türünün binlerce varyantı yani çeşidi vardır. Misal halk dilinde çeri denilen kiraz domatesi bir varyanttır (Solanum lycopersicum cerasiforme). Ve bu varyantın amerika kıtasından çine kadar bir çok alt varyantı bulunur. Benim yabancı çeşitlerden kastım alt varyantlardır yani ırklar diyebiliriz buna. Irk demek; belli bir popülasyonda yaşayan, belli bir türdeki canlılar; yaşadıkları alandan ayrılmayıp, diğer "türdeşlerinden" izole olmuşsa bu toplulukta ırk kavramından bahsedilebilir. Yani amerikadaki çeri ile anadoludaki çeri köken olarak birebir aynı atadan gelirler ama bir kaç nesil boyunca aynı bölgede üremeye devam ettiklerinde bölgeye uyum sağlamak için farklı birtakım özellikler kazanırlar. Renk gibi koku gibi tat gibi kavramlarda değişimler gözlenir. Evet amerikadan gelen domates bizim anadoluda bu şekilde farklılaşıp bilmem nerenin köyü domatesi, ayaş domatesi vs olmuştur. Bu şekilde 200-250 yıllık bir farklılaşma sonucu oluşan kendi çeşitlerimizi koruyalım demek istedim kısacası.
Bu konuyu tartışmanın çok yeri değil ama kısaca belki şunlar söylenebilir.

Söylediğiniz, kavun, karpuz, buğday için düşünülürse kuvvetli argümanları olan bir tartışma olabilir. Anavatanı veya anavatanının kıyısı olan türlerin orijinal çeşitlerinin kaybedilmemesi, genetik kaynaklarının yaşayarak koruma altında olması vb. elbette çok önemli. Bunu da siyasi sınırlarla değil, coğrafi bölgelerle tanımlamak daha doğru olur. Bu bakımdan Anadolu, ortadoğu ve kuzey afrikanın bir kısmını içe alab bölgeyi belli bazı türlerin anavatanı gibi düşünmek doğru olur. Son yıllardaki bu gibi etkinliklerin az da katkısıyla eski çeşitlerin ortaya çıkmaya ve çoğalmaya başladığını söylersek çok yanlış olmaz.

Buna karşın bazı türlerin anavatanı Anadolu, ortadoğu değil. Güney Amerika, Hindistan vb. kökenli ve bugün için yaşamımızda vazgeçilmez olan bir çok tür var. Domatesin tadına tadına ilk bakan osmanlı padişahının kim olduğunu hep merak etmişimdir. Domatesin ortadoğuda ilk yetiştirilme tarihi olarak 19.yüzyılın hemen başı deniyor. 250 yıl olmamış daha. Buna rağmen belli bölgelerde yetiştirilmiş bazı çeşitler olduğunu biliyoruz. Çoğu kaybolmuşsa da bazılarının en azından adı bugünlere gelmiş. Kaç farklı ayaş domatesi var bilmiyorum. Maniye'yi yeniden keşfetmemiz çok yakın bir tarih.

37-38 yıl önce o zamanki küçük bahçemizde ilk defa cherry tip bir domates çeşiti yetiştirdiğimde o güne kadar ne duyulmuş ne de görülmüş bir şeydi. O sıralar yerli denebilecek bir cherry domates var mıydı bilmiyorum. Vardıysa da ben bilmiyorum. Bizim Alis's pembe kiraz bile 10 senelik stabil bir çeşit oldu. nereden nereye? Bugün bu haliyle yüzlerce kişinin elinde var.

Bir türün anavatanı, o türün en çok çeşitliliğe sahip, genetik olarak en güçlü olduğu coğrafyadır dersek yalan olmaz (buğdayda, kavunda başımıza gelenleri saymazsak). Domatesin bilinen 7500 çeşit atalık ve açık tozlanan çeşidi olduğu söyleniyor. Ne yapalım? Bizim ayaş domatesi (hangisi) tehlikeye girmesin diye Cherokee Purple çeşidini yasaklayalım, hatta toplayıp yakalım. Bu da bir yaklaşım tabii, ancak katılmam mümkün değil. Yerelleşme diye bir şey var tabii. Bundan 10 sene önce Kuzey Amerika kökenli siyah cherry domates, ilk yılında her salkımında 15-20 kadar domates verirken, takip eden yıllarda salkımda 200-250 domatese kadar çıktı. Bitkinin boyu, dalı budağı da ilk halinin 2-3 misli oldu. Yerelleşti mi evet, ama hala siyah cherry. Atalık ve açık tozlanan çeşitlerin hibridlere üstünlüğü de burada zaten.

Uzun lafın kısası. Çeşitlilik iyidir. Perunun 3 bin çeşit patatesine karşın Irlandanın bir çeşiti hastalandığında koca ülke aç kaldı, binlerce insan açlıktan ölmüştü.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Başa Dön