|
Sn. Kabcık,
Antalya gibi bir bölgede ikamet ettiğiniz için kendinizi şanslı saymalısınız. Saksı veyahut bahçede yetiştirme çabalarınız sonuç vermese bile yine de pazardan bu bitkiye ulaşabiliyorsunuz sanırım.
Ben Ege'li olmama ve bu şaheser otu çok sevmeme rağmen ancak Ege ziyaretlerimde bulabildiğim için üzülüyordum. Ancak nihayet iki sene önce İzmir'den dönerken getirebildiğim birkaç dal semiz otu ile üretime geçebildim.
Semizotları İzmir'den Ankara ve Istanbul üzerinden Azerbaycan Bakü'deki evimize binbir itina ve başarıyla ulaştırıldıktan sonra yaz sonuna doğru balkondaki yerlerini aldılar. Toprak seçimi için pek itinalı davranmadım çünkü bu bitkinin İzmir'deki bahçede herhangi bir iyileştirilme yapılmamış toprakta bile gayet güzel bir şekilde yetişebildiğini görmüştüm. Ancak ilerlereyen satırlarda da anlaşılabileceği gibi hasadın kökleme usulü ile yapılması gerektiğini düşündüğüm için, kökleme sırasında kalan bitkilere zararını azaltmak için yumuşak bir toprak kullanmak yerinde olacak herhalde.
Buranın iklimi sonbaharda da fazla soğuk yapmadığı için ilk ekilen senede amacıma ulaşarak tohum almayı başardım.
İkinci sene bu tohumları yaklaşık 30 cm'lik saksılara dikerek uzunca bir müddet hasat yapabildim. Ancak burada da bazı hatalar olmadı değil.
Öncelikle uzun yıllardır taze semizotuna hasret olan bendeniz, açgözlülük edip çıkan bitkilerin hasadında köklemek (bizim oralarda öyle tabir ediliyor yani bitkiyi köküyle birlikte topraktan almak) yerine makasla budamayarak kullanmayı tercih ettim.
Bunun neticesinde çok sık olan bitkilerin gelişmelerinde problemler çıkmaya ve yaprakları ve kaliteleri düşmeye başladı. Ancak bundan sonra çocukluğumuzda bahçeden bu güzelim bitkiyi kökleyerek almamızı nasihat eden ninemi hatırladım.
Dolayısıyla kural 1 önümüzdeki sene bu bitkileri maydonoz gibi makasla biçmek suretiyle değil kökleyerek hasadını yapacağım.
Ekimden yaklaşık 2-3 ay sonra bitkilerin yapraklarında bazı böcekler görülmeye başladı ve yaprakları kemirip kullanılmayacak bir hale getirdiler. İlk önlem olarak saksıda oldukları için küveti suyla doldurup saksıları içine gömdüm ve böceklerin boğulmasını bekledim resmen! Tabi buradaki gaye, sezonda yeni hasatlar yapmak değil sadece önümüzdeki sezonun tohumlarını alabilmekti. Bunda da başarılı oldum.
Bu işlerle uğraşan bir arkadaşım bana bitkilerin yaprak biti kaptığını ve suya daldırma yönteminin belki başarılı olabileceğini söyleyerek temizlik için pulvarize sirkeli suyu tavsiye etti, bana mısın bile demedi bitler..(Alkolden hoşlanmayacaklarını düşünerek seyreltilmiş alkol bile sıktım!!) Bu arada bu yaprak biti tabir edilen haşaratın en iyi ilacı uğur böceği olarak bildiğimiz böcekmiş ama 3 senedir Bakü'de sadece 1 tane uğur böceği görebildim! 15. Kat balkonunda üretim yapmaya kalkınca böyle oluyor işte..
Neticede hasadı muhakkak kökleyerek yapmak gibi bir fikir oluştu bende. Burada bir önemli konu da tohumların çok küçük olmasından ötürü ekim sırasında sizin tuzlukla yaptığınız uygulamadaki gibi tohum sıklığının çok da iyi ayarlanamaması. Dolayısıyla gelişerek hasadı gelmiş olan bitkiler köklendiği vakit, diğer cılız kalanlar da gelişmelerini sürdürecektir kanımca.
İkinci bir konu da semizotu'nun oldukça arsız olması. Benim tohum aldığım bitkiler İzmir'deki bahçemizde kendiliğinden yetişen yabani bitkilerdi ve bu gün, artık içerisinde başka bitkilerin olduğu saksılarında toprağını havalandırıp bir kısmını değiştirmeme rağmen, tekrardan filizlendiklerini memnuniyetle gördüm..
Şimdi aynı saksıda hem börülce hem de semizotu var..Gerçek bir Ege buluşması oldu yani..
Semizotu'nun dengeli beslenmedeki yeri ve önemi konusunda herhangi bir bilgim yok. Benim ilgim tamamen mide üzerine! Ancak her türlü ot gibi bunun da faydaları olduğu kesin. En azından içerisinde 150 defa kızartma yapılmış fast food ürünlerinden veyahut ne ile beslendiğini hangi hormonların kullanıldığını bilmediğimiz zerzevat ve hayvanattan daha sağlıklı olduğu kesin..
Selam ve Sevgilerimle
Mustafa Aykut
|